118.bölüm.
~🐇~
Wei WuXian Bulut Kovuğunun hazine köşkünde, 'Ataların Odası'nda eski bir tütsü kabı buldu.Tütsü kabının ayı şeklinde bir gövdesi, fil burnu, gergedan gözleri, boğa kuyruğu ve kaplan uzuvlarına sahipti. Esas işlevsel yeri karnıydı, tütsü yakıldıktan sonra ağzından da ince bir duman çıkıyordu
Jingshi'de, Wei WuXian bir süre onunla oynadı. "Eğlenceli bir şeye benziyor. Ne öldürme güdüsü ne kötücül bir enerji seziyorum, bu yüzden insanlara zarar vermek için kullanılıyor olamaz. Lan Zhan, bu tütsü kabı ne için kullanılıyor biliyor musun?"Lan WangJi başını iki yana salladı. Wei WuXian tütsüyü kokladı. Kokusunda da hiçbir tuhaflık bulamamıştı. Her ikisi de kötü bir şeylerden şüphelenmediği için tütsü kabını bir kenara kaldırdılar ve başka bir zaman incelemeye karar verdiler.Ancak ikisinin uzanmasıyla çok yorgun hissetmeleri ve derin bir uykuya dalmaları bir olmuştu.
Bilinmeyen bir sürenin ardından Wei WuXian uyandı ve Lan WangJi'yle kendisinin artık Bulut Kovuğundaki Jingshi'de olmadıklarını, daha çok vahşi bir ormanda olduklarını fark etti.
Wei WuXian yerden kalktı. "Burası neresi?"
Lan WangJi. "Gerçek dünya değil."
Wei WuXian. "Gerçek dünya değil mi?Olamaz." Kollarını salladı, his oldukça gerçekçi gelmişti. "Gerçeklik değilse ne peki?"Lan WangJi cevap vermedi. Sessizce bir nehre doğru yürüdü ve ona suya bakmasını işaret etti. Wei WuXian yaklaştı vesu üzerindeki yansımasına baktı. Anında donakalmıştı.Nehrin yüzeyindeki yansıma önceki hayatındaki bedenine aitti!
Wei WuXian hemen kafasını kaldırdı. "Tütsü kabı yüzünden mi?"
Lan WangJi başını salladı. "Muhtemelen."
Bir süre sudaki tanıdık yüzü inceledikten sonra Wei WuXian güçlükle bakışlarını çevirdi. "Sıkıntı yok. Tütsü kabını test ettim. Kötülük barındıran bir enerjisi yoktu, bu yüzden kesinlikle bir silah olamaz. Muhtemelen bir üstat bu kabı meditasyon yapmak veya eğlenmek için icat etmiştir. Etrafta dolaşalım ve durumumuzu değerlendirelim."Ve böylece ikisi bir illüzyonolan, belki de olmayan, ormanda dolaşmaya başladılar. Kısa bir süre sonra küçük, ahşap bir kulübe görüş alanlarına girdi.Wei WuXian ahşap kulübeyi gördü anda bir 'haa' sesi çıkarttı.
Lan WangJi. "Ne oldu?"
Wei WuXian kulübeyi dikkatle inceledi. "Nedense tanıdık geldi."
Kulübe oldukça sıradan bir ev gibi görünüyordu, bu yüzden her ne kadar şüphelenmiş olsa da Wei WuXian daha önce görüp görmediğini kestirememişti. Bu sırada dokuma tezgahı gıcırtıları kulübeden yükseldi.İkisi bakıştılar. Tek kelime etmeden kulübeye yaklaştılar.
Ancak kulübenin kapısından içeri baktıklarıanda her ikisi de şaşkınlıkla durdu.Bu kulübenin akıllarına gelen kötü durum senaryosuyla uzaktan yakından bir alakası yoktu. Ne kötü adamlar ne canavarlar vardı. Aslında içeride sadece tek bir kişi vardı ve bu kişiye her ikisi de fazlasıyla aşinaydı.Kulübenin içinde 'Lan WangJi' oturuyordu!
Bu 'Lan WangJi' Wei WuXian'ın yanındakiyle aynı yakışıklı yüze ve uzun fiziğe sahipti. Sade, ama çokta yavan olmayan mavi beyaz pamuklu giysi, onun üzerinde tanınmış bir efsuncunun kutsal cübbesi gibi duruyordu. Kenarda sanki bir büyüyle kendi kendine hareket eden dokuma tezgahı, pamukları dokurken gıcırtılar çıkartıyordu.
Diğer yandan kenarda elinde bir kitapla oturmakta olan 'Lan WangJi' dikkatle okuyordu.İkisi kapının önüne kadar gelmiş üstelik gürültü de yapmışlardı, 'Lan WangJi' ise hiçbir şey fark etmiş gibi görünmüyordu. Yüzündeki mesafeli ifadeyle kitabın sayfasını beyaz, ince parmaklarıyla çevirmekle yetinmişti.Wei WuXian önce yanındaki Lan WangJi'ye, ardından içerideki 'Lan WangJi'ye baktı, bir aydınlanma yaşamıştı. "Anladım, anladım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Historical FictionŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...