96.bölüm-18
~🐇~
Wei WuXian en sonunda anladı. Lan WangJi’yi içirmeden önce ‘Sadece birkaç soru soracağım; başka hiçbir şey yapmayacağım’ sözleriyle sadece kendini kandırmıştı.
Dünyadaki en disiplinli insan sarhoş olduktan sonra öfke nöbetleri geçiriyor, insanlara vuruyor, ortalığı dağıtıyordu, Lan WangJi sarhoşken yaptıkları konusunda bir denetime sahip değildi. Ve Wei WuXian bunu bildiği halde yine de ondan faydalanmış,tahrik ederek kendi yapmak istediklerine bilerek yönlendirmişti.
Ne kadar Lan WangJi dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş olsa da sonuçta bir erkekti. O acımasızca sataşırken nasıl sakin kalabilirdi? Daha bir gün önce Lan WangJi bu konuda Jiang Cheng tarafından aşağılanmıştı ve şimdiyse abisi hakkında endişeleniyordu, yine de Wei WuXian böyle bir şey yapmıştı...Lan WangJi ‘mn’ dedikten sonra bir daha konuşmadı ama Wei WuXian çoktan çıkarımlarda bulunmuştu.
Yaşadığı iki hayatta hiç ‘utanç’ kelimesini nasıl yazacağını bilmemişti, ama şimdi herkesten çok daha iyi anlıyordu. Dudakları şişmiş ve zonkluyordu, karnındaki ve bacaklarının arasındaki yapış yapış his ise onu daha da utandırıyordu. Her an kafasını duvara vurabilirdi.Durum açıkça en kötü ihtimali doğrulamıştı.
Lan WangJi sahiden ona karşı çok iyiydi, ama... muhtemelen onun umduğu şekilde bir şey değildi bu.Lan WangJi’nin daha da rahatsız olmasını istemeyen Wei WuXian cübbesini ve pantolonunu giymek için hareketlendi.Giyinirken alnının kenarına vurdu ve her zamanki ilgisiz sesiyle konuştu, “Uyandın. Ben de baya uyandım."
Lan WangJi dönerek ona baktı. Wei WuXian gözlerindeki ifadeyi görmeye cesaret edemiyordu. Kolları hafifçe titrerken giysilerini kaptı ve aceleyle başının üzerinden geçirdi. Lan WangJi ona doğru uzandı, bir anlık sessizliğin ardından sanki vücudundaki sıvıyı silmesine yardım etmek ister gibiydi.
Wei WuXian anında, “Hayır gerek yok!!”Lan WangJi’nin eli geri çekilmeden önce bir an duraksadı.Wei WuXian rahat bir nefes alırken mırıldandı, “
Gerek yok. Kendim yaparım. Bana dokunmana gerek yok.”
Lan WangJi gibi birisi birlikte olduktan sonra karşısındakinin dış görünüşünü bozduğunu düşünürdü. Wei WuXian’ın Lan WangJi’nin onu temizlemesine izin vermeye yüzü yoktu. El yordamıyla iç çamaşırlarına uzandı ve kendini sildikten sonra bir kenara attı, “Ee, Lan Zhan, ikimizde bu gece fazla içtik. Özür dilerim.”
Lan WangJi hiçbir şey demedi.Wei WuXian devam etmeden önce bir çizmesini giydi, “Ama senin canını sıkmana gerek yok. Ee, bazen böyle şeyler erkekler için normaldir. Lütfen... çok ciddiye alma.”
Lan WangJi ona sessizce baktı, “Normal mi?”Sesi sakinden öteydi.Wei WuXian cevap vermeye cesaret edemedi. Lan WangJi tekrar sordu, “Çok ciddiye almayalım mı"
*Yazan oç: WEI WUXIAN SEN SAKA MISIN
ADAM ASIK SANA MAL MISIN NE DIYORSUN OKUZ SIKERIM*Wei WuXian hislerinin fark edilip, Lan WangJi’yle arasının arkadaş olamayacakları kadar tuhaf bir hal almasındansa, Lan WangJi’nin onun arsız ve değersiz bir insan olduğunu düşünmesini tercih ederdi.Ama şu anda düşünmeden söylediği aptal sözler için pişman olmuştu.
Fısıldadı, “...Özür dilerim.”Lan WangJi aniden ayağa kalktı.
Wei WuXian paniğe kapıldı. Tam o sırada han sahibi aniden yukarı çıkmış, kapılarını çalıyordu, “Genç Efendiler, Genç Efendiler! Yatakta mısınız?”
Lan WangJi bakışlarını çekti.
Wei WuXian hızla diğer çizmesini giydi, “Hayır! Yani, evet, evet. Bekleyin, giyinip hemen geliyorum.”
Wei WuXian giyindikten sonra Lan WangJi giderek kapıyı açtı.
Wei WuXian, “Sorun ne?”Koridordaki han sahibi özür dilercesine gülümsedi, “Sahiden bu kadar geç bir saatte sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. Lütfen affedin. Ama başka şansım yoktu. Alt katınızdaki misafirimiz odasına su damladığını söyledi. Sizin odanızdan olabilir diye düşündüm, o yüzden de kontrol etmek için geldim...”
odaya baktığı anda şok olmuştu, “N-N-N-Ne oldu burada?!”
Wei WuXian çenesine dokundu, “Özür dilemesi gereken benim. Affınıza sığınırım hanımım. Çok fazla içki içmiştim ve banyo yapmak istedim. Her şey o kadar iyiydi ki birkaç kez küvete vurdum, kırıldı. Sahiden özür dilerim; zararınızı karşılayacağım elbette.” Sözlerini bitirdiği gibi ödeyemeyeceğini fark etti.
Seyahatleri boyunca masraflarını karşılayan hep Lan WangJi olmuştu. Sonuçta yine ödeyen de o olmuştu.Her ne kadar han sahibi ‘sorun değil’, ‘endişelenmeyin’ deyip dursa da, sıkıntısı yüzünden okunuyordu.
İçeri girdi, “Su nasıl sızmış böyle... Odada adım atacak yer bile yok...” eğildi, birkaç minderi toplarken birden tekrar bağırdı, “Neden burada bir delik var?!”Lan WangJi’nin Bichen’le açtığı delikti.
Wei WuXian elleriyle darmadağın saçlarını taradı. Sadece tekrar özür dileyebilirdi, “Evet, o da benim suçum. Kılıcımla oynuyordum ve...”
O daha sözlerini bitirmeden Lan WangJi çoktan yerdeki para kesesini almış ve masaya bir gümüş bırakmıştı. Han sahibinin ifadesi oldukça yumuşadı, ama hala söyleyecek sözleri vardı, bir elini göğsüne koyarak, “Genç Efendi, alınmayın ama, kılıç kadar tehlikeli birşeyi nasıl etrafa atabildiniz? Minderi ve yeri delmeniz hadi önemli değil ama ya birisine isabet etseydi?
Wei WuXian, “Evet, evet. Haklısınız hanımefendi.”
Han sahibi parayı aldı, “Ben gideyim öyleyse. Saat çok geç oldu. Siz de dinlenin. Sizi yeni bir odaya geçirip, burasıyla yarın ilgileneceğim.”
Wei WuXian, “Evet, lütfen, teşekkürler... Bir dakika! O zaman, iki oda alsak olur mu?”
Han sahibi şaşırmıştı, “Neden iki oda?”
Wei WuXian, Lan WangJi’ye bakmaya cesaret edemiyordu. Kısık bir sesle, “...Ne zaman içsem deli gibi davranıyorum. Siz de gördünüz. Her şeyi etrafa atıp kılıcımla oynuyorum. Ben de kimseye vermek istemem"
Han sahibi, “Kesinlikle!”
Cevap verdikten sonraonları iki yeni odaya götürdü ve ardından elbisesinin eteklerini tutarak alt kata indi. Wei WuXian minnettarlığını sunduktan sonra odasının kapısını açtı. Döndüğünde Lan WangJi’nin bir elinde Bichen’le koridorda dikildiğini fark etti. Diğer elinde alın şeridi vardı. Bakışlarını yere eğdi ve hiçbir şey söylemedi.
Wei WuXian en kısa zamanda odasına saklanmak istiyordu, ama onu gördükten sonra içeriye adım atamadı. Uzun bir süre düşündükten sonra konuştu, dikkatli ama içtendi, “Lan Zhan, bu gece için sahiden çok özür dilerim.”
Sessizliğin ardından Lan WangJi derin bir nefes aldı, “Benden özür dilemene gerek yok.”
Alın şeridini düzgün bir şekilde taktıktan sonra tekrar disiplinli HanGuang-Jun olmuştu. Başını salladı, “Dinlen. Guanyin Tapınağı ve Lanling konusunu yarın konuşuruz.”
Böylece Wei WuXian bir parça daha iyi hissetmeye başlamıştı. En azından yarın konuşacakları bir konu vardı. Gülümsedi, “Evet, sen de. İyice dinlen. Yarın konuşalım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Historical FictionŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...