Alıcısız Mektup

62 2 0
                                    

Hiç, alıcısına ulaşmayan bir mektup yazdınız mı? Tüm hislerinizi, gözyaşlarınızı bir kağıda akıttınız mı? Onun okumayacağını bile bile, o okuyormuşçasına, hislerinizi sevdaya bulandırdınız mı? Sonra tüm acımasızlığınızla, o mektubu bir çırpıda yaktınız mı? Yanarken ağladınız mı, onu sonsuzluğa uğurlarken?

Mektup yazmak insanı çok rahatlatır. Bazen alıcısı olmaz o mektubun. Ama alıcısına yazılan tüm hisleri, kağıt bir sır gibi saklar. Çünkü kağıt kaleme aşıktır, kağıdı yine en aşık anlar, tüm aşıkların sesinden. Sır saklamak kağıdın ustalığıdır. Nereye kaçarsan kaç, bulur seni kağıdın yalnızlığı.

O gün sana yazmıştım ben; sana, sensizliğe, gidişine, gelmeyişine, silmene, acımasızlığına... Sonra ben yazdım, sen okumadın. Çünkü ben onu sonsuzluğa uğurladım, gözyaşları arasında. Kalbimin kırıklarına küllerini doldurmuştun. Defterimin arasına sana olan hislerimi doldurdum ben de. O mektup sana hiç ulaşmadı. Sen sadece buralarda yazılanları biliyorsun, sana olan hislerim, bu yazıların çok daha dışında...

Dedim ya, alıcısı olmayan mektuplar, sahipsiz değildir her zaman. Bir sahibi vardır elbet hislerine dokunan. Ve yazdıysanız eğer; bilirsiniz, her kelime kalbinizden akıtılır, gözünüzden akar. Ve her yeni cümle başı, satır sonuna gelene kadar nefesinizi keser. Çünkü yazmak, yeniden varoluştur, ölümün eşiğinden sonra.

O mektup sana hiç ulaşmadı. Kıyısından döndü evinin, hiç o sokağa sapamadı.

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin