Satır arası yorum atmayi unutmayınızz... (bu bölüm düz olacak beğenmezseniz full texting devam ederim)
Başımdaki ağrı üç tane ağrı kesiciye rağmen beni öldürecek gibi hissettiğimde dün içmenin bokunu çıkardığımı anlamıştım. Yola çıkalı iki saat olmuştu. Uyuyup da Ayhan komutanı yol boyu yalnız bırakmak da istemiyordum. Adam oldukça nazik bir şekilde zaten yalnız olduğunu, benim ona yolda eşlik edebileceğimi söylemişti beraber gitmeyi teklif ederken. Şimdi bir de hayvan gibi uyusam saçma olacaktı yani.
"İyi misin kötü gözüküyorsun."
"Yok komutanım, dün arkadaşlarlaydım da, yorgunum sadece."
"Hay allah, uyu istersen biraz. Gider gitmez de göreve çıkacağız yorgun yorgun çıkma."
Yine de uyumak istemedim. Ne kadar komutanım da olsa çok iyi tanımadığım birinin arabasında uyumak da güvenli hissettirmedi. Normalde olsa tetikte uyur tehlikeye açık olurdum ama çok yorgundum, kendime güvenemedim.
"Aşk olsun komutanım," diye geçiştirdim. "Güvenmiyor musunuz askerinize?"
Güldü. "Yok canım, sana güvenmemek ne haddime. Adın dilden dile dolanıyor. Efsane oldun artık."
O böyle diyince aklıma Egemen geldi.
Sanki adam aklından çıkıyor da. Dediği lafa bak.
Çıkıyordu tabii. Öyle dürekli düşündüğüm falan yoktu gerizekalıyı. Unutmuştum artık. Şırnak'a gittiğimde de sadece arkadaş olacaktık. İki arkadaş olarak iyiydik biz zaten. Sadece birbirimize aşık olarak her şeyi mahvetmiş içine sıçmıştık.
Egemen de tam bir yılın ardından öyle mesaj atmıştı bana. Buraya mı geliyorsun, demişti. Oradan hiç çıkamadım, diyemedim.
Büyük ihtimalle giden kişinin ben olduğunu da bi Egemen bi Hakan anlamıştı. Adım pek bilinmese de lakabım askerler arasında pek popülerdi. Hele şu son bir yıl tavan yapmıştı iyice. İşin garibi gerçekten yapmadığım, aklıma bile gelmeyen pek çok hikaye vardı hakkımda.
"Gölge helikopterden helikoptere atlarken nişan alabiliyor, aynı zamanda en az iki terörist öldürüyormuş."
"Gölge sırtında elli kiloluk çantayla Cudi dağını tırmana biliyormuş oğlum sen ne diyorsun!"
"İki ay hiç yemek yemeden hayatta kalmış diyorlar. "
Kulağıma gelen komik efsanelerden birkaçı buydu. Gerçi Cudi dağını tırmanmamıştım hiç o kadar ağır çantayla ama yüz küsur kiloluk kocam çatışmada vurulunca korku ve adrenalinle kendisini birkaç kilometre sırtımda taşımışlığım vardı.
Bu hikayelerin yarısının uydurma olması güzeldi ama bir yandan. Bu sayede Egemen hangisine inanıp hangisine inanmayacağını bilemez, boşanır boşanmaz dağa göreve çıktığımı, 6 ay bir kampta ajanlık yaptığımı duysa bile emin olamazdı. Hayır bu sefer, aklımı ondan başka bir şeyle meşgul edemediğimi, ayrıldıktan sonra ölecek gibi olduğumu, istifa mektubumu okuyan albayın sinir krizi geçirip bana bir hafta ceza verdiğini falan öğrenirdi, allah korusun. Oysa çok emindim istifa ederken. Askeriyeye girdiğim her an Egemen gibi giyinmiş, allah kahretsin ki herkes aynı formayı giyiniyordu, bir sürü adamla karşılaşmak Egemen'i unutmayı imkansız hale getirmişti. Ayrıca İstanbul'da koskoca askeriyede kim Egemen'e ajanlık yapıyor da haberimi götürüyor bir türlü bulamadığım için akıl sağlığımı yitirme düzeyine gelmiştim. Tek yol istifaydı. Gider kiralık katillik falan yapar yine kazanırdım canım paramı.
Ama albay pek benim gibi düşünmüyor olsa gerek istifa mektubu verdiğimi duyar duymaz beni yanına çağırmış güzel bir azar çekmişti. O kadar zorlu eğitimin, öldürücü sınavların üzerine ilk defa bir komutanımın önünde oturup hönkürerek ağlayasım gelmişti. Çünkü albayın gözlerimin içine bakıp "Kızım neden?" demesinin tek cevabı birkaç ay önce boşadığım kocamdı. Yani eski kocam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Komutanım
ChickLitBoşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuz...