Ayrılık-Birinci Kısım

56 12 55
                                    


70.Bölüm.

[79. Bölüm, Sadakat –Birinci Kısım’adek geçmişte yaşananlar anlatılacak.]

Anka Dağı’nın av sahasında sonbahardı.Yüz binlerce efsuncu tayfların ve canavarların sık bulunduğu bu yere gelmişti. Belirlenmiş bir zaman aralığında av için savaşacaklardı.Avın esas anlamı buydu. Kilometrelerce genişliğinde bir alanda her yerde canavarlar bulunuyordu. Burası bilinen en büyük av sahalarındandı ve tarih boyunca pek çok yarışmaya ev sahipliği yapmıştı. Böyle bir etkinlik sadece küçük ve büyük sektler yeteneklerini sergilesin ve yeni üyeler edinsinler diye değildi, aynı zamanda sektsiz efsuncular ve gençlerin kendilerini tanıtması içindi de.Anka Dağı geniş bir kare şeklindeydi ve etrafı on tane uzun kare şeklinde izleme kulesiyle çevrilmişti. En tepelerinde hareket eden kafalar görülebiliyordu. Heyecanlı fısıldamalar her yeri doldurmuştu. En sessiz olan kule doğal olarak en uzun ve en süslü olandı. Orada oturanların çoğu yaşlı efsuncular, sekt liderleri ve aileleriydi. Arkalarında sıra sıra hizmetçilerya büyük gölgelikler ya yelpazeler taşıyorlardı. İlk sıradaki kadınların hepsi yüzlerini daha küçük yelpazelerle kapatmış, saklı bir şekilde av sahasına bakıyorlardı.Ancak atları üzerinde sıralı bir şekilde GusuLan Sekti geldiğinde, artık onlara kimse dikkat etmiyordu.Gece avlarında atlar aslında avı kovalamak için gerekli değildi. Ancak binicilik hanelere mensup kişilerin çalışması gereken bir beceriydi. Bu kadar resmi bir etkinliğe at sırtında katılmak sadece saygı göstergesi olarak hoş karşılanmamakta aynı zamanda görkemli bir atmosferle oldukça güzel bir görüntü yaratmaktaydı. Yani işin özünde sadece‘kurallar’ ve ‘estetik’le ilgiliydi.Lan XiChen ve Lan WangJi dimdik sırtlarıyla iki kar beyazı atın üzerinde GusuLan Sektinin diğer üyelerine önderlik ederek yavaşça ilerlemelerini sağlıyorlardı. Her ikisininde bellerinde kılıçları, sırtlarında yayları ve okları asılıydı. Beyaz cübbeleri ve havada süzülen alın şeritleriyle birer tanrı gibi görünüyorlardı. Kar beyazı çizmeleri o kadar lekesizdi ki başkalarının cübbelerinden daha temiz bile olabilirlerdi.Lan’ların İki Yeşimi sahiden kusursuz birer yeşim parçasıydı, sanki buzdan oyulmuş gibi görünüyorlardı. Onlar içeri girdiği gibi sanki havanın kendisi daha tazeleyici bir hal almıştı.Pek çok kadın efsuncu onlara kendini kaptırmıştı. Çekingen olanlar aceleci gözlerle sadece yelpazelerini indirmekle yetinirken, cüretkar olanlar ise çoktan kulelerin kenarlarına koşmuş ve önceden hazırladıkları çiçekleri onlara atıyorlardı. Çiçeklerden bir yağmur üstlerini bir anda kaplamıştı. Güzel erkek ve kadınlara çiçek atmak hayranlığı ifade etmek için kullanılan geleneksel bir yöntemdi. GusuLan Sektinin üyeleri seçkin bir haneden geldikleri için her birinin görünüşü muntazamdı. Uzun zamandır böyle şeylere alışmışlardı. Lan XiChen ve Lan WangJi için ise böyle şeyler on üç yaşlarından beri normal hale gelmişti. Tamamen sakin görünüyorlardı. Saygı göstergesi olarak kuleleri selamlarken durmamışlardı bile, ilerlemeye devam ediyorlardı.Ancak Lan WangJi birden elini kaldırdı, arkasından atılan bir çiçeği yakaladı.Arkasına döndü. Henüz ayrılmamış olan YunmengJiang Sektinin atlılarının en önünde duran Jiang Cheng sabırsızca cıkladı. Ancak hemen yanında siyah, parlak tüylü bir ata oturmuş bir kişi vardı. Dirsekleri atın başına yaslanmış, sanki hiçbir şey olmamış gibi etrafına bakıyorve iki narin görünümlü genç kızlar sohbet edip kahkaha atıyordu.

Lan XiChen, Lan WangJi’nin dizginlere asıldığını ve durduğunu gördü, “WangJi ne oldu?”

Lan WangJi, “Wei Ying.”

Wei WuXian en sonunda saf şaşkın bir ifadeyle onlara döndü, “Ne? HanGuang-Jun bana mı seslendin? Noldu?”

Elinde hala çiçeği tutmakta olan Lan WangJi oldukça soğuk görünüyordu. Ses tonu da soğuktu, “Sen miydin?”

Wei WuXian hemen inkar etti,“Hayır, ben değildim.”

Yanındaki genç kızlar araya girdi, “Ona inanmayın. O attı!”

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin