Arındırma - sekizinci Kısım

82 18 29
                                    

Aşırı uzun bir bölümdü.

018.Bölüm.
🤍🖤🐇🐰

Wei WuXian ayrılmadan önce Caiyi Kasabasından bir sürü tuhaf ıvır zıvır alıp Bulut Kovuğuna getirmişti. Geldiğinde aldıklarını diğer sektlerden gelen öğrencilerle paylaştı. Lan QiRen daha birkaç gün Qinghe’den gelmeyeceği için hala dersleri başlamamıştı, gençler tam bir karmaşa içinde oyun oynuyor, akşam yatmak için Wei WuXian ve Jiang Cheng’in odasına geliyorlardı. Geceleri yiyip içip
güreşiyor, kumar oynuyor ve resimli kitaplara bakıyorlardı. Bir gece Wei WuXian zar oyununda kaybettiği için imparatorun lütfu almak için yollandı. Böylece herkes ağızlarına layık bir içki içti. Ancak
ikinci günde, daha gün doğmadan birisi odanın kapısını savurarak açtı, yerde ceset gibi uyuyan karman çorman öğrencileri ortaya çıkardı.

Kapının açılma sesi birkaç kişiyi korkuttu. Yarı açık gözleriyle kapıda taştan bir ifadeyle dikilen Lan WangJi’yi gördüklerinde anında uyandılar. Nie HuaiSang apar topar kalkıp Wei WuXian’ı dürterken devrildi kafası yerde ayakları havadaydı ama durmadı, “Wei-xiong! Wei-xiong!”

Birkaç kez dürtülünce Wei WuXian sersem bir şekilde konuştu, “Kimsin? Daha gelen var mı?! Jiang Cheng? Kapışalım o zaman – senden korkmuyorum!”

Jiang Cheng dün gece çok fazla içmişti, gözleri kapalı yerde yatarken hala başı ağrıyordu. Eliyle bir şey kapıp Wei WuXian’ın sesinin geldiği yere fırlattı, “Kapa çeneni!”

Wei WuXian’ın göğsüne isabet eden nesnenin sayfaları açıldı. Nie HuaiSang göz attı, Jiang Cheng’in fırlattığı şeyin en değerli pornografik kitaplarından biri olduğunu gördü. Yukarı bakıp, Lan WangJi’nin buz gibi gözleriyle karşılaştığında neredeyse kalpten gidiyordu.

Wei WuXian bir şeyler mırıldandı,
kitabı göğsüne çekip sarılarak tekrar uykuya daldı. Lan WangJi odaya girdi. Bir eliyle Wei WuXian’ı yakasından tutup kapıya doğru sürüklemeye başladı.

Lan WangJi tarafından sürüklenirken geçen kafa karıştırıcı bir sürenin ardından, Wei WuXian en sonunda yarı uyanıktı. “Lan Zhan, ne yapıyorsun?”

Lan WangJi hiçbir şey söylemedi, onu sürüklemeye devam etti. Wei WuXian biraz daha uyanıktı artık, yerde yatan cesetlerinde bilinci yerine gelmeye başlamıştı. Wei WuXian’ın Lan WangJi tarafından yakalandığını görünce, Jiang Cheng dışarı koştu, “Neler oluyor? Ne yapıyorsun?”

Lan WangJi kafasını çevirip, sinirle tane tane konuştu, “Onu. Cezasını. Çekmeye. Götürüyorum.”

Jiang Cheng yeni uyandığı ve çok içtiği için yavaş düşünüyordu, odadaki karmaşa daha yeni aklına gelmişti. Dün gece Bulut Kovuğunun sayısız kuralını ihlal ettiklerini hatırlayınca donup kaldı.

Lan WangJi, Wei WuXian’ı Lan Sektinin salonuna sürükledi. Salonda onları toplam sekiz kişi bekliyordu. İçlerinden dördünün elinde sandal ağacından yapılmış geniş cezalandırma cetvelleri bulunuyordu. Cetvellerin üzerine kare şeklinde sayısız karakter oyulmuştu. Durum ciddiydi yani.

Lan WangJi onu içeriye çektiği gibi, iki kişi hemen gelip sıkıca onu tuttu. Wei WuXian yerde yarı diz çökmüş, kımıldayamaz bir halde sıkıca tutuluyordu, “Lan Zhan beni cezalandıracak mısın?”

Lan WangJi ona soğuk soğuk baktı, sessizliğini sürdürdü.

Wei WuXian, “Bunu kabul etmiyorum.”

Bu sırada uyanan gençlerde koşup gelmişti, ancak salona girmelerine izin verilmediği için dışarıda
bekliyorlardı.

Kafalarını uzattıklarında cezalandırma cetvelini gördükleri için korkudan
konuşamıyorlardı. Sonra, nedense, Lan WangJi kıyafetlerini sıyırıp Wei WuXian’ın yanında diz çöktü.Bunu görünce Wei WuXian’ın yüzü soldu. Ayağa kalkmaya çalıştı ama Lan WangJi emiri verdi,
“Vurun!”

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin