62.bölüm.Dudakları titredi, sessizce bir şeyler söyledi. Jiang Cheng neredeyse hemen ayağa fırlamıştı.Wei WuXian’dı!Ancak yüzü dışında, karşılarındaki kişi eski Wei WuXian’a hiç benzemiyordu.Wei WuXian her zaman neşeli, enerjik bir çocuk olmuştu. Gözlerinin köşesinde her zaman bir gülümseme gizli olur, asla düzgün bir şekilde yürümezdi. Ancak karşılarındaki kişi soğuk ve karanlık bir enerjiyle çevrelenmişti. Yakışıklıydı ama yüzü solgundu, gülümsemesi ise uğursuz.
Gözlerinin önündeki sahne şok ediciydi. Neler olduğu belli değildi, acele hareket edemezlerdi. İkisi şaşkın bir halde çatıda dururken içeri girmeye yeltenmedi. Sadece başlarını biraz daha eğerek yüzlerini çatının kiremitlerine yaklaştırdılar.Odanın içinde simsiyah giyinmiş Wei WuXian yavaşça döndü. Wen Chao hala yüzünü saklıyordu. Şimdi, sadece rahatsız nefesleri duyulabiliyordu, “Wen ZhuLiu... Wen ZhuLiu!”Bunu duyunca Wei WuXian’ın gözleri dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı, “Şu andabile, ona seslenerek seni kurtarmasını mı istiyorsun?”Birkaç adım atarak yaklaştı ve ayağıyla beyaz bir şeyi tekmeledi. Yere baktı. Wen Chao’nun fırlattığı etli börekti.Wei WuXian kaşını kaldırdı, “Ne, yemek mi seçiyorsun?”Wen Chao sandalyesinden düştü, yırtınarak, “Yemiyorum! Yemiyorum! Yemiyorum!”Bağırırken parmaksız elleriyle yerleri tırmalıyordu. Uzun siyah pelerin sıyrılarak bedenin alt yarısını, bacaklarını gözler önüne serdi. İki bacağı sanki ağır aksesuarlarmış gibi belinden sarkıyordu. Bandajlarla sarılmış olsalar da tuhaf bir şekilde inceydiler. Vahşi hareketleri yüzünden bandajları da sıyrılmaya başlamıştı. İçindeki beyaz kemikler, kıpkırmızı kan ve et parçaları göründü.Bacağındaki bütün et kesilmişti, parça parça. Ve muhtemelen... et kendisine yedirilmişti!Wen Chao’nun keskin çığlıkları boş binada yankılandı. Wei WuXian sesi duymuyor gibiydi. Cübbesinin eteklerini kaldırarak başka bir masaya oturdu.İkinci bir gaz lambası yandı. Ateşin parlak sarı ışığı Wei WuXian’ın yüzünün yarısını aydınlatırken diğer tarafını karanlık bıraktı. Ellerini aşağıya indirdi. Masanın altındaki karanlıkta kül renginde bir yüz belirdi. Kısa bir süre sonra çiğneme sesler duyuldu.Beyaz çocuk yere çömelmişti. Genç, etçil bir canavar gibi Wei WuXian’ın ona verdiği bir şeyi kemiriyordu.Wei WuXian beyaz hortlak çocuğun seyrek saçlı kafasını okşadıktan sonra ellerini tekrar yukarı çıkarttı. Çocuk yediği şeyin kalanını elinde tutarak bir köşeye geçti ve oturdu. Bacaklarına sarılmış, Wen ZhuLiu onu soğuk, parlak gözleriyle izlerken hala vahşice çiğniyordu.Çiğnediği şey iki insan parmağıydı. Muhtemelen Wen Chao’ya aittiler.Lan WangJi beyaz hayalet çocuğa ve beyaz Wei WuXian’a baktı. Bichen’in kabzasındaki eli daha güçlü kavradı.
Wen ZhuLiu hala Wen Chao’nun önünde duruyordu. Wei WuXian’ın başı öne eğilmişti, yüz ifadesini görmek imkansızdı, “Wen ZhuLiu sahiden bu köpeğin hayatını benim ellerimden alabileceğini mi sanıyorsun?”Wen ZhuLiu, “Denerken ölürüm.”Wei WuXian soğuk bir kahkaha attı, “Ne kadar sadık bir Wen köpeği.”Wen ZhuLiu, “Onların nesillerine olan borcumu yine de ödeyemem.”Wei WuXian’ın yüzü birden karardı. Sesi de sertti, “Komik! Neden borcunu başka insanları katlederek ödemen gerekiyor peki!”O daha sözlerini bitiremeden Wen ZhuLiu’nun arkasından Wen Chao’nun kulak tırmalayan inlemeleri duyuldu. Wen Chao köşeye sürünmüş ve ahşap tahtalara tüm gücüyle yapışmıştı, sanki içlerinden geçip gidebileceğini düşünüyor gibiydi. Ancak kırmızı bir gölge birden tepesinde belirmişti. Uzun saçlı, kırmızı giysili bir kadın, birden hiç yoktan belirerek onun üzerine düşmüştü. Mavi renkyüzü, parlak kırmızı giysileri ve siyah saçlarıyla tüyler ürperticiydi. Parmakları Wen Chao’nun kafasındaki bandajlara dolandı ve yırttı!Bandajlar Wen ZhuLiu tarafından merhemle birlikte daha biraz önce sarılmıştı. Merhem, cilt ve bandajlar birbirine yapışmış durumdaydı. Yanmış cildi zaten çok zayıftı. Bir yırtılma sesiyle henüz soyulmamış yara kabukları ince bir deri tabakasıyla birlikte yüzünden soyuldu. Dudakları da bandajla beraber gitmişti. Eğri büğrü, kel kafası artık kanla kaplıydı.Wen Chao anında kendinden geçti. Wen ZhuLiu çığlığı duyduğu anda hemen arkasını dönüp ona yardım etmek için hareketlenmişti. Çatıdaki Lan WangJi ve Jiang Cheng de kılıçlarına sarılmış, saldırıya hazırlardı. Ancak bir başka çığlık duyuldu. Wei WuXian’ın ayağının dibindeki çocuk öne fırladı. Wen ZhuLiu’nun sağ eli çocuğun alnına sıkışmadan önce avucunda keskin bir acı hissetti. Hortlak çocuk ağzını açmış ve iki sıra sivri dişleriyle onu ısırmıştı.Wen ZhuLiu ondan kurtulamıyordu, o yüzden onu da sürükleyerek Wen Chao’ya doğru ilerledi. Hortlak çocuksa elinden büyük bir parça koparmış ve kenara tükürmüştü. Avucunu çiğnemeye devam ediyordu. Wen ZhuLiu sağ eliyle çocuğun kafasını yakalamış, sanki güçle sıkıp küçük, soğukkafayı patlatmak ister gibiydi. Mavi yüzlü kadın kan lekeli bandajları yere atmış ve dört bacaklı bir hayvan gibi koşarak Wen ZhuLiu’nun yanına anında varmıştı.Kolunu sallamasıyla on kandanışık anında fışkırdı. İki karanlık yaratık, biri küçük diğeri büyük, anında onu çevrelemişlerdi. Wen ZhuLiu ikisiyle birden aynı anda baş edemiyordu, bir kaosun içine sürüklenmiş haldeydi. Diğer tarafa baktığında yüzünde soğuk bir gülümsemeyleizleyenWei WuXian’ı gördü ve kendini onun üzerine attı.Çatıdaki ikilinin kaşları çatıldı. Lan WangJi yere vurdu. Kiremitler parçalandı ve çatı çöktü. Lan WangJi fırlayarak kendini Wen ZhuLiu ve Wei WuXian’ın arasına yerleştirdi. Wen ZhuLiu’nun şaşkınlığını fırsat bilen mor bir ışık, boynuna dolandı. Wen ZhuLiu’nun geniş, ağır vücudu çırpınan kırbaçla kaldırılmış ve şimdi havada süzülmekteydi.Hemen ardından boyunun kırılmasından duyulan ezilme sesi işitildi. Aynı anda Wei WuXian’ın gözleri irileşti. Belindeki flütü çıkarttı ve dönerek ayağa kalktı. Wen ZhuLiu’yu parçalayan hortlak çocuk ve mavi yüzlü kadın anında yanına geldiler ve iki yabancı karşısında tetikte bir şekilde beklemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Ficción históricaŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...