————Ameliyat odasının önünde kafasını yere eğip iki eli arasına almış otururken ne düşüneceğini bile bilemediğini hissetti Egemen. Leyla'nın yaralandığı olmuştu, ağır tıbbi operasyonlar geçirdiği de olmuştu ama böylesine uzun süreli ve riskli bir ameliyat ilkti.
Sabah saatlerinde verilen kısa süreli görevden dönmüşken telefonunu açmış, Leyla'dan gelen aramaları ve mesajları görünce şansına bir kez daha küfürler yağdırmıştı.
Karısının sesini duyamıyor, ondan haber alamıyor diye zaten on gündür diken üstündeydi, bir de kadının onu aradığı vakitte dağda olması ve telefonu yine açamamış olması daha da sinirlenmesine sebep olmuştu.
Mesajlarını okuyup önce bahsettiği mezara, dikilecek çiçeklere sinirlenmiş, sonra kendi kendine konuştuğu komik şeylere gülmüştü.
Keşke, keşke bir sesli mesaj bıraksaydı, diye düşünmüştü. Hiç değilse güzel sesinden bir cümle duyma şansı olsaydı.
Belki Leyla tekrar arar umuduyla o gün telefonu elinden hiç düşürmemiş, ondan haber alma umuduyla bekleyip durmuştu.
Birkaç saat içinde aldı da. Ama ne arayan Leyla'ydı ne de aldığı haber hayırlı.
Sabah saatlerinde karakola açılan ateşlerle karısının üç yerinden vurulduğunu, mermilerden birinin aşırı risk teşkil etmesi sebebiyle Hakkari'den Ankara'ya sevk edileceğini öğrenmiş, birkaç dakika duyduklarını sindirememişti bile.
Leyla dikkatliydi. Öyle çatışmalarda, çıktıkları görevlerde kolay kolay ona zarar gelmezdi. Gözü hep açık olurdu, profesyoneldi. Leyla'nın kod adı Gölge'ydi. Kolay kolay görülmezdi, mermiler ona isabet etmezdi, yürüdüğü yolu belli etmez, attığı adımın sesini duyurmazdı. Tanışmaları üzerinden üç yıl geçmiş, onca görev içinde karısı bu kadar ağır yaralanmamıştı hiç. Oysa şimdi, bir karakol bahçesinde, o kadar askerin içinde nasıl olur da böyle kötü bir duruma gelebilirdi ki?
Tim haberi duyar duymaz ilk uçakla Ankara'ya gelmişti. Şimdi hep beraber ameliyathanenin önünde bir umut Leyla'dan gelecek haberi bekliyorlardı.
Leyla içeri alınalı yaklaşık 5 saat olmuştu. Hemşireler ne kadar uyarsalar da ameliyathanenin önünde bekleyen iki tim dolusu adamla kadını dışarı çıkartamamış ama kalabalığın başka hasta yakınlarına zorluk çıkardığını gören Harun Komutan, Meltem'le Egemen dışında herkesi hastanenin bahçesine göndermişti.
Söylenene göre Leyla'yı hastaneye taşıyan oydu. Egemen sinirle karşısındaki adama döndü. Bu ne biçim bir komutandı ki askerini koruyamamıştı o kadar güvenli bir ortamda? Leyla'yı zorla ekibine almış, anlamadığı bir şekilde Leyla'nın daha önce görev yapmadığı Hakkari'de, timine eşlik etmesini sağlamış bir de üstüne canını koruyamamıştı öyle mi?
Yanına yaklaşıp "Egemen," diye kendine seslenen Meltem'e döndü. Feri gitmiş gözleriyle "Efendim?" der gibi bakabildi sadece.
Konuşacak hali yoktu. Ayakta bile duramayacağını fark ettiğinde yere çökmüştü yaklaşık bir saat önce. Leyla'sızlık ilk defa bu kadar yakındı çünkü. Daha önce hiç onu kaybetmeye bu kadar yakın olmamıştı.
"Hadi kalk," dedi Meltem. "Ben buradayım. Sen bi elini yüzünü yıka, bir şeyler ye. Leyla seni böyle görmesin uyanınca."
Ne kadar kötü göründüğünün farkında değildi büyük ihtimalle. Stresten sürekli ayağını sallıyor, sık sık nefesi tekliyor, ağlamamak için kendini tutmaktan kalbi sıkışıyordu. Ağlayacak değildi. Kötü bir şey yoktu ortada. Leyla ameliyattan sağ sağlim çıkacak, Egemen yine Leyla'sına kavuşacaktı. Hep böyle olmuştu, bundan sonra da böyle olacaktı. Ağlayıp pes etmek yoktu. Leyla güçlüydü, ondan bile kat be kat daha güçlüydü. Ufacık zorlukta pes edecek bir kadın değildi. Egemen'i onsuz bırakacak da değildi. Az kalmıştı, ameliyathaneden çıkacak, Egemen'in kollarına ulaşcaktı. Belki uyandığında onu azarlardı. İki kere aramış, ikisinde de Egemen'e ulaşamamıştı. Kızmalıydı. Bağırabilirdi, küsebilir, trip atabilirdi. Önce uyanmalı, sonra eskiden olduğu gibi kocasına geri dönmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Komutanım
ChickLitBoşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuz...