Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)

Kibir-üçüncü kısım

08.Bölüm.
❤🤍

Neyse ki bir süre yüzükle oynadıktan sonra Jiang Cheng kendini, düşmanlığını dizginlemeye zorladı.Memnuniyetsiz de olsa, sektin lideri olarak düşünmesi gereken çok fazla şey vardı bu yüzden Jin Lingkadar fevri davranamazdı. QingheNie Sektinin güç kaybetmesinin ardından, kalan Üç Büyük Sekt asında, LanlingJin ve GusuLan Sekti’nin liderleri kişisel ilişkileri nedeniyle oldukça samimiydiler.

YunmengJiang Sektinin lideri olarak zaten dezavantajlı hatta dışlanmış durumdaydı. HanGuang-Jun yani Lan WangJi, oldukça saygın bir efsuncuydu, abisi ZeWu-Jun yani Lan XiChen ise GusuLan Sektinin
Lideriydi. İki kardeşin arası da hep iyiydi, bu da Lan WangJi’yi tartışılmaması gereken biri yapıyordu.

Bir de Jiang Cheng’in kılıcı ‘Sandu’ daha önce hiç Lan WangJi’nin kılıcı ‘Bichen’le karşılaşmamıştı, bu yüzden kimin kazanacağını bilmek imkansızdı. Her ne kadar aile yadigarı olarak ‘Zidian’ kadar güçlü bir yüzüğe sahip olsa da Lan WangJi’nin çalgısı ‘Wangji’ de güçleriyle tanınırdı.

Jiang Cheng’in en nefret ettiği şey ise bir savaşta dezavantajlı bir durumda bulunmaktı. Kazanacağından kesin olarak
emin değilse, Lan WangJi ile bir savaşa girmezdi.

*Sandu, Wangji (enstrümanla, kendi adı aynı, evet) ve Zidian’ın anlamları için ->

Bölüm 0, Tanıtım.

Jiang Cheng yüzükle oynayan sol elini yavaşça çekti. Sanki Lan WangJi kötü adamı oynamak istiyorsa bu olaya müdahale etmeyeceğim der gibiydi. Bu seferlik bana borcu olsun, diye düşünen Jiang Cheng arkasını döndüğünde hala sinirli olan Jin Ling’i gördü.“HanGuang-Jun seni cezalandırmak istiyorsa, bırakalım cezalandırsın. Başka bir haneye mensup birini cezalandırmak onun içinde zor olmalı.”

Ses tonu iğneleyiciydi ancak kime karşı olduğu anlaşılmıyordu. Lan WangJi hiçbir zaman laf dalaşına giren biri olmamıştı o yüzden bu sözleri duymamış gibi davrandı. Jiang Cheng tekrar konuştuğunda
sözleri demirdendi, “Neden hala dikiliyorsun? Avın gelip kendini kılıcın üzerine atmayacak. Eğer
bugün Rinç Dağındaki yaratığı yakalayamazsan, bir daha yanıma gelme!”

Jin Ling, Wei WuXian’a sert bir bakış attı, ama onu sessizliğe hapseden Lan WangJi’ye bakmaya çok korkuyordu. Kılıcını kınına geri sokup, her iki büyüğüne de selam verdi ve geri çekildi. Lan SiZhui
tekrar konuştu, “Jiang Sekt Lideri, GusuLan Sekti yok edilen tüm İlahi Bağlam Ağıları geri verecek.”

Jiang Cheng küçümseyerek güldü, “Gerek yok.” dedi ve onlardan aksi yöne sakince yürümeye başladı. Uzaklaştıklarında cezalandırılacağından emin olan haberci, asık bir yüzle arkasından ilerledi.
Onlar gözden kaybolduktan sonra Lan JingYi söze girdi, “Jiang Sekt Lideri nasıl böyle davranır?”

bir an sonra ise Lan Hanesini ‘başlarının arkasından konuşmama’ kuralı aklına geldi. Uysalca HanGuangJun’a bakarak ağzını kapattı. Lan SiZhui hafifçe gülümseyerek Wei WuXian’ı selamladı, “Tekrar
karşılaştık Genç Efendi Mo.”
Wei WuXian cevap vermeye hazırlanırken, Lan WangJi konuştu, “İşinizin başına.” Emir açık ve basitti, süslemek için tek bir kelime kullanılmamıştı.

Öğrenciler sonunda Rinç Dağına esas gelme sebeplerini hatırlamış görünüyordu. Düşüncelerini toparlayıp sıradaki emir için beklemeye başladılar. Bir an sonra Lan WangJi tekrar konuştu, “Elinizden
geleni yapın. Kendinizi zorlamayın.”

Sesi derin ve ılımlıydı. Eğer birisi çok yakınında olsa, sesindeki nezaketten içi titrerdi. Öğrenciler terbiyeli bir şekilde cevap verip, uzun süre oyalanmaktan korkarak ormanın derinliklerine koştular.