Hecen yansımış masmavi gökyüzüne. Bulutların her biri adını sayıklıyor. Kelimesi bile kafiyeli olan insanın, gidişine ağlıyor. Yaraya tuz basıyor İstanbul bugün, ağladıkça ağlıyor. Dağılmış bir ruhu, sel alıp götürüyor sana doğru. Kimliği belirsiz, yüreği kayıp ve adımları yorgun bir ruhun gelişidir bu. Sana geliyor, hecesi suskun. Çaresizce senden yardım bekliyor, çek onu bu sürgünden, çek onu kendine doğru. Görmüyor musun ellerindeki kimsesizliği, göz altlarındaki sensizliği? Yitip gidiyor bu şehirden, yitip gidiyor bedeninden. Ölüme karışmış bir avuç toprak misali, dağılıyor tüm parçalarından.
Hala görmüyor musun gözlerimdeki yağmuru, kırılmış kelimelerimi?
Umudum damlıyor bugün toprağa. Ölümüm yeşeriyor. Ölüm diyorum, yokluğundaki refakatçimdir ölüm. Toprağa karışmayı bekler, sonra hecen kopar dilimden, ölümsüzlüğü keşfederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senliğinde erimiş bir şarkı benliği
Storie d'amoreSeninle kavrulmuş tüm şarkılar, yokluğunda biz'liğine kavuştular.