Arındırma-birinci kısım

124 21 28
                                    

011.Bölüm.
🌹💗

Lan Sekti, Gusu şehrinin dışında, uzaktaki bir dağda ikamet ederdi.Suyun kenarındaki çardağın muhteşem bahçesine uzanan beyaz duvarlar ve siyah renkli çatılar, sanki
ebedi bir yere ait bulutlardan bir okyanusmuşçasına görünen sislerle kuşatılmış haldeydi. Şafakta günün ilk ışıkları uzak ve geniş sisin dumanlı dalgalarına vurduğunda, ismine mükemmel bir övgüde bulunurdu - Bulut Kovuğu.

Böylesine sakin bir yerde insan huzurla dolardı. Havada sadece çan kulesinin sesi yankılanıyordu.

Kutsal bir tapınakla kıyaslanamaz olsa dahi, soğuk dağlar da etrafa Zen’in ıssız havasını yayıyordu.

Ama sabah okumalarını yapan öğrencileri yerinden sıçratan uzun bir feryat, ambiyansı parçalandı.

Sesin geldiği ana girişe doğru bakmaktan kendilerini alamadılar.

Wei WuXian girişte eşeğine sarılmış ağlıyordu. Lan JingYi konuştu, “Kes sesini! HanGuang-Jun’dan hoşlandığını kendin söyledin ve o da seni yanına aldı, neden ağlıyorsun?”

Wei WuXian surat astı.

Rinç Dağındaki gecenin ardından bir daha Wen Ning’i çağırma şansı olmamıştı. Lan WangJi onu sürüklemeden önce neden bilinçsiz olduğunu ya da bu dünyaya neden geri döndüğünü öğrenecek
fırsatta bulamamıştı.

Gençliğinde diğer sektlerden öğrencilerle birlikte buraya üç ay boyunca çalışmaya geldiği için GusuLan Sektinin donuk ve sıkıcı ortamını ilk elden tecrübe etmişti. Şimdi bile Disiplin Duvarına kazınmış üç
binden fazla sekt kuralının yanından geçerken titriyordu. Buraya getirilirken duvarın yanından geçmişlerdi ve bin tane daha kuralın eklendiğini görmüştü. Artık dört binden fazla kuralları vardı. Dört
bin!Lan JingYi tekrar konuştu, “Tamam, tamam. Ortalığı velveleye vermeyi bırak. Bulut Kovuğunda gürültü yapmak yasaktır.”

Zaten Bulut Kovuğuna gitmek istemediği için bilerek yüksek sesler çıkartıyordu!
Eğer bir kez içeri girerse dışarı çıkması çok zor olurdu. Burada öğrenciyken hepsine yeşim bir andaç vermişlerdi. Koruyucu bariyerden geçip dışarı çıkmanın tek yolu o andaca sahip olmaktı. Onca yılın ardından güvenlik daha bile katılaşmıştı.

Lan WangJi girişte durmuş kayıtsız bir ifadeyle onları izliyordu. Wei WuXian biraz sessizleştikten sonra konuştu, “Bırak ağlasın. Yorulduğunda onu içeri sürükleyin.”

Wei WuXian eşeğine sarılıp kafasını vurarak daha yüksek sesle ağlamaya başladı.Nasıl bu kadar şanssız olabilirdi! Zidian’ın darbesiyle herkesin kafasındaki şüpheler dağılmış olmalıydı.
O kadar halinden memnundu ki düşünmeden Lan WangJi’yle dalga geçerek itici sözler söylemişti.

Lan WangJi’nin böylesine karakteri dışında davranacağı kimin aklına gelirdi ki? Neden böyle yapmıştı?

Onca yıldan sonra daha güçlü bir efsuncu olmakla kalmamış aynı zamanda tahammül seviyesi de mi artmıştı?

Wei WuXian, “Erkeklerden hoşlandığım için sektinizde bu kadar yakışıklı genç adam varken, kendimi kontrol edememekten korkuyorum."

Lan SiZhui onu ikna etmeye çalıştı, “Genç Efendi Mo, HanGuang-Jun sizi kendi iyiliğiniz için buraya getirdi. Eğer bizimle gelmezseniz, Sekt Lideri Jiang asla peşinizi bırakmaz. Nilüfer Rıhtıma yıllar
boyunca sayısız insan götürdü ve hiçbiri bir daha oradan çıkamadı.”

Lan JingYi araya girdi, “Aynen öyle. Sekt Lideri Jiang’ın yöntemlerini biliyorsun değil mi? Çok acımasız…” bir an ‘başkalarının arkasından konuşmama’ kuralı aklına gelince durdu ve Lan WangJi’ye
baktı. HanGuang-Jun’un onu azarlamaya niyetlenmediğini görünce konuşmaya devam etti, “Hepsi YiLing Pirinin kötü yöntemleri yüzünden. Çok fazla insan onu taklit edip aptal yöntemlerini kullanmaya başladı. Sekt Lideri Jiang o kadar paranoyak oldu ki önüne geleni yakalamak istiyor. Berbat flüt çaldığın halde seni bile yakalamaya çalıştı… Peh!”

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin