Cesaret -Beşinci Kısım

37 11 9
                                    


55.bölüm.

Yine de kafası karışmış bir halde ona doğru dönerken, Wei WuXian bir anda yerine mıhlanmıştı.Lan WangJi’nin sıcak bir yeşim taşından yapılmış gibi görünen yüzüne, parlayan alevler yansıyordu. Aydınlık en çokta yanaklarından süzülmekte olan gözyaşlarını belirginleştiriyordu.

Wei WuXian şaşkınlıktan konuşamıyordu.Lan WangJi gibi insanlar ömürlerinin sonuna dek belki sadece bir iki kez ağlarlardı. Ve bu da onlardan birisiydi. Wei WuXian insanlar ağlarken onlara bakamazdı. Kadınların
ağlamasına dayanamazdı.

Ne zaman bir kadını ağlarken görse yanına gider ve onu tekrar güldürene kadar şakalar yapardı. Ama erkekleringözyaşları onun asıl dayanamadığı şeydi. İffetli bir kadını banyo yaparken yanlışlıkla görmekten bile daha çok korkardı güçlü bir erkeğin ağladığına şahit olmaktan.

Böyle bir durumda o bile ne yapacağını bilemezdi.Yaşadığı yer yanmış, sektine zulmedilmiş, babası ölüm döşeğinde, abisi kayıp ve kendisi de yaralıydı, böyle bir durumda teselli etmek için ne yaparsa yapsın hepsi boşuna ve yetersiz olacaktı.Wei WuXian ne yapması gerektiğini bilemedi, bu yüzden kafasını diğer tarafa çevirdi. Bir süre sonra konuştu, “Ee, Lan Zhan.”

Lan WangJi soğuk bir şekilde karşılık verdi, “Kapa çeneni.”Wei WuXian çenesini kapattı.Ateş çıtırdamaya devam ediyordu.Lan WangJi kısık bir sesle konuştu, “Wei Ying sahiden korkunç birisin.”Wei WuXian, “Ah...” kendi kendine düşündü, Başına gelen onca şeyden sonra Lan Zhan şu an hiç olmadığı kadar berbat bir durumda ama hala ben hala onun gözünün önündeyim. Demek bu yüzden sinirliydi. Yaraları yüzünden bana vurmaya gücü bile yoktu, o yüzden beni ısırdı... Sanırım ona biraz sessizlik ve huzur vermeliyim.Bir süre sessiz kaldıktan sonra ekledi, “Seni kızdırmak istemiyorum... Sadece üşüyüp üşümediğini soracaktım. Kıyafetler kurudu. İstersen iç cübbeyi sen al. Ben diğerini giyerim.”*İç cübbeo dönemin içliği/atleti/gömleği gibi. Nasıl giyindiklerinin kafanızda canlanması açısından: İç çamaşırı üzerine pantolon, üzerine iç cübbe, üzerine resmi-standart cübbe.İç cübbesi teninin üzerine giydiği şeydi. Giymesi için Lan WangJi’ye vermesi kesinlikle uygun değildi ama cübbesi inanılmaz kirlenmiş haldeydi. GusuLan Sektindeki herkessetemizliğe bayılırdı. Lan WangJi’ye cübbesini vermesi de hoş olmazdı yani. Wei WuXian beyaz, kurumuş iç cübbeyi atarken Lan WangJi ona bakmamıştı bile. Wei WuXian cübbesini giyip sessizce oradan uzaklaştı.İkisi üç gün boyunca beklediler.Mağaradan ne ayı ne güneşi görebiliyorlardı. Üç gün geçtiğini sadece Lan Sektinin uyku düzeni sayesinde anlayabilmişlerdi –ister istemez biyolojik saatleri onları zamanında uyutup uyandırıyordu. Bu nedenle de Lan WangJi’nin kaç kez uyuduğunu sayarak günleri hesaplayabiliyordu.Gücünü muhafaza ederek geçirdiği üç günde, Lan WangJi’nin bacağındaki yara kötüleşmeyi bırakmış, yavaşça iyileşiyordu. Kısa bir süre sonra bağdaş kurup meditasyon yapabilecek kadar düzelmişti.O zamana kadarda Wei WuXian onun gözüne gözükmemek için elinden gelen her şeyi yapmıştı. En sonunda Lan WangJi kendini sakinleştirdiğinde ve ruh halini düzene soktuğunda, yani bir kez daha ifadesiz yüzlü Lan Zhan olduğunda ise en sonunda Wei WuXian sanki hiçbir şey olmamış gibi yanına

dönmüş ve sanki o gece hiçbir şey görmemiş, duymamış gibi davranmaya başlamıştı. Çok büyük bir özen göstererek ona sataşmıyordu bir de üstelik. İkisinin iletişimi hafif, huzurlu bir hale gelmişti.Arada sırada havuzun etrafını gözlemlemeye gidiyorlardı. Yıkımın Kaplumbağası çoktan tüm cesetleri kabuğuna çekmişti. Büyük, siyah kabuğu suyun üzerinde devasa, nüfuz edilemez bir savaş gemisi gibi yüzüyordu. Başlangıçta ağır çiğnemesi sesleri duyuyorlardı. Sonrasında ise ses kesilmişti, onun yerine sanki uyuyormuş, horluyormuş gibi bir ses duymaya başlamışlardı. Horlaması fırtınanın kükreyişinden beterdi.İkisi yaratık uyurken gizlice suya girip kaçacakları çıkışı bulmayı düşünmüşlerdi. Ancak yaratık onları fark etmeden önce suyun altını inceleyecek yarım saatleri olmuştu, yine de Jiang Cheng’in bahsettiği deliği ne kadar arasalar da bulamamışlardı. Wei WuXian yaratığın vücudunun bir parçası tarafından deliğin örtüldüğünden şüpheleniyordu. Yine yaratığı sudan çıkması için yemlemeyi düşünüyordu ama sanki yaratık tüm o kargaşanın ardından çok yorulmuş ve hiç kımıldamak istemez gibiydi.Bulabildikleri kıyıya saçılmış tüm yayları, okları ve demirleri toplayarak saymak için geri götürdüler. Yüzden fazla ok, otuz kadar yay ve on taneden biraz fazla demir çubukları vardı.Dördüncü gün çoktan gelmişti.Lan WangJi bir yayı sol eliyle aldı ve dikkatle yapıldığı materyali inceledi. Sağ eli ise yayın telini çekti. Nasılsa metaldenmiş gibi tok bit tınlama sesi duyulmuştu.Efsuncuların yaratıkları avlarken kullandığı bir silahtı ne de olsa.Yayları ve okları yaparken kullanılan materyaller normalin dışındaydı. Lan WangJi tüm yayların tellerini söktü ve hepsini yukarıdan ve aşağıdan uzun bir tele bağladı. İki eliyle birden telleri gerdi ve birden bileğini kıvırdı. Kirişten çıkan ses bir yıldırım gibiydi. Beyaz bir ışık gözlerinin önünde çaktı ve üç metre ötelerindeki bir kaya paramparça oldu.Lan WangJi telleri bıraktı. Teller keskin bir ağlamayla dağıldı.Wei WuXian, “Tel Suikastı?”Tel Suikastı GusuLan Sektine özgü tekniklerden birisiydi. Sektin kurucusu Lan An’ın torunu tarafından yaratılmış ve gelecek nesillere aktarılmıştı –sektin üçüncü lideri Lan Yi. Lan Yi aynı zamanda Lan Sektinin tek kadın sekt lideriydi, silah olarak bir guqin kullanıyordu. Guqinin yedi teli birleşip dağılabiliyordu. Yedi tel en kalınından en incesine doğru sıralanmıştı. Guqini bir an ince parmaklarıyla, zarif bir şekilde huzur dolu şarkılar çalarken, bir an sonra aynı ellerle eti ve kemikleri sanki birer hiçlermişçesine delebilen ölümcül silaha dönüşüyordu.Lan Yi Tel Suikastını esas olarak muhalif kişilere suikast düzenlemek için yaratmıştı, bu yüzden de sık sık eleştirilirdi. GusuLan Sektinin böyle bir lidere karşı yorumları da oldukça değişkendi. Ancak Tel Suikastının GusuLan Sektinin en güçlü dövüş tekniklerindenbirisi olduğu tartışılmazdı.Lan WangJi, “Böylece delinebilir.”Kaplumbağanın kabuğu bir kale gibi korunuyordu. Dışı inanılmaz sertti, delinmesi imkansız görünüyordu. Ama aynı zamanda kabukta zayıf yerlerin de olabileceği bir gerçekti. Wei WuXian da geçtiğimiz günlerde hep aynı şeyi düşünmüştü. Lan WangJi’nin ne demek istediğini biliyordu.Nasıl bir durumda oldukları da kafalarında oldukça netti. Üç günlük dinlenmenin ardından fiziksel anlamda olabilecekleri en güçlü hallerindeydiler. Eğer daha fazla beklerlerse ise açlık ve susuzluk nedeniyle durum tersine dönecekti. Ve dört gün geçtikten sonra bile kimse yardıma gelmemişti.

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin