20

22.7K 1.1K 93
                                    

Hoş geldinizz. Bu bölümümüz yetişkin içerikli olacaktır. Okumak istemezseniz bu bölümü atlayabilirsiniz. ama bu bölümde uzun zamandır işlemek istediğim, leylanın korkularını yendiğimizle ilgili de çok güzel sahneler olduğunu düşünüyorum. Eğer okumaktan rahatsızlık duyacaksanız bölüm sonuna yorum olarak yazabilirsiniz, ben de size kabaca bölümü açıklarım. öpüldünüz görüşmek üzere. nefessiz okuyacaklar için satır arasında buluşamasak bile bölüm sonunda buluşalım hsdhdcdhdh

ayrica madem soz verdik siz de yuze tamamladinizz hemen atiyorummm buyrunuz

--------

"Özür dilerim." Ellerimi kaldırdım. Yüzümü tuttuğu için havada olan bileklerine doladım. Her şey için özür diledim. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Benim süslü sözlerim de yoktu, ince laflarım da. Dediği gibi, ben döverek severdim. Öyle alıştığımdandı belki de.

"Dileme," dedi. Dudaklarıma çok hafif gibi bir öpücük kondurdu. "Biraz seveyim mi seni bu gece?"

"Egemen," diye inledim gözlerimi kapatıp. "Burada mı?"

Ha sorun bulunduğumuz yer yani sadece?

Evet? Şu dakikada sorun sadece bulunduğumuz yerdi. Ne kadar uzak kalacaktım ki? Ben geçen gece onu öpmüştüm. O da bu gece beni biraz sevebilirdi. Tekrardan biraz aşk yapabilirdik mesela. Ne çok uzun zaman geçmişti o güzel ellerini bedenimde hissedemeyeli. Bu da bize zulüm değil miydi? Bedenlerimiz böyle bir ateşle yanarken direnmek ayıp değil miydi?

Gerçi onun bir şeye direndiği yoktu. Direnen bendim. İlişkinin başından beri, ilk andan beri direnen hep bendim. Korkan bendim, şüphelenen, bir türlü emin olamayan bendim.

Egemen'in bana karşı en ufak bir direnci bile yoktu. Ben kendimdeki sorunları aşamasam bile onu kabul etme sebebim de buydu. Kendimi ona açma sebebim buydu. Onun en başından beri bana böyle gelmesiydi.

Çok yakın zamanda bütün gerçekleri ortaya döküp ilişkimizdeki tıkanıklığa bir son verecektim ne de olsa. Şimdi birbirimizi biraz sevsek ne olurdu? Egemen'in ellerini bekleyen bedenime bir ödül vermek benim de hakkım değil miydi?

"Biraz sessiz olursun," dedi. "Azıcık seveyim seni n'olur?"

Yalvarıyormuş gibi çıkan sesi kafamın içinde sarsıntılar yarattı. Kalbim göğüs kafesimin içinde o kadar kuvvetli atıyordu ki içimden bir şeylerin döküldüğünü hissettim.

Ona karşı diktiğim yuvarların yarısını yıktı. Tuğlalar üzerime savruldu. Ellerimle, tek tek koyduğum her tuğlanın yere düşüşünü izledim. Sonunda duvarın üst yarısı yok olduğunda duvarın karşısında beni bekleyen Egemen'le karşılaştım.

Ben duvarı ördükçe yıkmaya çalışmıştı. Henüz o tuğlaları bana elleriyle taşıdığından, bana bir duvar örme fikri verdiğinden bile haberi yoktu aslında. Kendi sebep olduğu duvarı kendi yıktı sonunda.

Bana galip geldi, ona mağlup oldum.

Hayatım boyunca hiçbir mağlubiyeti bu kadar arzuyla kucaklamamış olabilirdim. O an fark ettim ki ne kadar direnirsem direneyim o duvar elbet yıkılacaktı zaten. Gider, dediğim Egemen bir ömür de sürse benden gitmeyecekti ve son nefesiyle de olsa bütün duvarlarımı yıkıp geçecekti. Bıkar dediğim Egemen bir kez olsun bıkmayacak, benden gelen her şeyi kabul edecekti.

Elleri hala yüzümdeyken bu farkındalıkla sarsıldım. Gitmezdi. Bunca şeyin üzerine benden gitmediyse hiç gitmezdi. Bunca zaman bomboş bir korkuyla onu kendimden itip durmuştum. Yıkılan duvar zaman zaman içimde filizlenen bütün şüphe tohumlarını yerle bir etmişti.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin