Özel Bölüm

14.3K 661 190
                                    

Hoşgeldinizz... Bu bölüm yan çiflerimize adadığımız bir bölüm oldu. Sevda, Meltem ve Zeynep'in hikayelerini okuyacaksınız. İyi okumalar dilerim.

Satır arası yorumlarda buluşalımmm 💗

————

Uzaktan gördüğü kadına kaç dakika dalıp gittiğini bilmeden öylece durdu arabasına yaslanmış halde. Hatalar yapılmıştı, kusurlar ortaya serilmişti ve her zaman yaptığını yapmıştı Ateş. Birilerini üzmüştü.

Şimdi Sevda'yı, bir bankın üzerine oturmuş, dertli dertli dalmış görmek ona ne hissettiriyor onu bile bilmiyordu. Neye dertlendiğini bilmiyordu, kimi düşündüğü hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Sorsa artık buna yüzü yoktu, öğrenmek istese haddi yoktu.

Ona sürekli adım atan bu kadını itip durmuş, hoşuna gittiği zamanlarda bile sevilmek hissini yadırgadığından ne yapacağını bilemeyip her şeyi bok etmişti. Çok aptal bir herifti. Sevmek, sevilmek denen şeylere inanmaz ama Sevda'yı gördü mü gümbür gümbür atan kalbine de söz geçiremezdi. Çok saçmaydı. Sevdayı sevmek değil tabi... Sevda tam da sevilmeyi hak edecek bir kadındı. Çok alımlıydı, başarılıydı, kibardı... Sevda sevilmeyecek de kim sevilecekti? Ama kendisinin seviliyor olması saçmaydı işte. Böylesine bir kadın gelip de onu neden sevsindi ki? Hiçbir güzel özellik barındırmayan saçma sapan bir adamdı. Sevda gelip de onun neyini sevmişti ki?

Güzelim anları korkularıyla, kıskançlıklarıyla mahvettiği zamanları hatırlamak bile istemiyordu. Tam cesaret edip tanıştıkları ilk zamanlarda Sevda'yı öpmüş ve sonrasında rahatsız ettim, huzursuzluk yarattım korkusuyla kıza aşka nasıl inanmadığına dair laflar söylemişti. Aptalın tekiydi işte. Araları iyiyken Harun komutandan kıskandığı için yine her şeyi bok etmişti mesela, ya da yine araları çok iyiyken kendi duygularından emin olamadığı için içine kapanmış, Sevda'ya yanlış umut vereceğim korkusundan koşarak kaçmıştı.

Yavaş yavaş adımladı, artık emin olduğu kadına ilerledi. İyice yaklaştığında adımlarını kuş gibi attığına emin olmasına rağmen kafasını çevirip ona bakan kadınla olduğu yere mıhlandı.

Sevda, kendisine yaklaşan kişiyi hisseder hissetmez arkasını döndü oturduğu yerde. Akşamın bu saatinde karşılaşmayı hiç beklemediği biriyle göz göze gelince kaşlarını kaldırdı, şaşırdı.

Ateş ufak bir gülümseme bahşedip "Selam," diye mırıldandı, izin almadan yanına kuruldu. Anlam veremedi Sevda. Haftalardır tek bir sohbet dahi etmediği bu adamın yine nereden esip de çıkıp geldiğine bir anlam veremedi.

"Ne zırvalıyorsun yine?" diye sordu selamını almadan. Artık bıkmıştı. Ateş'e bırak selamı, artık günahını bile vermezdi. Peşinde koştuğu, didinip durduğu yeterdi. Olmuyorsa bırakmak lazım, demişti Leyla komutanı. Dışarıda erkek bol, biri gider biri gelir. Tabii bu sözler onu teselli etmek, biraz da güldürmek için söylemişti ama yanlış da sayılmazlardı. Bir ömür oturup da Ateş gibi aşka inanmayan, kendisine saygısı olduğunu dahi düşünmediği bir adamı bekleyecek değildi ya.

"Selamı sabahı kestik diyorsun yani?" diye soran adama sinirlendi. İki normal insan gibi konuşacak bir çift değillerdi onlar. En azından artık iki normal insan değillerdi. Daha çok düşman gibi, birbirini yıpratmış iki insan gibilerdi.

Sevda cevap vermedi. Karşısındaki adam da artık bıktığını, pes ettiğini anlasın istedi. Bu sıcak-soğuk oyununa bir son verme zamanı gelmişti. Araları ne zaman düzelse, Sevda'nın kalbinde bir umut ışığı güçsüzce ama büyük bir çabayla yansa o zaman Ateş geliyor, bütün ışıkları kapatıyor ve Sevda'yı büyük bir karanlığa gömüyordu.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin