56.bölüm.
Yine de ne dediğini duyamadı. Tüm kanı yüzüne hücum etmişti. Hem başı hem eklem yerleri alev alev yanıyordu. Kulaklarındaki çınlamalar hiç durmayacak gibiydi.
Tekrar uyanıp gözlerini açtığında, gördüğü şey ne siyah yeraltı mağarasının tavanıydı ne de Lan WangJi solgun ama yakışıklı yüzüydü;ahşap bir döşemeye bakıyordu. Döşemenin üzerine öpüşen kafalarla dolu komik bir dizi şekil çizilmişti.Nilüfer Rıhtımdaki yatağına çizdiği resimler.
Wei WuXian kendi yatağında yatıyordu. Jiang YanLi’nin başı okumakta olduğu kitaba eğilmişti. Onun uyandığını görünce yumuşak yüzü hemen aydınlandı, kitabı kenara bırakarak, “A-Xian!”
Wei WuXian, “Shijie!”Yataktan kalkmayı başardı. Tüm vücudu yanmayı bırakmıştı ama hala çok zayıf hissediyordu. Boğazı da inanılmaz kuruydu. Sormaya başladı, “Geri mi döndüm? Ne zaman mağaradan çıktım? Jiang Amca beni kurtarmak için insanlar mı getirdi? Lan Zhan nerede? Jiang Cheng nerede?”
Tahta kapı açıldı. JiangCheng elinde beyaz porselenden bir kavanozla içeri girdi ve sert bir sesle, “Ne diye bağırıyorsun?”
Konuştuktan sonra Jiang YanLi’ye döndü, “Abla, pişirdiğin çorba. Senin için getirdim.”Jiang YanLi kavanozu aldı ve içindekileri bir kepçeyle kaseye döktü.Wei WuXian, “Jiang Cheng gel buraya!”Jiang Cheng, “Neden gelecekmişim? Önümde diz çöküp teşekkür mü edeceksin?”Wei WuXian, “Gelmek tam yedi gün sürdü –beklerken öleyim mi istedin?!”
Jiang Cheng, “Öldün mü? Öldüysen benimle konuşan kim?”
Wei WuXian, “O aptal dağdan Yunmeng’e yürümen adım gibi eminim en fazla beş gününü alırdı!”Jiang Cheng, “Mal mısın? Gideceğim zamanı hesapladın da döneceğim zamanı neden hesaplamadım? İnsanları yönetip yaşlı bir hint inciri ağacı bulana dek dağı taramaktan ve Wen Chao ve ekibinin tıkadığı deliği tekrar kazıp açıp seni kurtarmayı yedi günde başardım ben. Minnettarlığın nerde?!”
Düşünürken Wei WuXian sahiden de geri döneceği zamanı hiç hesaplamadığını fark etti. Yenilgisini kabullendi, “Demek olay buydu. O zaman Lan Zhan neden bana hatırlatmadı?”Jiang Cheng, “Seni görünce bile sinirleri bozuluyor adamın, sense her dediğini dinlemesini mi bekliyorsun?”Wei WuXian, “Doğru noktaya parmak bastın!”Jiang YanLi çorbayı kaseye koymuştu artık, ona uzattı. Çorbanın içinde her ikiside taze pembe renkte nilüfer kökleri ve ince kıyılmış et parçaları vardı. Sıcak çorbadan zengin bir koku yükseliyordu. Wei WuXian mağarada geçirdiği günler boyunca hiçbir şey yememişti. Bu kadar kısa zamanda katı şeyler yiyemezdi o yüzden çorba mükemmeldi. Shijie’sine teşekkür ettikten sonra hemen yemeğe başladı, kaseye sarılarak, “Lan Zhan nerede? O da kurtuldu değil mi? Burada mı? Yoksa Gusu’ya mı gitti?”Jiang Cheng, “Ne saçmalık. Bizim sektimizden değil o, burada ne işi olur? Tabi ki Gusu’ya gitti.”
Wei WuXian, “Tek başına mı? Gusu’da...”
O konuşmasını bitiremeden Jiang FengMian içeri girdi. Wei WuXian kaseyi hemen kenara bıraktı, “Jiang Amca!”Jiang FengMian, “Yerinden kalkma.”Jiang YanLi Wei WuXian’a ağzını silmesi için bir mendil uzattı, “Tadı nasıl?”
Wei WuXian mendili almadı, onun yerine abartılı bir ifadeyle, “Harika!”Jiang Cheng, “Elin kolun yok mu senin?!”Jiang YanLi gülümseyerek Wei WuXian’ın ağzını ve yanaklarını sildi ve elinde kaseyle mutlu bir şekilde odadan çıktı. Jiang FengMian onun kalktığı yere oturdu. Porselen kavanoza bakarken sanki o da tadına bakmak ister gibiydi ama odadaki tek kase Jiang YanLi’yle birlikte odadan dışarı çıkmıştı.Jiang Cheng, “Baba, Wen Sekti hala kılıçlarımızı geri vermiyor mu?”Jiang FengMian bakışlarını çevirdi,“Birkaç gündür kutlama yapıyorlar.”Wei WuXian, “Neyi kutluyorlar?”Jiang FengMian, “Wen Chao’nun yıkımın kaplumbağasını nasıl tek başına öldürdüğünü.”Bunu duyunca Wei WuXian neredeyse yataktan düşecekti, “O mu öldürmüş?!”Jiang Cheng dalga geçti, “Ne sandın? Senin öldürdüğünü mü söyleyeceklerdi?”Wei WuXian, “O Wen köpekleri saçmalıyor, hiç utanmaları yok. Yaratığı öldüren Lan Zhan’dı.”Jiang FengMian gülümsedi, “Sahi mi? Ne tesadüf. Lan Sektinin İkinci Genç Efendisi de bana yaratığı senin öldürdüğünü söylemişti. Doğruyu kim söylüyor?”Wei WuXian, “Sanırım ikimizde bir şeyler yaptık. Ama esas öldüren kişi oydu. Ben sadece yaratığın kabuğunun içine girip onu dışarı çıkmaya zorladım. Lan Zhan dışarıda bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Ficción históricaŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...