40

17.1K 812 112
                                    

Oy vermeyi unutmayınız. Satır arasında buluşalımmm

————

"Babana kan bulmamız lazım."

Sarp yüzüme bakarak konuşurken bakışlarımın onda olduğunun farkındaydım ve gözlerimi çekemiyordum ama kulaklarıma uğrayan ses sanki beynime ulaşmadan dağılıp kulaklarımı çınlatıyordu.

"Leyla?" Gözümün önünde bir el sallandı, Sarp elini hızlıca omuzuma koyup oturduğum yerin önünde eğildi. O eğilince bakışlarım boş duvarla baş başa kalmıştı. Uzun süredir kırpamadığım gözlerimin buğulandığını fark ettim. Artık Sarp'ın sesi uzaktan ve oldukça bulanık geliyordu. Omuzumdan ayrılan elini bacağımda hissettim.

Sonunda duvarla olan bakışmamı başka birisi böldü. Gözümde biriken yaşlardan karşımdaki yüzü iyi göremediğim için sonunda kırpmayı becerebildiğimde oluşan acıyla kafamı eğdim hızla. Gözümden yaşlar akarken birkaç kes kırpıştırdığım gözlerimi açtım, kafamı kaldırdım.

"Egemen," diye mırıldandım.

"Geldim güzelim." dedi. Elindeki suyu bana uzatırken açık olduğu için yaşardığını sandığım gözüm yaşarmaya devam etti, gözyaşlarımın arasından burnumu çektim.

Ayağa kalkmak, Egemen'e sarılmak, bir şekilde ikimizi de bu diyardan uzaklaştırmak istedim. Çok uzaklara gitmek, Egemen'i almak, bütün bu dertler ve sorunlardan sıyrılmak istedim. Tüm gün kocamın kucağında uzanmak, bir kedi gibi tüm gün yavaş yavaş sevilmek, okşanmak istedim. Geçmişi bir varil içerisinde yakmak, kalbimde taşıdığım bütün acılara el sallamak istedim. Ama bacaklarımda o kadar derman yoktu ki, ayağa kalkacak gücü bile bulamadım kendimde.

Zihnimde sürülerce anı canlandı. Ben oysa ne çok şey yaşamıştım bu gibi hastane koridorlarında. Ne haberler almıştım, ne yıkımlarla ilerlemiştim şu duvarlardan tutuna tutuna.

Annemin hastalık süreci çarşaf çarşaf serildi gözlerimin önüne. Daha küçücük yaşında, annesinin yanında kahkahalar atıp odadan çıkar çıkmaz hıçkırıklara boğulan genç Leyla'yı gördüm. Annesinin ölüm haberini aldığında tutunacak yer bulamayıp yıkılan, hayatının en acı gününü yaşayan genç Leyla'yı gördüm. Çocuğunu kaybeden, üstüne kendine de zarar verdiği için günlerce hastanede kalan Leyla'yı gördüm. Bir eli hala hep karnında olan, kocasının biricik emanetine sahip çıkamamış, karnındaki bebeğe bile annelik yapamamış Leyla'yı gördüm.

Şimdi hayatımdaki her şeyin sebebi olarak gördüğüm adamı bekliyordum yine bir hastane koridorunda. Şu insanlık denen şey ne boktan şeydi. Bilemiyorum, anne olmak belki zordu, zahmetliydi ama baba olmak nasıl zor olabilirdi ki? Yapacağın tek şey evine sadık olmak, bir de akşamları küçük kızının başını okşamaktı sadece. Benim babama zor gelen şey neydi?

Annemi sevmemesine bahane bulabilirdim belki ama beni nasıl sevememişti? Küçücük bir çocuktum. Bir insan küçük bir çocuğu nasıl sevemezdi? Üstelik daha garibi tek sevmediği çocuğu ben değildim. Bana ve anneme bağlı olmadığı için başka bir kadından, başka bir çocuk daha yapmıştı ama onu da sevmemişti ki. Abimi de sevmemiş, hatta daha fenası onu sahiplenmemişti bile.

Bir insanın bu kadar kötü olmasının sebebi ne olabilirdi? Nasıl olur da bu kadar vicdansız bir varlığa dönüşebilirdi şu insan denen canavar?

Egemen yanıma oturup elindeki suyu dudaklarıma uzattı. İtiraz etmeden suyu içerken bir elimi, dizimin üzerindeki Sarp'ın eline götürdüm. Onun elini tuttum.

Kafamı geri çekip Sarp'a baktığımda yüzündeki ifadeden ne kadar kötü görünüyor olabileceğimi fark ettim. Kimseyi endişelendirmemek için hafifçe gülümsedim.

Sevgili Komutanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin