Uykusuz Her Gece

52 3 0
                                    

Ben bilmezdim senin sahip olduğun şehri. Bir gökyüzü cumhuriyeti kurduğunu bilmezdim sokağın sana dönen çıkmazında. Ve seven insanların kaybettiğini bilmezdim mesela, her gözyaşı sana karışıncaya kadar...

Bir çayı köşeye bırakıp soğutuyorsun farkında olmadan. Ve artık iş işten öyle bir geçmiş ki çayın içini ısıtacak tek bir yanı kalmamış. Belki de bizim gökyüzüne uzanan aşkımız da böyle sonlandı masallarda. Araya zaman girdi ve hevesimizi soğuttu tüm buzullarda. Hani sen, düşünce adamı, kırık limanların tüm sahibi, aşk aşktan geçmiş de sıcak olan bir şeyler kalmamış mı bu sofrada? Hani artıkları toplasak kalmaz mı bir yanımızdan kedilere ziyafet, en sevdiğinden? Çöpe gidiyor bir avuç sevda, israf diye düşünülmeden. Ve ben korkuyorum, böyle bir tapınası sevmek; sanki hiç sevilmemişçesine kaldırılıyor masamızdan. Adına yazdığım onca yazı, tarihe karışıyorsa eğer; sanki sevmemişçesine, çok yazık olacak hayatımın anlamı.

Mesela ben seni hayatımın anlamı diye severdim, severim de hala. Peki ne oldu da bu kadar anlamsızlaştı hayat, hayatımın kırık limanı? Anlamsız şeyleri önümüze koyarak nasıl yok olacağız bu sayfalardan?

Düşünsene bir anda çıkıyorum, yazı bitti, diyorum. Bir anda yok oluyorsun. Sonra hayatıma kalamadığım yerden devam ediyorum. Hani senden dönen sokak var ya, girmiyorum artık oraya. Bakmıyorum artık ardıma. Heba mı oldu şimdi sana, sana değecek her bir hece? Ne saygı bıraktık ardımızda ne de bir şiir bıraktık adımızı altın hecelerle aşk diye kazıtılan.

Şimdi sen söyle hayatımın bitik hecesi, hayatımın en altı çizili anlamı; bizden ne kaldı geriye? Ne kaldı dönüp baktığında, konuştuklarımız arasında?

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin