Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)

Arındırma-dördüncü kısım

014.Bölüm.
🐙🌹🤍

Lan WangJi, Wei WuXian’a bakmadı. Hocasına saygılı bir baş selamı verdikten sonra monoton bir tonla konuştu, “Bir, serbest bırak; iki, baskıla; üç, yok et. İlk yaklaşım yakınlarının minnettarlığını
kazanmak ve merhumun son dileğini yerine getirmektir, onu dünyada tutan şeylerden kurtarmaktır. Eğer işe yaramazsa baskılamak gerekir. Eğer suçları insafsızsa ve Yang enerjisi dağılmıyorsa, tamamen yok etmek gerekir. Efsuncular bu sıraya bağlı kalmalıdır. Hataya yer yoktur.”

Hepsi tuttuğu nefesi bırakıp, Göklere, yaşlı adam Lan WangJi’yi seçtiği için şükretti. Eğer onlardan biri olsaydı mutlaka ya sırayı karıştırır ya da eksik sayardı. Lan QiRen tatmin olarak başını salladı,
“Kusursuz.”

Bir an durduktan sonra devam etti “İster bir insan ister bir efsuncu olsun, her insan bu
kadar net olmalıdır. Eğer kişi ilgisiz olur ya da birkaç basit yaratığı yendiği için kazandığı boş şöhretle gurur duyarsa, er ya da geç kendisine utanç getirecektir.”

Wei WuXian kaşlarını kaldırıp tekrar Lan WangJi’ye baktı. Yaşlı adam sahiden sözleri onun için söylemişti. En sevdiği öğrencisini de derse onun dikkatini çekmek için çağırılmıştı.“Bir sorum var.”

Lan QiRen “Sor.”

Wei WuXian, “Her ne kadar ilk aşama serbest bırakmak olsa da çoğu zaman imkanız. ‘Son dileğini yerine getir’ yeni bir çift ayakkabı olsa tamam, ama intikam için bir sürü kişiyi öldürmekte olabilir?”

Lan WangJi cevapladı, “Bu yüzden serbest bırakmanın ardından baskılamak gelir. Eğer gerekirse de onu yok etmek izler.”

Wei WuXian gülümsedi, “Çok yazık.”

Bir an durup devam etti, “Cevabı biliyordum ama o sırada dördüncü yolu düşündüğüm için cevap veremedim.”

Lan QiRen söze girdi, “Dördüncü bir yol hiç duymadım.”

“Ölme şekli yüzünden celladın öfkeli bir cesede dönüşmesi kaçınılmaz. Ölmeden önce yüzden fazla insanı öldürdüğü içinde, mezarları açıp öldürdüğü insanların Yang enerjisini uyandırıp, onları celladın
cesedine karşı savaştırırsak…”

Lan WangJi en sonunda dönüp ona baktı. Kaşlarını çattığı halde hala ifadesiz görünüyordu. Lan QiRen ise o kadar sinirlenmişti ki konuşurken titriyordu. Bağırmaya başladı, “Nasıl cüret edersin!”

Sınıftaki herkes buz kesmişti. Lan QiRen ayağa fırladı, “Serbest bırakma! Ruhları yok etmenin temeli serbest bırakmaktır! Serbest bırakmaya çalışmadığın gibi bir de Yang enerjilerini artırmaktan
bahsediyorsun! Hem doğa kanunlarına karşı geliyor hem de tüm ahlak kurallarını hiçe sayıyorsun!”

Wei WuXian cevap verdi, “Serbest bırakıldıktan sonra işe yaramaz oluyor, neden onları kullanmıyoruz? Büyük Yu, tufanı zapt ettiğinde, önündeki engel aşağı bir yöntemdi, yeniden yönlendirme ise yüksek bir yöntem. Bastırma tıpkı engel gibi, yani aşağı bir yönte…”

Lan QiRen kafasına bir kitap attığı sırada cümlesini yarıda kesip kenara kaçmayı başardı. Yüz ifadesini hiç bozmamıştı ve boş boş konuşmaya devam etti, “Ruh enerjisi de enerjidir; Yang enerji de. Ruh enerjisi, Yin, dağları delip nehirleri doldurabilir, insanlar tarafından kullanılır. Neden Yang enerji de insanlar
tarafından kullanılmasın ki?”

Lan QiRen bir kitap daha fırlattı. Sesinde hiç merhamet yoktu, “O zaman bir soru daha sorayım! Yang enerjinin seni dinleyeceğini ve başkalarına zarar vermeyeceğinden nasıl bu kadar eminsin?
Wei WuXian cevap verirken büzüşmüştü, “Daha bunu düşünmemiştim!”