75.bölüm.Üçü aceleyle Mezar Tepe yönüne ilerlemeye başladılar. Bulutların arasından siyah zirve görünmeye başlarken Wei WuXian gittikçe daha çok endişeleniyordu.Uzaktaki karanlık ormandan bir tane değil, onlarca cesede aitkükremeleryükseldi. Lan WangJi eliyle kılıcı için bir mühür yaptı, Bichen aniden daha hızlı uçmaya başladıama hala hiç titremiyordu.Yere indikleri gibi önlerinde birisini hedef almışçasına çığlık atan bir iğnenin gölgesini gördüler. Bichen tek hamleyleoku ikiye ayırdı. Yerde yatan kişinin yüzü bembeyazdı.
Wei WuXian'ı gördüğü anda bağırdı, "Genç Efendi Wei!"
Wei WuXian bir tılsım çıkartırken, "Dördüncü Amca, neler oluyor?"
*Çin'de hangi jenerasyondan olduğuna göre akrabalar sık sık numaralarla anılırmış. Tuhaf.
Dördüncü Amca, "Hepsi... İblis-Katli Mağarası'ndaki bütün cesetler dışarı çıktı!"Wei WuXian, "Kısıtlama alanı koymuştum. Kim bozdu onu?!"Dördüncü Amca, "Kimse! Şey... Şey..."Birden önlerinde bir feryat koptu. Bir kadının sesiydi, "A-Ning!"Ormanda bir düzine Wen Sekti efsuncusu korkunç bembeyaz gözleri olan bir kişinin önünde durmuştu -Wen Ning'in. Bedenini saran tılsımların çoğu o sırada üzerinde değildi. Her iki elinde birer öfkeli ceset vardı, her ikisini de çoktan parçalayarak siyahımsı kanlarınsüzüldüğü iskeletler haline getirmişti. Ancak Wen Ning hala onlara saldırıyordu, sanki onları toz haline getirene dek durmayacak gibiydi. Grubun en önünde, elinde kılıcıyla duran kişi Wen Qing'di.Wei WuXian, "Üzerindeki tılsımlara dokunmayın demedim mi?!"Wen Qing'in Lan WangJi'nin varlığına şaşıracak zamanı bile yoktu. Hemen cevap verdi, "Kimse dokunmadı! Tek bir kişi bile Mağara'ya girmedi! Birden delirerek kendisi onları koparttı. Üstelik mağarayı ve kan havuzunu kısıtlayan çemberi de o bozdu! Kan havuzundaki tüm cesetler dışarı çıktı. Wei WuXian gidip Büyükanne ve diğerlerini kurtar. Daha fazla dayanamazlar!!!"O konuşurken, üzerlerinden tuhaf tıslama sesleri geldi. Başlarını kaldırıp yukarıya baktıklarında ağaçlara tırmanmış cesetlerle karşılaştılar. Ağaçların tepelerine sanki yılanlarmış gibi sarılmış, dişlerinin arasından onlar hırlarken hastalıklı bir mukus damlıyordu. Wen Ning başını kaldırdı, o da görmüştü. Elindeki insan parçalarını yere atarak bir anda ağaca zıpladı!Ağaç neredeyse yirmi metreydi. Böylesine bir mesafeyi bir kerede zıplamak müthiş bir güç patlaması gerektirirdi. Wen Ning ağaca çıktığı gibi cesetleri parçalamaya başladı, parçalar her yere uçuşurken kandan bir yağmur üzerlerine yağıyordu. Hala tatmin olmamıştı, diğer tarafa geçti.Wei WuXian Chenqing'i çıkarttı, "Lan Z..!"O burada Wen Ning'le ilgilenirken, Lan WangJi'nin gidip diğerlerini kurtaracağını ummuştu. Arkasını döndüğünde ise çoktan onun gittiğini fark etti. Tam paniklemek üzereyken gökyüzünde dalgalanan guqin seslerini duydu, korkmuş kalabalıkların cinayet seslerini taşıyordu. O daha sormadan Lan WangJi çoktan işe koyulmuştu. Wei WuXian rahatladığını hissetti. Chenqing'i dudaklarına götürerek uzun bir nota üfledi. Yere inmiş olan Wen Ning, kısa bir an için durdu.Wei WuXianbunu fırsat bilerek, "Wen Ning! Beni hatırlıyor musun?!"
Diğer tarafta guqinin sesi sessizleşmeden önce üç kez duyulmuştu, demek ki Lan WangJi sadece üç notada öfkeli cesetleri kontrol altına almayı başarmıştı. Wen Ning ise bedenini hafif öne doğru eğerekboğazının derinliklerinden kükremeler çıkarttı. Alarma geçmiş vahşi bir hayvan gibiydi, her an saldırmaya hazırdı. Tam Wei WuXian tekrar çalmak üzereyken, birden Wen Yuan'ın hala bacağına sarılmış, tek kelime edemeyecek kadar korktuğunu fark etti. Bütün bu zaman boyunca onu tamamen unutmuştu!Hemen Wen Yuan'ı kaparak Wen Qing'e attı, "Uzaklaştır onu!"Tam bu sırada Wen Ning üzerine atladı.Sanki büyük bir kaya parçası ona çarpmış gibi, Wei WuXian darbenin etkisiyle geriye doğru uçarak bir ağaca çarptı. Boğazından yükselen sıcaklığı hissederken küfretti. Lan WangJi geri döndüğü gibi bu sahneye şahit olmuştu. Yüz ifadesi anında değişti ve hemen ona koştu. Wen Qing, Wen Yuan'ı bir başkasına emanet ettiği gibi yaralarını görmek için Wei WuXian'a yaklaşmak istedi ama Lan WangJi ondan önce davranmıştı. Şaşırarak durdu. Lan WangJi, Wei WuXian'ın bir elinden tutmuş ona kendi gücünü aktarırken onuneredeyse kucaklamıştı.Wen Qing aceleyle, "Bırak onu -gerek yok! Bırak ben yapayım! Ben Wen Qing'im!"Qishan'ın Wen Qing'i en iyi şifacılardan birisiydi. Lan WangJi en sonundabırakıp Wen Qing'in incelemesine izin verdi, ama eli hala Wei WuXian'ı bırakmayı reddediyordu. Wei WuXian ise onu bir kenara ittirdi, "Gitmesine izin verme!"Wen Ning onu yaraladıktan sonra kollarını gevşek bir şekilde aşağıya sarkıtıp, dağdan inmeye başlamıştı. Öfkeli cesetlerden saklanmaya çalışan bir grup insanın olduğu yere doğru ilerliyordu. Wen Qing bağırarak emirler verdi, "Koşun! Herkes kaçsın! Size doğru geliyor!"Wei WuXian, Lan WangJi'nin kollarından zorla sıyrılarak Wen Ning'in peşinden gitmek için kendisini zorladı, ama Lan WangJi tekrar yakaladı, "Kılıcın nerede?"Wei WuXian on iki tılsımı birden fırlattı, "Hatırlamıyorum!"On iki tılsım havada sıraya dizilip yanmaya başladılar. Wen Ning'in üzerine indiklerinde sanki ateşten zincirlermiş gibi onu bir anda yerine mıhlamışlardı. Bileğinin bir hareketiyle Lan WangJi guqinin tellerine dokundu. Wen Ning'in adımları sanki görünmez bir ip tarafından engelleniyor gibiydi. Bir an için durdu, ardından zorluğa rağmen ilerlemeye çalıştı. Wei WuXian Chenqing'i dudaklarına götürdü. Aldığı darbe yüzünden dudaklarından kanlar sızıyordu. Somurttu, ama acıya katlandı ve göğsünde çalkalanan kana rağmen tek bir hata yapmadan çaldı.İkisinin saldırıları altında, Wen Ning en sonunda yere çöktü ve gökyüzüne doğru kükredi. Ormandaki ince yapraklar bir ileri bir geri sallanırken, Wei WuXian en sonunda dayanamayarak kan kustu.Lan WangJi'nin notaları birden gücünü artırmıştı. Wen Ning feryat etti, kollarını başına sararak yere kıvrılmıştı.Wen Qing çaresiz bir sesle, "A-Ning! A-Ning!"Tam ona doğru koşmak üzereyken Wei WuXian onu durdurdu, "Dikkatli ol!"Kardeşinin guqin sesleri altında işkence çekişini izlerken Wen Qing'in de canı acıyordu. Her ne kadar şu anda eğer güçlü bir şekilde onu engellemezlerse herkesin büyük bir tehlikeye gireceğini biliyor olsa da, yine de Wen Ning'e üzülmekten kendini alamıyordu, "HanGuang-Jun, ona bu kadar yüklenme!"Wei WuXian, "Lan Zhan! Biraz daha yum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Historical FictionŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...