28

24.5K 1.1K 338
                                    

hos geldinizz upuzuun bi bolum oldu. oylariniza talibim

yorumlarda bulusalmm

————

Elimdeki bezi sinirle Harun abinin kaşına bastırırken canı yandığı için geri çekilip "Kızım yavaş!" diye tepki verdi.

"Siz gerçekten iki çocuksunuz ya! Başka bi bok değilsiniz."

"Öldürmediğime dua etsin."

"Bir de öldürün birbirinizi. Tam olsun."

"Sana bir şey oldu mu?"

En son Harun abi büyük bombayı ortama bırakıp beni kolumdan tutup götürmeye çalışırken "Bir daha da yüzünü göremez bu herif." demişti. Tabii bunu duyan Egemen hali hazırda çok da yerinde olmayan akıl sağlığını tamamen yitirmiş, "Leyla'yı benden kimse alamaz lan!" diye çıldırıp Harun abinin üzerine atlamıştı. İkisi yerde yuvarlanmalı, ağız burun kırmalı kavga ederken ayırmak için araya girmek gafletinde bulunmuştum. Tabii kimden geldiğini anlamadığım ve hala bilmediğim sağlam bir yumruğu burnuma yemiştim. İkili dakikalarca süren kavgalarını benim yediğim yumruktan sonra saniyesinde sonlandırmıştı.

Şu an köy evindeydik. Ben Harun abiye, annesi de Egemen'e pansuman yapıyordu ve ben de Egemen'in annesi Fatma teyzenin kötü bakışlarıyla mücadele etmeye çalışıyordum.

Tabii bir de şu nişan meselesi vardı. Burnuma yediğim yumrukla nevrim döndüğünden bir süredir çok da düşünmediğim bir şeydi ama birazdan ortalığın amına koyacak ve bu köyü terk edecektim.

İkisinin de suratı inanılmaz derecede dağılmıştı. Harun abinin kaşı yarılmış, Egemen'in de dudağı patlamıştı. Benim de suratım boynuma doğru kan içindeydi, çok büyük bir darbe de almamıştım ama burnum gereğinden fazla kanamıştı. İkili kavga ederken Nuray koştura koştura eve gitmiş, ev ahalisini başımıza toplamıştı. Herkes yanımıza gelmişken, kalabalığın, curcunanın içinde ikili bir de "Leyla'ya kim vurdu?" kavgasına girişmeye çalışmış, Egemen'in amcaları tarafından zor ayırılmışlardı. Bir grup insanla eve gelmiştik. Fatma teyze hala zır zır ağlıyor, yan yan bana bakıp duruyordu. Yine de Egemen bir şey diyecek diye ağzını açıp tek kelime edemiyordu. Birileri eve gelir gelmez elimize pansuman için gerekli bir takım eşyaları elimize tutuşturduğundan oturup da ne oluyor ne bitiyor konuşamamıştık.

Eve gelene kadar Egemen hem burnuma bakmak hem de bir şeyler gevelemek için yanıma gelmeye çalışmış, Harun abi tarafından itinayla uzaklaştırılmıştı.

Kaşındaki yarayı temizleyip pansumanı da bitirince "Bir şeyim yok." dedim dermansızca. Dünyanın en güzel sabahına uyandım sandığım bir günün böyle boka dönmesini ben de beklemiyordum açıkçası.

"Anne tamam yeter! Keser misin artık ağlamayı?" Egemen'in çıkışmasıyla annesi alınmış gibi bir iç çekip ellerini oğlunun üzerinden çekti.

Buraya gelmek hataydı, Harun abiyi getirmek de hataydı. Egemen'e uymak hataydı. Annesinin karşısına çıkmak, sanki suçlu benmişim gibi ses çıkarmamak, susmak da hataydı. Hatalarımı dizsem buradan Şırnak'a yol alırdı ama ben hala Egemen'in ne diyeceğini duymak için yerimden kıpırdamıyordum. Al işte, hatanın bir diğeri de buradaydı.

"Ne oluyor?" dedi Egemen sinirle. "Nuray sen ne zırvaladın Harun'a? O yüzük ne ve benimle ne alakası var?"

"Oğlum,"

"Anne başlama yine. Ne olduğunu ya biri açık açık anlatsın ya da ben Leyla'yı da alıp gideceğim buradan."

Yandan Harun abi sinirle "Sikimi alırsın," diye mırıldandı. Çok da sessiz mırıldanmamış olacak benle beraber salondaki herkes duymuş, yüzünü bize çevirmişti.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin