selam, oy, yorum falan filan artık sıkıldım valla siz de sıkılmışsınızdır aıpswmfşeçförö iyi okumalar
————
Yavça eğilip mezarın kenarındaki mermere oturdum. Elimi toprağın üzerine götürüp kuruyan çiçekleri topladım usul usul. Elimdeki çiçek buketini de mezar taşının önüne bıraktım usulca.
Leyla'nın en sevdiği çiçek olan lalelere baktım bir süre. Bir buket beyaz lale... Aynı Leyla gibi, öyle zarif, öyle güzel...
Ellerimi usulca önümde birleştirdim. Mezar için su getirmeye giden görevli gelene kadar içimden geçenleri dökmeye karar verdim. Bugün benim için oldukça zor bir gün olacaktı.
"Keşke şartlar başka olsaydı," diye mırıldandım. Mezar taşına bakarak konuşmak canımı yaktığından gözlerimi birleştirdiğim ellerime düşürdüm. "Şimdi hayatta olsaydın her şey başka olabilirdi."
Elimi usulca boynumda duran Leyla'ya ait kolyeye gitti. İçli bir nefes aldım. "Ama işte, hayat istediğimiz gibi gitmiyor hiç."
Kafamı gökyüzüne çevirdim. Koskoca adam olduk, şu dünyada ağlayacak ne var ki, diye düşünmemek lazımdı. Konu Leyla olunca benim için duyguların bir sınırı yoktu.
"Belli ki Leyla seni çok özlüyor Zeynep anne," dedim gözlerimi hızlı hızlı kırparken. "Geçen gün rüyasına girmişsin, beni sevdiğini söylemişsin. İçi nasıl rahatlamış duruyordu o rüyayı anlatırken bi bilsen. O gün fark ettim ki Leyla'da eksik olan en önemli şey, senin onayınmış. Çok isterdim, bir kez olsun elini öpebilmek, Leyla için senden müsade isteyebilmek ama nasip olmadı. Yine de böyle güzel bir çocuk yetiştirdiğin için teşekkür etmeye geldim. Leyla, sen seviyorsun diye laleleri çok seviyor. Sana da bir buket hazırlatmak istedim."
Engelleyemeden yanaklarıma akan bir iki yaşı hızlıca silip burnumu çektim. "Allah inşallah Leyla'yla bana da annesine benzeyecek bir kız çocuğu nasip eder. Zeynep anne, kızını o kadar çok seviyorum ki evimde bir tane daha ondan olması fikri nasıl yüreğimi hoplatıyor tahmin edemezsin."
Yüzümde engelleyemediğim bir gülümseme belirdi. Leyla ne zaman aklıma düşse, ki zamanımın çoğunu kapsıyordu bu, yüzümde hep huzurlu bir gülümseme oluyordu.
İlk evliliğimiz biraz acele gibi olmuştu. Leyla'yı o kadar çok seviyordum ki akşam eve gittiğimde onu anca sabaha görebilecek olmak canımı yakıyordu. Bir an önce aynı eve girelim, gecem onunla son bulsun, gündüzüm onunla başlasın istiyordum.
Şimdi daha olgun kafayla düşününce fark ediyordum ki belki de heves ettiği çoğu şeyi yapamamıştık. Doğru düzgün bir düğünümüz bile olmamış, zaten çok akrabamız yok diye sade bir nikahla evlenmiştik. Annem, Leyla'yı hiç sevmediğinden oldum olası soğuk davranmıştı. O zamanlar hiç üzerinde durmamıştım ama şimdi düşününce Leyla'nın anneme, ona bir anne olabileceği umuduyla yaklaştığını ama korkunç bir nefretle eli boş döndüğünü fark edebiliyordum.
Şimdiyse ikinci bir şansımız vardı. Her şeyi düzeltecektim. Bu kez, karımın tek bir şeye dahi kafa yorması, yorulması gerekmeyecekti. İstediği her şeyi sunacaktım yollarına. Benim artık, işten dönünce Leyla'nın olmadığı bir eve girmeye tahammülüm kalmamıştı. Leyla'nın nefeslerini dinlemeden geçen gecelere sabrım yoktu.
Yavaşça ayaklandım. "Zeynep anne," dedim mezara dönerken. "Ben kızına çok aşığım. Söz veriyorum şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ona gözüm gibi bakacağım. Gözün arkada kalmasın. Bir gün inşallah, buraya ziyarete gelirken torununu da getirmek nasip olur bize."
Selam verir gibi başımı salladım. Mezar görevlisi çocuğun uzakta beni beklediğini fark edince yanıma çağırdım, önce teşekkür edip bahşişini bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Komutanım
ChickLitBoşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuz...