041.Bölüm.Xiao XingChen’in gülümsemesi dondu.‘Xue Yang’ ismi onun için başlı başına bir şoktu. Normalde de yüzü hep solgundu, ama adını duyduğu gibi yüzündeki tüm kan çekildi. Dudakları bir damla pembelik katılmış kar rengindeydi.Sanki inanamıyormuş gibi kısık bir sesle sordu, “...Xue Yang mı?”
aniden irkilerek, “A-Qing bu ismi nereden duydun?”A-Qing, “Xue Yang yanımızdaki adam! O piç herif!”Xiao XingChen kekeledi, “Yanımızdaki mi?... Yanımızdaki...” başını salladı, sersemlemiş istiyordu, “Nerden çıkardın?”A-Qing, “Onu birisini öldürürken duydum!”Xiao XingChen, “Birini mi öldürdü? Kimi öldürdü?”A-Qing, “Bir kadını! Çok gençti. Elinde kılıç vardı sanırım. Xue Yang da üzerinde bir kılıç gizliyor galiba. Kavga ettikleriniduydum. Bağırıyorlardı. Kadın ona ‘Xue Yang’ diyordu, ‘Tapınağı yıktın’, ‘Bir sürü kişiyi öldürdün’, ‘Hak ettiğin cezayı çekmen gerek’ diyordu. Aklını kaybetmiş gibiydi! Bizden bu zamana dek kendini gizledi, amacı ne onu bile bilmiyorum!”
A-Qing tüm gece düzgün bir yalan bulmak için uyanık kalmıştı. İlk olarak Daozhang’ın yaşayan insanları öldürdüğünü bilmesine izin veremezdi. Song Lan’ı kendi elleriyle öldürdüğünü de anlamasına engel olmalıydı. Daozhang’tan böyle bir şeyi gizlemek haksızlık olsa da, ne olursa olsun Song Lan’ın ölümünü anlatamazdı. Xiao XingChen, Xue Yang’ın kim olduğunu anladıktan sonra hemen kaçmalıydı!Ancak haberler kabul edilemeyecek kadar ciddiydi. Ve kulağa absürt geliyordu. Xiao XingChen inanamıyordu, “Ama sesi farklıydı. Ve...”A-Qing sinirle bastonunu yere vurdu, “Sen onu tanıma diye bilerek sesini değiştirdi! Onu tanımandan korktu!” Birden aklına bir fikir geldi, “Ah sahi! Sahi sahi! Dokuz parmağı var. Daozhang fark etmiş miydin? Xue Yang’ın dokuz parmağı mı var? Onu daha önce görmüştün değil mi?”Xiao XingChen sendeledi, neredeyse yere düşecekti.A-Qing hemen masaya oturmasına yardım etti, ardından kendisi de oturdu. Bir süre sonra Xiao XingChen tekrar konuştu, “Ama A-Qing dokuz parmağı olduğunu nereden biliyorsun? Onun eline dokundun mu? Eğer o gerçekten Xue Yang ise ortaya çıkmamak için sol eline dokunmana izin vermezdi.”A-Qing dişlerini sıktı, “...Daozhang! Sana gerçeği söyleyeceğim! Ben kör değilim. Görebiliyorum! Ellerine dokunmadım, ellerini gördüm!”Bu kez şok nasılsa daha büyüktü. Xiao XingChen neredeyse konuşamayacak haldeydi, “Ne dedin? Görebiliyor musun?”
Korkusuna rağmen A-Qing gerçeği daha fazla gizleyemezdi. Ardı ardına özürler diledi, “Özür dilerim Daozhang! İsteyerek yalan söylemedim! Gerçekten kör olmadığımı anlarsan beni kendin uzaklaştırırsın sandım! Lütfen bana kızma. Buradan birlikte kaçalım. Yemekleri aldığı gibi eve geri gelecek!”Birden ağzını kapattı.Xiao XingChen’in gözlerindeki bandajlar normalde bembeyazdı.
Ama şimdi iki kızıl kandamlası görünebiliyordu. Kırmızılık gittikçe belirginleşti, bir süre sonra sızmaya başladı.A-Qing ağlamaya başladı, “Daozhang kanıyorsun!”Xiao XingChen fark etmemişgibiydi. Hafif bir inlemeyle elini yüzüne götürdü. Elini geri çektiğinde kanla ıslanmıştı. Titreyen elleriyle A-Qing bir kısmını sildi. Ama ne kadar silerse sanki o kadar çok kanıyordu. Xiao XingChen elini kaldırdı, “Ben iyiyim... İyiyim.”Böyle yaralanmış gözler yoğun duygular ve hislerin ardından kanardı, ancak uzun zamandır hiç kanamamıştı. Wei WuXian artık iyileştiklerini düşünmüştü. Ama bugün, tekrar kanamaya başlamışlardı.Xiao XingChen mırıldandı, “Ama... Ama eğer sahiden Xue Yang’sa neden böyle yaptı? En başından beni neden öldürmedi, neden yıllarca yanımda kaldı? Xue Yang bunu neden yapsın?”A-Qing, “Tabi ki en başında seni öldürmek istedi! Gözlerinde gördüm. Gittikçe daha istekli ve korkutucu görünüyorlardı! Ama hareket edemeyecek kadar ağır yaralanmıştı ve onu iyileştirecek birine ihtiyacı vardı! Ben kim olduğunu bilmiyordum, eğer onun bir katil olduğunu bilseydim, bulduğumuz çalılarda onu bıçaklardım! Daozhang kaçalım! Tamam mı?”Ama Wei WuXian içten içe biliyordu, İmkansız. Eğer Xiao XingChen’e bir şey demese, Xue Yang’le ömrünün sonuna dek bu şekilde yaşayabilirdi. Ama şimdi biliyor ve kaçamaz. Kesin doğrudan gidip Xue Yang’in yüzüne soracak.Xiao XingChen bir süre sonra sakinleşmeyi başarmıştı, “A-Qing sen kaç.”Sesi boğuk gibiydi. A-Qing’in sesi ise korku doluydu, “Ben mi? Daozhang birlikte kaçmamız gerek!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mø Daø Zų Shī Novel (Türkçe)
Historische RomaneŞeytan Tarikatı'nın kurucusu Üstad-ı Azam Wei Wuxian. Şeytani sanatlarda ustalaşması, onun kötücül güçlere hükmetmesini sağlar. Ne kadar kötücül güç emerse o kadar zihin bulanıklığı yaşar.Bu zihin bulanıklığı yüzünden kaotik olaylar yapmış milyonlar...