Kırmızı Keçeli Kalem

39 1 0
                                    

Ellerim mi titriyor, ruhum mu sarsılıyor bilemiyorum.

Aynaya bakarsın ya hani, bu ben miyim, dersin. Bu ağlayan, bu canı yanan ve canı yanmasına rağmen vazgeçmeyen ben miyim ? Gözlerine kırmızı damlar ya sevdan kadar, sonra her bir damlada seni binlerce cümleye boğar.. Adımların karışır, hafızanın tıkandığı yerde. Ya da tabiri caizse, saatinin durduğu hiçlik ülkesinde adımların da saçın kadar karmaşık bir hal almıştır. Bu iş artık arapsaçını aşıp yepyeni bir karmaşaya kapılarını açmıştır. Yeni dünyaya hoş geldin gözleri kırmızılım.

En komiği de kendine öğüt verdiğin o sefil dakikalardır. Yani insan kendisini nasıl kandırmaya çalışır ? Unutturmaya çalıştığı her ne varsa, tek bir harfinde yerle bir etmeyecek midir zihninin her zalimliğinde ?

Kendini ezdirmek istemezsin, tamam seviyorsun ama bu seni acıların kızı haline getiremez. Acını yaşarsın ama içinde biriktirirsin. O yüzden aynalara sığınırsın, kendi öğütlerin bu yüzden tatlı gelir sana. Çünkü birilerini dinlemek, birilerine hoş gelmez. Çünkü sen anlatırken, başkası anlamaz. Çünkü sen yaşarsın, başkaları okur seni. Yani okuduğu kadar yaşar seni. Senin gözlerin kırmızıyken, ne kadar görebilirsin birilerinin doğru öğütlerini ? Zaten doğru diye bir şey de yoktur. İnkar ediyorum hakim bey! Kırmızıyı da bu yüzden sevmem hiç. Hep acının rengini anımsatır bana. 

Peki suçlar mısın gözlerini keçeliyle kırmızıya boyayanı ? İşte bence en zor soru bu. Seni kendine düşürecek keçeli insanı suçlar mısın aynada suratına bakana ? Yani suçluyorsan, al eline bir keçeli sen de kendi aynanı boya. 

Aslında hoş geldin saçma oldu değil mi ? Sonuçta hepimiz bir vedaya hazırlanıyoruz dönüşü olmayan keçeli yollarda..

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin