iyi okumalarrr, yorummm, sahnelerde neler düşünüyorsunuz karakterler hakkında neler düşünüyorsunuz merak ediyorum. bugünkü iki bölüm biraz geçiş bölümü gibi oldu. yarın biraz görev okuyacağız sonraki gün de geçmişe dönüş hahsdhd
--------
Kapıyı bize Hakan açtı. Önünde önlük elinde spatulayla "Hoşgeldiniz!!" dedi.
"Hoş bulduk, hayırdır? Yemekleri sana mı yıktı komutanın?"
"Yok da Leyla yanlış anlamazsan sen bu adamla nasıl yaşadın onca süre. Ağzıma sıçtı valla. Yok o yumurta öyle mi çırpılır, o ekmek öyle mi kesilir? Arkadaşın da anlamış gibi markete gidiyorum dedi kaçtı gitti şerefsiz."
Gülerken son sözleriyle kahkaha atmaya başladım. Sevda'yla Ateş çoktan içeri geçmişti. Demek ki Sarp da evden market diye kaçmış, bütün çile Hakan'a kalmıştı.
"Sizin derdiniz ne benim arkadaşımla yaa! Senin komutanının kahrı çekilmiyor canım, niye boşandım sanıyorsun?"
"Vallahi canımı çıkardı. Parkurda yaptığı işkenceler ne ki, bu hepsinden betermiş."
Ben konuşmaya devam edecekken Hakan'ın arkasında Egemen'i gördüm. Güzel, dedikodu yaparken yakalanmıştık da "Ben niye boşandım sanıyorsun?" kısmını duymuş muydu acaba?
"Hakancım, mutfak o kadar boş bırakılır mı canım? Hadi siktir git bitir şu kahvaltıyı artık."
"Ee, tabii komutanım emredersiniz. Gideyim ben."
Canım yoldaşım Hakan beni Egemen'le yalnız bırakıp içeri geçince ben kapının önünde kalakaldım. Şaka yapıyordum aslında ama, Egemen çıkıp bir yerde "Ben Leyladan kahrı yüzünden boşandım." dese, bunu şakadan bile dese çok kırılırdım. Üzülmüş müydü acaba?
Ay çok mu ayılık yapmıştım acaba ya? Adama da yazık mıydı?
"Günaydın," dedim sesimi olabildiğince tatlılaştırıp. Egemen kapının ilerisinde holde duvara monteli ayakkabı dolabına yaslanıp sırıttı. Biraz bana doğru yaklaştı. Bir an için, gerçekten öpüşeceğiz sandım.
Yani boşandık diye birbirimize sabah öpücüğü veremeyecek miyiz ya, diyebilir ve öpebilirdi beni. Egemen'di bu sonuçta, belli olmazdı.
Ama öpmedi. Arkamda açık kalan kapıyı örttü. Elini çekerken burnumdan makas aldı.
"Demek kahrımı çekemedin, boşadın beni ha?"
Hala sırıttığına ve sesinde de alay olduğunu göre alınmamıştı değil mi?
Ne alınması ya, öpecek sandık öpmedi adam bizi. Bence bizim alınmamız lazım.
"Hehe, şaka yaptım komutanım." dedim. 'Hehe' şeklinde gülmesem daha tatlı olurdu sanki. Yine de Egemen'in gülüşü mümkünmüş gibi daha da genişledi.
"Biliyorum, biliyorum."
"Ne sırıtıyorsun sen yine acaba?"
Çocuk gibi omuz silkti. O böyle gülerek bakınca daha fazla ciddi ya da mahcup kalamadım. Benim dudaklarım da çok küçük kıvrıldı. Biraz gülümsedim. Öyle salak salak birbirimize bakıyor hiç konuşmuyorduk.
Biz daha dün bu adamı dövmeyecek miydik sanki?
Döverdik yine bi ara ya. Şimdi sırası değil gibi.
"Hadi içeri geçelim bizi bekliyorlar." dedim. Ama hiç hareketlenmedi bile. Elimle göğsüne vurdum. Hızlıca elimi tutu. Kalbinin üzerine getirdi. Kalbi normalden ve olması gerekenden çok çok daha hızlı atıyordu. Ilk günkü gibi karşımda bu kadar heyecanlandırmasına ne hissetmeliyim bilemedim. Daha fenası, benimki de onun kalp atış hızıyla yarışır şekildeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Komutanım
ChickLitBoşanmalarının bir yıl üstünden tekrar aynı time atanan iki askerin hikayesi. - Egemen hızlı ve sinirli adımlarla bana yanaştı. Hızlıca sırtımı dikleştirip kulağımdaki kulaklığı çıkardı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi. Omuz...