Sadakat -Altıncı Kısım

31 12 20
                                    


84.bölüm.

Lan WangJi sağ kolunu Wei WuXian’ın beline sararak Bichen’i çekti. Kılıcın üzerinde, birlikte tekneye indiler. Wei WuXian hafifçe sallandı. Ancak Lan WangJi dengesini sağlamasına yardım ettikten sonra konuştu, “Wen Ningneler oluyor? Sadece bakacağım dememiş miydin?”

Wen Ning, “Özür dilerim Genç Efendi. Benim hatam. Kendime engel olamadım...”Jin Ling kılıcını ona doğru çevirerek kükredi, “Böyle rol kesmene gerek yok!”Wei WuXian, “Jin Ling önce kılıcını indir!”Jin Ling, “Hayır!”Wei WuXian tam tekrar konuşmak üzereydi ki Jin Ling gözyaşlarına boğuldu.O ağlarken etrafındaki herkes donmuştu. Şaşkın haldeki Wei WuXian ona doğru ilerledi, “Sorun... Sorun ne?”Gözlerinden yaşlar süzülürken bile Jin Ling hala bağırıyordu, burnunu çekerek, “Bu babamın kılıcı. İndirmeyeceğim!”Kollarında sıkıca tuttuğu kılıç Jin ZiXuan’ın kılıcı Suihua’ydı. Kılıç ona ailesinden kalan tek şeydi.Şimdi karşısında, herkesin içinde yüksek sesle ağlayan Jin Ling’e bakarken neredeyse çaresiz bir halde gözleri yerinden çıkacakmış gibi ağlayan Jiang YanLi’yi görebiliyordu. Jin Ling’in yaşıtı gençler içinde çoktan evlenenler vardı, daha büyükleri çoktan baba olmuştu. Onlara göre ağlamak utanç verici bir şeydi. Böylesine bir kalabalığın içinde ağlamak ise –ne kadar utanıyordu kim bilir?Bir süre boyunca Wei WuXian ne yapması gerektiğini bilemedi. Yardım bekler gözlerle Lan WangJi’ye döndü ama onun ne yapacağını bilme ihtimali çok daha düşüktü. O anda nehrin diğer tarafından bir ses duyuldu, “A-Ling!”Bulundukları balıkçı teknesinin etrafında altı kadar büyük gemi vardı. Teknelerin her biri en önde sekt liderleri bulunmak üzere, efsuncularla doluydu. YunmengJiang Sektinin gemisi, balıkçı teknesinin sağ tarafındaydı. İki tekne arasında otuz metreden az bir mesafe vardı. Seslenen kişi, teknenin kenarında duran Jiang Cheng’di. Hala yaşlı gözleriyle Jin Ling dayısını gördüğü gibi yüzünü sildi ve burnunu çekti. Bakışları bir süre iki tekne arasında gidip geldikten sonra kararını vermişti, kılıcına atlayarak Jiang Cheng’in yanına gitti.Jiang Cheng onu yakaladı, “Sana ne oldu? Bunu kim yaptı?!”Jin Ling sertçe gözlerini silerek cevap vermeyi reddetti. Jiang Cheng başını kaldırarak balıkçı teknesi ters bir bakış attı. Soğuk gözleri Wen Ning’i geçip, Wei WuXian üzerine kilitlenmek üzereyken, Lan WangJi bir adım attı ve Wei WuXian’ı onun bakışlarında kasti veya farkında olmadan korudu.Sekt Liderlerinden birisi paniklemişti, “Wei WuXian, o teknede ne işin var?”Kulağa tırmalayıcı gelen şüpheci tonu, Wei WuXian gizli emelleri olduğunu vurgular gibiydi.OuYang ZiZhen konuştu, “Yao Sekt Lideri, ses tonunuz neden böyle? Eğer Wei-xiong bize bir şey yapmak isteseydi, korkarım hiçbirimiz şimdiki gibi güvenle teknelerimizde durabiliyor olmazdık.”

Onun sözlerinin ardından yaşlı efsuncuların hepsi kendilerini uygunsuz hissetmiş gibiydi. Her ne kadar sözleri doğru olsa da, kimse bu kadar açık bir şekilde duymak istemiyordu. Lan SiZhui hemen ona destek çıktı, “ZiZhen haklı!” pek çok diğer gençte onayladı.Jiang Cheng çenesini hafifçe eğdi, “OuYang Sekt Lideri.”İsmi söylenince, OuYang Sekt Liderinin gözkapakları da kalbi gibi çarpmaya başlamıştı. Jiang Cheng buz gibi bir şekilde devam etti, “Yanlış hatırlamıyorsam konuşan kişi oğlunuz? Ne kadar tatlı dilli.”OuYang Sekt Lideri aceleyle, “ZiZhen! Buraya gel, yanımda dur!”OuYang ZiZhen’in kafası karışmıştı, “Baba, bu teknede durup sizi rahatsız etmemi söyleyen sen değil miydin?”OuYang Sekt Lideri boncuk boncuk terledi, “Yeter! Bir gün için yeterince itaatsizlik etmedin mi? Hemen buraya gel!” Sekti Baling bölgesinde kuruluydu, Yunmeng’e yakındıama güç olarak hiçte denk sayılmazdı. Doğal olarak Jiang Cheng’in, Wei WuXian adına birkaç kez konuştu diye oğluna karşı kin gütmesini hiç istemiyordu.Jiang Cheng kolu Jin Ling’in omzunda kamarasınageri dönmeden önce Wei WuXian ve Lan WangJi’ye doğru son bir bakış daha attı. OuYang Sekt Lideri rahatlayarak nefes verdi. Ardından oğluna dönerek azarlamaya başladı, “N-n-ne cüretle! Gittikçe beni daha az dinlemeye başladın! Buraya geliyor musun gelmiyormusun?! Gelmezsen ben gelir alırım!”OuYang ZiZhen endişeli görünüyordu, “Baba, sen de içeri girip dinlen. Henüz gücünü toplamadığın için buraya gelemezsin. Lütfen acele bir karar verip kılıcına binme.”Şu anda herkes gücünü yavaş yavaş kazanmaktaydı. Eğer kılıçlarına binmeye kalkarlarsa suya düşmeleri içten bile değildi. Zaten bu yüzden nehirde yol alıyorlardı. Dahası OuYang Sekt Liderinin oldukça iri bir adamdı. Sahiden oraya gelip oğlunu alamazdı. Bir başka teknede Nie HuaiSang yüksek sesle kahkaha attı. Diğer herkes suspus bir halde ona doğru döndü, ama büyük bir kısmı çoktan dağılmıştı.

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin