Reenkarnasyon

205 29 11
                                    

02.Bölüm.

🎀

16 Yıl Sonra

Wei WuXian gözlerini açtığı gibi tekmelendi.

Kulağının dibinde bir ses gürledi, “Ölü taklidi yapmayı kes!”

Tekme onu ters çevirip, yüzükoyun yere serdi. Kusma isteğine direnirken kafasında bir düşünce
belirdi – beni, Pir’i tekmelemek epeyi cesaret ister.

Cırtlak ve aşırı yüksek olması bir yana, uzun yıllardan beri duyduğu ilk insan sesiydi bu. Gelen sesle
başı girdap gibi dönerken kulakları uğuldadı, “Bu yaşadığın topraklar kimin sanıyorsun? Kimin pirincini
yiyorsun sen? Kimin parasını harcıyorsun? Ne olmuş birkaç şey aldıysam? Sahip olduğun her şey
benim zaten!”

Ergenin ördek gibi ciyaklayan sesiyle birlikte, karıştırılan bir sandığa ait patırtılar ve parçalanan
eşyaların sesleri de duyuluyordu. Gözleri yavaşça açıldı.

Onu tükürükleriyle yıkayan hastalıklı, çatık kaşlı kişiyle birlikte, yarı aydınlık tavan gözlerinin önünde
belirdi, “Annemle babama söylemeye nasıl cüret edersin? Bu evde seni dinleyen birileri var mı
sanıyorsun? Senden korkacağımı mı sandın yoksa!”

Hizmetçi görünümlü birkaç kişi gelip “Genç Efendi, her şey parçalandı!”
dedi.

Genç efendi sordu, “Nasıl bu kadar çabuk bitti?”

Erkek hizmetkar cevapladı, “Kulübede çok da bir şey yoktu.”

Genç efendi oldukça memnun görünüyordu, Wei WuXian’ı burnundan dürterek, “Beni ele vermeye kalktın ve şimdi şu haline bak, yerde ölü taklidi yapıyorsun! Kime? Sanki o çöp yığınını istermişim gibi!
Şimdi hepsini parçaladım, bakalım bi dahakine ne diyeceksin! Birkaç yıl efsun eğitimi aldın diye
kendini bişey mi sandın? Sokak köpeği gibi seni geri buraya postaladıklarında nasıldı ha?”

Wei WuXian bıkkınlıkla düşündü.
Ölü taklidi falan yapmıyorum, birkaç yıldır cidden ölüydüm.Kim bu herif?
Ben neredeyim?Ne ara başkasının bedenini çalmak kadar alçakça bir şey yaptım?Genç efendi birini tekmeleyip tüm eşyalarını parçalayarak yeterince sinirini çıkarmış olacaktı ki, iki
hizmetkarıyla birlikte kapıyı bam diye çarparak çıktı.

Bağırarak emretti “Bir ay boyunca dışarı çıkmasın
yoksa yine kendini aptal durumuna düşürecek!”

Grup giderken odaya sessizlik çöktü. Wei WuXian kalkmaya karar verdi. Fakat uzuvları aynı fikirde
değildi, tekrar uzandı. Yan dönüp tuhaf çevresini ve yerdeki dağınık öbeklere sersemce baktı.

Yanında, muhtemelen yere atılmış, bronz bir ayna vardı. Wei WuXian alıp kendisine baktı, beti benzi
atmış soluk bir surat ve yanaklarında asimetrik kırmızı kümeler. Kıpkırmızı bir dili de ekleyince, asılmış
bir hayalet gibiydi. Aynayı bir kenara atıp suratını silerken elleri beyaz bir tozla kaplandı.

Bedenin sahibi çok şükür bu suratla doğmamıştı. Kesinlikle bir erkekti ama makyaj yapıyordu (kötü de
yapıyordu üstelik). Arrgh, çekilecek çile değildi!Şoktan sıyrılınca, enerjisi yerine geldi, sonunda oturabildi, tam altında yuvarlak bir rün vardı.

Elle yapılmış kırmızı eğri büğrü rün, kanla çizilmişti, hala ıslak ve kokuyordu. Rünün üzeri, vücuduyla
bozduğu, korkunç görünen büyülü yazılarla doluydu.

Ne de olsa, Wei WuXian Şeytani Efsunların Kurucusu ve Yüce Lideri olarak bilinirdi, bunun gibi rezil
rünlere bakmaya en alışkın olan kişiydi.

Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin