7

32.3K 1.7K 107
                                    

Selammm yeni bir bölümle beraberiz. Satır arası yorumlarınızı okumayı çok seviyorum.


--------


Suratımdaki maskeyi düzeltip Mazlum piçini beklemeye başladım. Odaya arkasında üç kişiyle giren Mazlum, odada Bekir'i göremeyince değil de benim gözlerimi görünce şaşkına döndü. Daha yakın zamanda Hatay'da gördüğü mavi gözlü maskeli komutan Gölge ile karşılaşmak şok edici olmalıydı.

"Selamm," diye mırıldandım. "Sana sürpriz yapayım dedim." Gülümsedim ve sıçtığımı Mazluma hiç belli etmedim.

"Vay vay vaay. Mavi komutan seni burada görmek ne büyük sürpriz!"

"Yaa bebeğim, kazan doğurdu misali. Ne bekledin ne çıktı." Maskem olmasa da güldüğümü belli eden bir sesle konuşmaya devam ettim. "Biraz konuşup kalkacağım. Misafirliğin kısası makbulmuş. Buyurmaz mısın?"

"Seni böyle kendi mekanımda bulmuşum, avucumun içine almışım, bırakırım sanıyorsun? Eskeer, sen harbi aptalsın, bir de kahramanlığa bürünüp kendini esir ettin ha?"

"Yok bee," dedim. "Seni göreyim istedim. O güzel yüzün iyileşmiş mi, karnında güzel bıçağımdan iz kalmış mı, merak ettim."

Mazlum Hatay'daki kavgamızı hatırlamış olacak ki gülmeyi kesip bana yaklaştı. Hatay'da kendisini bir güzel benzetmiş ağzını burnunu kaydırmıştım. Ne yazık ki kendisi eşit dövüşmeyi bilmediğinden köpeklerini üzerime salmıştı. Yaklaşık yirmi kişiye karşı yaralı bir halde kendimi savunmak zorunda kalmıştım. Yine de Mazlum'un suratında bana ait izlerin kalmış olması belli ki sinirlendirmişti onu.

"Söyle köpeklerine yaylansınlar." dedim. "Bizim seninle konuşacaklarımız var." Konuşacağımız bir şey yoktu aslına bakarsan, biraz zaman kazanmak için elimden geleni yapıyordum sadece. Buradan kaçmak imkansız değildi ama baya zor olacaktı. Çıkamazsam da çok büyük bir dert olmazdı bana. Buradan benim ölüm çıkacaksa kendimle beraber Mazlum piçini de cehenneme zevkle taşırdım.

Keşke Egemen'e son kez veda edebilseydik.

Şu an Egemen'i düşünmenin sırası değildi. Aklımı karıştırır, dikkatimi dağıtırdı. Altı ay ajanlık görevimde Egemen'in aklıma düştüğü her an yakalanmanın kıyısına gelmiştim. Böyle böyle birkaç kez sıçma eşiğinde olduğumdan kendisini hiç düşünmediğim birkaç ay olmuş, o birkaç ay bana nimet gibi gelmişti.

Evet, tabii. O yüzden görevin biter bitmez Şırnak'a, Egemen'in dibine görevlendirme istedin dimi?

Evet, dediğim gibi Egemen'i düşünmenin sırası değildi. Buradan nasıl kaçacağımı düşünmeliydim.

Mazlum'un köpekleri hep beraber ön kapıya doğru defolup gitmişlerdi. Arka kapı hala boştu ve büyük ihtimalle birinin oraya gitmesi minimum beş dakika sürerdi. Beş dakikada Mazlum'u atlatamayabilirdim. Arka kapıdan çıkamazsam ikinci seçeneğim Mazlum'u rehin alıp çıkmak olabilirdi ama terörist dolu bir kampta bu seçenek de çok mantıklı değildi. O zaman bize düşen burada ölmeden önce olabildiğince hasar bırakmaktı. Sonra da şehadet şerbetimi zevkle içerdim.

"Yine kahramanlığa bürünmüşsün."

"Ay Mazlumcum kelime haznen gelişmiş haa. Bürünmek falan neler öğrenmişsin sen böyle." Kendisiyle son görüşmemizde yanınaki köpeklerin yanında yanlış telaffuz ettiği bir kelimeyle dalga geçmiştim. Birazcık morali bozulmuş olabilirdi. Lafımdan sonra karşımda morarıp çattığı kaşlarla baya baya bozulmuş olduğunu anladım.

"Sıkma canını," diye mırıldandım duruşumu düzeltip biraz öne eğilirken. "Zaten öldü hepsi beş dakika sonra."

"Aç maskeni yüzünü göreyim önce." dedi. Küçük kıkırdadım.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin