hoş geldinizzz. yorumlarınızı benden esirgemeyinn. iyi okumalar diliyorumm buyrunuz.
--------
Arabasında oturmuş Egemen'in arabayı çalıştırmasını bekliyordum. Süperdi ya! Arkadaş olmayı bu kadar hızlı kabul etmesi süperdi yani. Hayır ben kabul etmesin demiyorum, edecekse yine etsin ama bu kadar hızlı kabul edilir mi? İnsan bir iki gün şaşırır dimi!? Noluyo, der. Ben bu kıza aşıktım, der nasıl arkadaş olucaz der. Hayır, biz yine zaten arkadaş olacaktık da bu kadar hızlı mı olacaktık yani?
Leyla sen de hem ayranın dökülmesin istiyorsun hem-
Hayır ayranım yine dökülebilir de insan Şırnak'a adımını atar atmaz ayranını döker miydi ya!
"Eee," Ne eesi acaba Egemen efendi. Ne eesi şu an.
"Ne eesi? Hadi sür de gidelim artık."
"Ya kızım bir yıl oldu koskoca bir yıl. Oturup konuşacak hiçbir şeyimiz yok mu yani?"
"Ne konuşacakmışız senle acaba? Buyur ya buyur konuşalım. Ee, bro naptın nasıldı bir senen? Kimlerleydin?"
Egemen, lafım bitince yüzünü buruşturdu. Tamam ulan, madem arkadaştık ben de ağzına sıçmaz mıydım simdi senin?
Ulan, sen demedin mi arkadaş kalalım, diye? Çocuğun ne suçu var şimdi?
Bu davar herif her dediğime tamam diyor muydu da, şimdi buna tamam diyesi gelmişti ya? İnsan seviştiği insanla arkadaş kalabilir mi, diyebilirdi. Eski karımsın ne arkadaşı, diyebilirdi.
"Bro ne ya!" dedi. Bundan sonra böyle eşek herif seni! Arkadaşsa ben senin ağzına sıçmaz mıydım şimdi?
"Egemen sür şu arabayı, siktir olup gidelim artık hadi! Seninle kavga edecek halim kalmadı."
"Gerçekten uyuzsun ya. Hiç değişmemişsin Leyla, hala bu kadar uyuz olabilmen çok şaşırtıcı!"
"Uyuzsam uyuzum ee? En sevmediğim insanlara uyuzum, var mı? Hem ne demek 'Hâlâ,'? Şimdiye kadar ne uyuzluğumu gördün ki sen benim?"
"Boşanmak için beynimi yerken de aynı bu uyuzluktaydın. Boşandık, hala aynı uyuzluğa devam ediyorsun. Ne istiyorsun, ben anlayamıyorum ki seni."
Boşanmamız konusu onun burada açabileceği bir konu değildi. Bir an gerçekten Egemen'e dönüp tekme tokat saldırmak istedim. Karşılık da vermeliydi biz gerçekten birbirimizi iyice hırpalamalıydık ya! Başka türlü içimdeki öfke çıkmayacaktı.
Öyle canım sıkıldı aşkım, hadi gel boşanalım, dememiştim ki. Bir sürü sebebim vardı. İlişkimiz boyunca birbirimizi yemiş ve son darbede benim artık dayanacak gücüm kalmamıştı. O yüzden şimdi burada sanki, canım istemiş de boşanmışım gibi konuşamazdı. Ben suçluysam o suçlunun dik alasıydı.
Daha yarım saat önce üzerine atlayıp deli gibi öpmek istediğim adamı şimdi aynı şekilde üzerine atlayıp dövmek istiyordum.
Daha fazla aynı ortamda bulunmak istemedim. Boşanmamız konusunu bir daha açıp kendimi kahretmek de istemedim.
Biz boşandıktan sonra ben gecelerce uyuyamamıştım. Leyla benden boşandı, gitti, rahat rahat hayatına devam etti, diye düşünüyor olabilirdi. Ama öyle olmamıştı işte.
Hızla arabadan inerken Egemen "Ya Leyla bi dur! Tamam tamam gitme özür dilerim." diye bağırmaya başladı. Kapıyı kapattım, karargahın çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım. Egemen de arabadan inip peşimden gelmeye başladı.
"Sikti git. Ciddi söylüyorum, yaklaşma sakın."
"Ya vallahi özür dilerim tamam bekle. Hemen çalıştırayım arabayı gidelim." Kolumu tutu, beni kendine çevirdi.
Kolumu hızlıca elinden çekip derin bir nefes aldım. Sabah askerlere güzel bir hint dizisi sunmuştuk zaten, buna devam etmeye niyetim yoktu.
"Ben gidiyorum, peşimden gelmiyorsun. Eve gidip dinlenmek istiyorum. Yarın görüşürüz komutanım."
Ben tekrar ilerlemeye başlasam da peşimi bırakmadı. "Oof Leyla off."
Asıl sana of! Gerizekalı!
Karargahtan çıktık.
"Gelme demedim mi ben sana? Hem istemiyorum ya evimin yerini öğrenmeni!"
"Ya anasını satayım. Alt tarafı Şırnak'ın küçük bi köyündeyiz zaten yavrum. Burda toplasan 100 ev ya var ya yok."
Cevap vermedim, yürümeye devam ettik. Ev karargaha 5 dakikaydı ama yürüyerek bi yarım saat sürecekti büyük ihtimalle. Daha tatlısı, ben evim nerede bilmiyordum? Şimdi Egemen'e celallenip çıkmıştım arabadan ama evim neredeydi ki benim?
Şimdi yiğitliğe bok sürdürmeyeceğiz, diye kaybolmak falan istemedim. Bir anda durup telefonumu çıkardım. Haritayı açıp evin konumunu girdim.
Ne yaptığıma bakmak için telefonuma eğilen Egemen gülmeye, kahkaha atmaya başladı.
"Seni gerçekten ısıra ısıra sevmek gerekiyor. Dişlerimi kamaştırıyorsun." Ben şaşkınlıkla Egemen'e dönerken bir anda telefonumu elimden çekip kendi cebine attı. Elini omzuma atıp bana sarılarak yürümeye devam etti.
"Ben biliyorum evini gel."
İnatlaşmaya daha sonra devam edebilirdim ama o an elini omuzumdan çeksin istemedim. Kıpraşıp o eli bir yerlerine de sokabilirdim ama sabahtan beri ilk defa bu kadar yakınlaşmıştık. Sanki ilkmiş gibi heyecanlandım. Sıfırdan flörtleşiyormuş, birbirimizi baştan tanıyormuşuz gibi hissettim. Biz evlenmeden önce de Egemen'in her zaman ben konusunda çok net olduğunu, benimse tıpkı şimdiki gibi ilişkimizi sevgililikle bozup arladaşlığımızı mahvetmekten korktuğumu hatırladım. Harbi hiç değişmemiştim. Ama haksız da değildim işte, evlenip bozmamış mıydık yine her şeyi?
Kafamı kaldırmadım ama onun, kafasını eğip burnunu saçlarıma yakınlaştırdığını hissettim.
Isırmak istiyorum, mu demişti o? Yani, arkadaşlar birbirini ısırmazdı herhalde, dimi?
Zaten yakınlığıyla yeterince heyecanlanmıştım, bir de sözüyle yumuşayınca "Nereden biliyorsun ya," diye mırladım. Adamı köpek yapıcaz derken bizim kedi olmamız da çok güzeldi gerçekten. Böyle kedi-köpek ne güzel bir çift olmuştuk ya!
"Harbi hiç değişmemişsin," dedi. Bir an arabadaki "uyuzluk" konusuna döndüğünü düşünüp kolunun altından çıkacaktım ki izin vermedi.
"Hala aynısın. Çok korktum döndüğünde seni değişmiş bulursam diye. Ama yok, hala aynı Leyla'sın. Hala benim Leyla'msın."
Ağlamak istedim. Egemen de hiç değişmemişti çünkü. Edeceği romantik lafları bile önce beni krizlere sokup öyle ediyor, önce krizlenip sonra yumuş yumuş olup devrelerimi yakmama sebep oluyordu.
"Asıl sen hiç değişmedin," dedim.
Üstten karizmatik karizmatik güldü. "Tanışmamızı hatırlıyor musun?"
"Dümdüz bir tanışmamız vardı ne hatırlaması allah aşkına? Time geldim, binbaşı beni size tanıttı."
"Yok yok, onun akşamını hatırlıyor musun?"
Kafamı kaldırıp Egemen'e baktım. O da aynı anda kafasını bana eğmişti. Gözgöze geldik, burunlarımız çarpışacaktı neredeyse. Dudaklarımın iki yana kıvrılmasını engelleyemedim.
"Hatırladım."
Burnumdan makas aldı. Eve gidene kadar da başka bir şey konuşmadık. Sadece birkaç kez daha kendisinin saçımı kokladığını hissettim o kadar.
"K9 köpeği gibi koklaşıp durma Egemen ya!"
"İnsan komutanına köpek der mi ya!?"
--------
yıldızlamayı unutmayın, yorumlarınızı benden esirgemeyinizzz.
diğer bölüm geçmişe uçuyoruz 🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Komutanım
ChickLitBoşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuz...