Final

17.3K 950 286
                                    

Hoş geldiniz ve sanırım artık güle güle 🤭.

Son kez satır arasında buluşalım mı o
zamann 👉🏻👈🏻

————

"Bir saniye! Bir saniye!" diye ciyak ciyak bağırdım hastanenin ortasında. "Bir saniye ya! Yanlış anlaşılma olmuş. Nereye gidiyoruz abi bi saniye ya!"

Egemen elini sedyemin kenarına yaslayıp kafasını eğdi, bıkkınlıkla bir nefes verdi. "Yavrum-" diyip kafasını kaldırdığında hemen sözünü kesip abime döndüm.

"Abi yemin ederim yok öyle bir şey. Egemen yanlış anlamış diyorum size. Ya nolur bi durun vallahi böyle olmaz, çok kötü olur öyle olursa."

Etrafımdaki kalabalık sedyeyi itmeyi bırakınca hemşirelerin bana garip garip baktığını gördüm ama şu an tedirginlikten kafayı yemek üzereydim ve hiçbir bakış beni etkileyemezdi.

"Ne yanlışı olmuş abim?" diye şaşkınlıkla soran abimin koluna sarıldım. Derin nefesler alırken bu durumdan basıl kurtulacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

"Ya siz çok acele ediyorsunuz!" diye haşladım etrafımdaki arkadaşlarımı. "Bir şey olduğu yok ki! Hadi eve dönelim."

"Yavrum, karıcım, güzeller güzelim, mavişim..."

Egemen beni ikna etmek için incecik tuttuğu sesiyle iltifatlar yağdırırken içten içe sinirlenmeye başladığını da biliyordum ama sesimi çıkarmadım.

"Leyla, suyun geldi güzelim. Ne yanlış anlaşılması?"

"Su değildir o Egemen," diye kocama doğru eğildim. "Suyum gelmemiştir. Ya su olduğunu nereden biliyoruz? Belki altıma işemişimdir? Ya hani ben sezaryen olacaktım? Böyle hemen doğuramam diyorum!"

Egemen ellerini yüzüme uzatıp yanaklarımı okşadı. "Bebeğim," diye mırıldandı. "Bak böylesi hem daha doğal hem daha sağlıklıymış. Doktorumuz da öyle söyledi, unuttun mu? Zaten gerekli görürse doktor alacak seni sezaryene."

Kocamdan umduğumu bulamayınca büzülmüş dudaklarımla yüzümü geri çekip bir nefes daha aldım. Karnımda, bacaklarımda ve göğsümde öyle büyük bir sancı vardı ki ölecek gibi hissediyordum. Doğum zamanının gerçekten geldiğini biliyordum ama o kadar çok korkuyordum ki!

"Azıcık daha bekleyelim," diye ayak ucumda dikilmiş bekleyen Sarp'a döndüm. "Ben kendimi hazırlayayım, birkaç gün sonra hemen girelim doğuma, olmaz mı?"

"Leyla şimdi aşağı eğilsem çocuğun kafasını görücem, neyi bekliyorsun ya birkaç gün?"

Sarp sinirle gözlerini devirince ağlar gibi bir ses çıkardım. Egemen'in bendeki yumuşak bakışları keskin bir öfkeyle Sarp'a döndü.

"Ne biçim konuşuyon la karımla?" diye sordu dişlerini sıkarak.

"Gerizekalı mısınız siz ya?" diye çemkirdi Sarp. "Kızım iki ıkınıcan bitecek, sen de saçmalayıp durma."

Sarp'la aramızdaki ilişkiden dolayı bu sözleri hayatta alınacağım sözler değildi ama Egemen'in sinirli bakışları abime de bulaşınca tedirginliğimin üzerine bir de gerginlik eklendi. Harun abim sedyenin üzerinden Sarp'a yaklaşıp "Oğlum," diye söze başlayacaktı ki karnıma giren keskin ağrıyla büyük bir çığlık attım.

Hayatım boyunca kaç kez vurulmuş, ameliyata girmiş, binbir tane askeri sınavda binbir işkenceden geçmiştim ama şu an çektiğim ağrıyı yaşadığım hiç olmamıştı.

Çığlığımla etrafımdaki uğultu kesildi. Egemen bir bağırışla sedyemi tutup hızla ilerletmeye başladı. Hala ayaklanmak, bir şeyim olmadığını, abarttıklarını, şu an doğurmama gerek olmadığını söylemek istiyordum ama kasıklarımdan karnıma ilerleyen ağrı göğsümü sıkıştırıyor, ciğerlerimi söndürüyor da nefeslerimi engelliyor gibi hissediyordum.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin