Hile-Üçüncü Kısım

51 14 6
                                    


48.Bölüm.

Arkasını dönüp dağın yamacına doğru ilerledi. Meng Yao hemen arkasındaydı. İkisi yürürken Meng Yao’nun başı gittikçe daha çok öne eğiliyordu. Adımları da yavaşlıyordu aynı zamanda.Bir süre tereddüt ettikten sonra en sonunda konuşabildi, “Teşekkür ederim Nie Sekt Lideri.”

Nie MingJue, “Düzgün bir adam her zaman gururlu bir dürüstlüğe sahip olmalıdır. O aylakların ne konuştuğunu dinlemeye dahi lüzum yok.”

Meng Yao başıyla onayladı, “Evet.”Böyle cevap verdiği halde hala yüzünde endişenin izleri asılıydı. Bugün ona yardım ederek Nie MingJue diğerlerini geride tutmuştu, ama gelecekte, o mağaradaki efsuncular bunun bedelini ona on katıyla ödeteceklerdi. Nasıl endişelenmezdi?

Nie MingJue konuşmaya devam etti, “Arkandan konuşan insanların sayısı arttıkça hepsini birden susturman gittikçe daha zor olacak. Seni savaşta gördüm. Her seferinde en ön saflarda savaşıp ardından savaş meydanındaki halka yardım etmek için geri çekildin. Aferin. Böyle devam et.”Sözleri duyunca Meng Yao bir an için durdu, yüzü bomboştu. Başını yavaşçayukarı kaldırdı. Nie MingJue ekledi, “Kılıcın oldukça çevik ama yeterince sağlam değil. Üzerinde çalışman gerek.”Oldukça bariz bir teşvikti. Men Yao aceleyle, “Tavsiyeniz için teşekkür ederim Nie Sekt Lideri.”

Ama Wei WuXian ne kadar çalışırsa çalışsın kılıcının daha sağlam bir hale gelmeyeceğini biliyordu. Jin GuangYao diğer efsuncular gibi değildi. Temel eğitimi oldukça zayıf olduğu için asla çok yükseklere erişemeyecekti. Bu yüzden de efsunlarında nitelikten çok niceliğe yönlenmek zorundaydı. Bu yüzdende diğer sekt liderleriyle çalışma yaparak başka teknikler öğrenmişti. Bu yüzden de ona ‘teknik hırsızı’ diyenler de vardı.Hejian sadece Güneş Avı Seferinin kritik bir bölgesinde değildi, aynı zamanda Nie MingJue’nun esas savaş meydanıydı. Demirden yapılmış bir duvar gibi QishanWen Sektinin önünde duruyor, onları kıstırıyordu. QingheNie Sekti ve QishanWen Sekti en başından beri düşmanlardı, ancak her seferinde geri durmuşlardı. Savaş başladıktan sonra iki tarafta artık kendini tutmuyordu. Ne kadar önemsiz olursa olsun her savaş ölümüne yapılıyor,çoğu zaman ortalık kan gölüne dönüyordu. Hejian halkı da bu işten oldukça büyük bir zarar görüyordu. QishanWen Sekti hiçbir zaman sivil halkın ölmesini umursamamıştı, ancak QingheNie Sektinin dikkatli olması gerekiyordu.Durum böyle olunca da, Meng Yao’nun her seferinde savaşın öncesinde ve sonrasında kalıp sivilleri tahliye etmesi Nie MingJue’nun gittikçe daha çok ilgisini çekiyordu. Kısa bir süre sonra Nie MingJue resmi olarak onu kendi vekili olarak görevlendirmişti. Meng Yao ise böyle bir fırsatın kıymetini bilerek, ona verilen her görevi mükemmel bir şekilde yerine getirmişti. Ve bu yüzden de Jin GuangYao gelecekte olacağından farklı olarak, Nie MingJue’dan sürekli azar işitmeden işleri hallediyordu. Aslında oldukça fazla övgü alıyordu. Wei WuXian çok kez ‘ChiFeng-Zun geldiğinde LianFang-Zun kaçar’ esprisi duymuştu. Meng Yao’nun Nie MingJue’yla her seferinde nasıl huzurlu bir şekilde sohbet ettiğine şahit olunca oldukça etkilenmişti, hatta bunuinanılmaz bulmuştu.Bir gün Hejian’ın savaş meydanına bir misafir geldi.Güneş Avı Seferi sırasında herkes Yeminli Kardeşlerin nasıl savaştığını överdi. ChiFeng-Zun karşısına çıkan herkesi dümdüz ederdi, işi bittiğinde tek bir Wen köpeği nefes alamıyor olurdu. ZeWu-Jun –LanXiChen –ise ondan oldukça farklıydı. Gusu Bölgesindeki işler yoluna koyulduktan sonra Lan QiRen müthiş biz azimle topraklarını korumayı başarmıştı. Bu yüzden de Lan XiChen sık sık yardım etmek için başka yerlere seyahat ederdi, insanları korurdu. Güneş Avı Seferi boyunca sayısız kez kaybedilmiş
toprakları geri almış ve pek çok kişiyi mutlak ölümlerden kaçırmıştı. Bu yüzden de insanlar ne zaman onun adını duysa mest olurdu, sanki bir umut ışığı yanmış, ellerine büyük bir fırsat geçmiş gibi hissederlerdi.Lan XiChen, başka efsuncularla birlikte Hejian üzerinden geçerken her zaman kısa bir süre burada dinlenirdi, Hejian onun için bir aktarma bölgesi gibiydi. Nie MingJue onu ferah, aydınlık salona davet ederdi. Onlarla birlikte bazen başka efsuncularda gelirdi.Her ne kadar Lan XiChen, Lan WangJi’yle neredeyse birebir aynı olsa da, Wei WuXian onları tek bakışta ayırabiliyordu. Yine de o yüzü gördüğünde tek düşünebildikleri ne kadar benzedikleri oldu, kendi kendine, Şu anda bedenime neleroluyor merak ediyorum. Kağıt adam yang enerjisiyle çekildiğinde beden de etkileniyor mu? Lan Zhan bir sorun olduğunu fark etmiş midir?Bir süre havadan sudan konuştuktan sonra Nie MingJue’nun yanında oturan Meng Yao herkese çay ikram etti. Ön saflarda savaşırken hizmetçilere yer olmazdı, odada altı kişi olmalarına rağmen genelde işler tek bir kişi tarafından görülürdü. Bu yüzden de böyle gündelik işler Nie MingJue’nun vekili Jin GuangYao tarafından halledilirdi. Birkaç efsuncu onun yüzünü gördüğünde tereddüt etti, yüz ifadeleri değişti. Jin GuangShan’ın ‘samimi hikayeleri’ her zaman sohbetin başlarında şöyle bir konuşulurdu ne de olsa. Meng Yao uzun bir süre boyunca herkesin dalga geçtiği bir hikaye olmuştu, bu yüzden de bazıları onu tanıyordu. Muhtemelen genç yaşta ölen bir fahişenin oğlu olduğu için onunda hastalık taşıdığını düşünüyorlardı, bu yüzden de efsuncular onun her iki eliyle saygıyla sunduğu fincanlardan içmediler. Bunun yerine bardakları bir kenara koyup mendillerini çıkarttılar. Sanki inanılmaz rahatsız hissediyormuş gibi çay fincanına dokunan parmaklarını da sildiler, kasten veya değil. Nie MingJue ise böyle şeyleri umursayacak bir adam hiç olmamıştı. Wei WuXian ise onun gözlerinin ucuyla tüm bu olanları görmüştü. Meng Yao hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu, yüzünde emin bir gülümsemeyle fincanları dağıtmaya devam etti.Lan XiChen bardağı alırken ona bakıp gülümsedi, “Teşekkür ederim.”Hemen ardından bardaktan bir yudum aldı. Ancak ondan sonra Nie MingJue ile olan sohbetine devam etti. Birkaç efsuncu bunu görünce rahatsız hissetmeye başladılar.Nie MingJue mizah duygusu olan birisi olarak bilinmezdi. Ancak Lan XiChen’in önünde onun bile yüz ifadesi bir parça daha rahattı, “Ne kadar kalacaksın?”Lan XiChen, “Kardeşim, bu gecelik kalabileceğim sadece. Ertesi sabah WangJi ile buluşmak üzere çıkmam gerekiyor.”Nie MingJue, “Nerede?”Lan XiChen, “Jiangling.”Nie MingJue somurttu, “Jiangling hala Wen köpeklerinin elinde değil mi?”Lan XiChen, “Birkaç gündür değil. Şu anda YunmengJiang Sektine ait.”Bir sekt lideri söze girdi, “Nie Sekt Lideri, henüz duyduğunuzu sanmıyorum. Yunmeng’in Sekt Lideri o bölgede oldukça güçlü.”Bir başkası ekledi, “Nasıl olmaz? Tek başına Wei WuXian milyonlarca kişiyle savaşabiliyorken korkacak neyi var? Biz burada canımızı kurtarmak için sürekli dikenüzerindeyken onun tek yapması gereken oturduğu yerden emir vermek. Amma şanslı...”
İçlerinden birisi sözlerinde bir yanlışlık sezerek, “Ee, ZeWu-Jun ve HanGuang-Jun’un orada olup herkese yardım etmesi ne güzel. Yoksakim bilir kaç sekt ve halktan insan Wen köpeklerinin eline düşer...”Nie MingJue, “Kardeşin orada mı?”Lan XiChen onayladı, “Bu ayın başında yanına efsuncular alarak oraya gitti.”Nie MingJue, “Kardeşin bir efsuncu olarak çok yetenekli. Kendi başına çok kolay idare edebilir. Sen neden gidiyorsun?”Nie MingJue’nun Lan WangJi’nin yeteneklerini övdüğünü duyan Wei WuXian tuhaf bir mutluluk dalgası hissetti, ChiFeng-Zun, muhteşem bir gözlemcisin!Lan XiChen iç geçirdi, “Biraz utanç verici bir durum ama WangJi gittikten sonra, görünüşe göre YunmengJiang Sektinin Genç Efendisi Wei ile bir tartışma yaşamış.”Nie MingJue, “Ne olmuş?”Bir başkası cevap verdi, “Sanırım HanGuang-Jun sadece Wei WuXian’ın doğal yöntemleri kullanmaması üzerine konuşmuş. HanGuang-Jun yüzüne karşı Wei WuXian’a cesetleri kirlettiğini, acımasız olduğunu ve öldürmeyi sevdiğini, esas amacını unuttuğunu ve benzeri şeyler söylemiş diye duydum. Ama diğer yandan da herkes Jiangling savaşından bahsediyor. Wei WuXian inanılmaz bir şekilde anlatılıyor. Şansım olursa ben de kendi gözlerimle görmek isterim.”Adamın anlattığı hikaye diğerlerininki kadar kötü değildi. Daha abartılı hikayeler, Lan WangJi ve Wei WuXian’ın bir yandan Wen köpeklerini öldürürken bir yandan da birbirleriyle savaştıklarını anlatırdı. Gerçekte o zamanlar ilişkileri hikayelerde anlatıldığı kadar kötü bir durumda değildi, ama bazı haklı oldukları kısımlar da yok değildi. O günlerde Wei WuXian bütün gün mezar kazıyordu, Lan WangJi ise en sinir bozucu kelimeleri seçerek ona nasıl doğru bir yolda yürümediğini, hem bedenine hem zihnine zarar verdiğini söylüyordu. Birkaç kez Wei WuXian’a doğrudan engel bile olmuştu. Dahası o zamanlarda gün aşırı Wen köpekleriyle savaşıyorlardı, hem doğrudan hem gizli şekillerde. Bu yüzden de her ikisi de çok kolay sinirleniyorve çoğuzaman kötü şekilde ayrılıyorlardı. Şimdi bu konulardan tekrar bahsedildiğini duyunca Wei WuXian’a o günler sanki başka bir hayata aitmiş gibi geliyordu, gerçi sonradan hatırladı –sahiden başka bir hayata aitti.Birisi söze girdi, “Bence, HanGuang-Jun’un bunu yapmasına gerek yok. Yaşayanlar bile ölümle burun burunayken neden cesetler konusunda endişeleniyor?”Bir başkası onayladı, “Evet, zor zamanlar bunlar değil mi? Jiang Sekt Lideri haklı. Kötü ya da değil, Wen köpeklerinden daha kötü olabilir mi? O bizim tarafımızda. Wen köpeklerini öldürdüğü sürece bence sorun yok.”

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin