Kıyısız Ruh

88 0 0
                                    

Adım sesleri geliyordu. Kadın hissetmişti, gelen belliydi. Yaşayan bir ölüye ne yapılması gerektiğini bilmiyordu. Sevmenin gücünün yetersizliği sarıyordu iliklerini. Bir ruha aşıktı ve kurma planlar yapamazdı. Taktikler işe yaramıyordu ilk kez, sanki lanetlenmiş gibi de vazgeçemiyordu kaderinden.
Adam geldi. Yüreği onca zamandır askıda asılıydı, ruhu yorgun, bedeni zaten bir cesetti. Rüzgar onu buraya getirmişti, herhangi bir lodosta nereye düşeceğini bilmiyordu.
Kadın her şeye razıydı, cevabını bilmediği soruları olmasına rağmen. Adamın tek derdi geçmişte şeytanla yaptığı anlaşmada kendinden ödün vermesiydi. İkisi de lanetliydi bu aşkta. Kadın onu sevmekle hükümlüydü, adamsa kimseyi sevememekle cezalandırıldı.
Kadın yazdı, adam okudu.
Kadın şiirdi, adamsa kış.
Kadın bekleyiş, adam terkediş.
Kadın okyanus, adam kıyısız..
Aldı kadın eline kalemi, son satırlarını yazdı:
"Kalbimde yok kinim, acılarımı dindirebilirim. Ben seni sen gelirsin diye beklemedim, aşkımı soğuttum kıyısızlığında. Ölüler de nefes alırmış, senden sonra öğrendim. Artıklarımdan topladığım her bir göz yağmurunu mezarın için biriktirdim. Üşüyeceksin ama tak şu yüreğini göğüs kafesine. Belki kanın tazelenir, yeniden doğarsın kalp ritminde. Rüzgarın seni doğru yerlere götürmesi dileğiyle..
Sen beni düşünme hiç, ölülerden zarar gelmez hiçbir canlıya.. Bir ölüyü de en güzel ben sevebilmişim. Göç artık başka diyarlara, ruhunu huzura erdir."

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin