Nefret-ikinci kısım

131 20 79
                                    

99.bölüm

-18

~🐇

Jin Ling çaktırmadan tekrar Wei WuXian’a baktı. Yanında köpeği yoktu ve Wei WuXian da en sonunda kendine gelmeyi başarmıştı.

Başı ağrıyormuş gibi hissediyordu, “Seni velet... Çok geç. Neden köpeğinle buraya geldin ki?”Ama Wei WuXian, Lan WangJi ve Wen Ning’le birlikte Nilüfer Rıhtım’dan ayrıldığındanberi Jin Ling’in gizlice onu aradığınıbilmiyordu. Onun gittiğini öğrendikten sonra etrafta delice koşturup herkesten kılıcı kınından çekmesini isteyen dayısına sinir olmuştu.

Wei WuXian’ın onun yüzünden kaçtığını söylediğinde ise Jiang Cheng onu yere yapıştırmıştı. Ve bu yüzden de Jin Ling Peri’yi alıp Wei WuXian’ı takip etmeye karar vermişti. Peri onu yüz üstü bırakmamıştı, kesin bir şekilde Wei WuXian’ın kokusunu takip ederek onu Guanyin Tapınağı’na getirmişti.

Ancak Jin Ling kapıyı çaldığında, Peri kapıların ardındaki öldürme isteğini fark etmiş, aniden geri dönerek sahibinin kıyafetlerini ısırmış ve havlayarak onu uyarmaya çalışmıştı. Ne yazık ki, Guanyin Tapınağı ile ilgili bir tuhaflık vardı ve Wei WuXian içeride olmasa bile Jin Ling neler olduğunu öğrenmesi gerektiğini hissetmişti. Sonuçta düşmanın eline düşmüştü.Tabi ki Jin Ling’in gerçeği söyleyecek hali yoktu. Sadece homurdandı.

Yanında birkaç kişiyle birlikte Jin GuangYao tapınağa adım attı. Kapılar kapanmadan önce astlarına döndü, “Köpek nerede?”

Cevaplayan bir keşişti, “Köpek vahşi bir şeydi. Önüne gelen herkesi ısırdı. Onu kontrol altına alamadım, kaçtı.”Jin GuangYao, “

Köpeği bul ve öldür. Oldukça zekidir. Birilerini buraya çekerse hiç iyi olmaz.”“Emredersiniz!”Keşiş kılıcıyla birlikte ayrıldı ve kapılar en sonunda kapandı. Jin Ling o kadar şaşkındı ki hiç düşünmeden konuşuverdi, “Onu öldürecek misin? Peri’yi bana sen hediye ettin!”

Jin GuangYao cevap vermek yerine soru sordu, “A-Ling burada ne yapıyorsun?”

Jin Ling, Wei WuXian’a doğru bir bakış attı, nasıl cevap vermesi gerektiğinden emin değildi. Aniden Lan XiChen araya girdi, “Jin Sekt Lideri, Jin Ling daha bir çocuk.”

Jin GuangYao ona döndü, “Biliyorum.”

Lan XiChen, “Aynı zamanda yeğenin.”

Jin GuangYao güldü, “Kardeşim aklından neler geçiyor? Tabi ki Jin Ling’in sadece bir çocuk olmakla kalmayıp aynı zamanda yeğenim olduğunu biliyorum. Ne yapacağımı düşünmüştün? Onu öldürerek susturacağımı mı?”

Lan XiChen hiçbir şey söylemedi. Jin GuangYao başını iki yana sallayarak Jin Ling’e döndü, “A-Ling, onu duydun. Eğer sorun çıkartırsan, sana korkunç şeyler yapabilirim. Uygun şekilde davran lütfen.”

Jin Ling’in her zaman amcasıyla iyi bir ilişkisi olmuştu. Geçmişte JinGuangYao hep onun üzerine titremişti. Şu anda da her zamanki kadar nazik görünüyordu, ama içinde bulundukları durumda Jin Ling onu aynı gözle göremiyordu. Sessizce Wei WuXian ve Lan XiChen’e doğru yürüdü, oldukça itaatkar görünüyordu.Jin GuangYao arkasını döndü, “Daha kazamadılar mı? İçeridekilere söyle acele etsinler"

Keşişlerden birisi, “Derhal!” kılıcıyla birlikte aceleyle Guanyin Sarayı’na fırladı.Wei WuXian en sonunda ana saraydan gelen toprak ve taşların sesini fark etti, sanki çok sayıda insan kazı yapıyordu. Kendi kendine, Ne kazdırıyor? Bir tünel mi? Kaplan Mührü mü? Burada mühürlenmiş olan şeyi mi?Jin GuangYao, “Aklıma gelmişken, henüz sormadığım bir şey var –Wei Efendi, bu yeri nereden biliyorsunuz? Lütfen HanGuang-Jun’la olan seyahatinizde yolunuzun buraya düştüğünü söylemeyin.”

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin