.Bölüm
ARAF
Kafasının içinde bir karınca ordusu var gibiydi. Yalnız tek farkı hepsinin ayak seslerini duyabiliyordu. Bu kör karanlık da neyin sinesiydi? Ya bu cehennem çığlıkları?
“Kızım...”
“Baba, sen mi geldin? Neredesin? Neden seni göremiyorum?”
Babasız geçen bir ömür ve bir fotoğrafını bile görememenin verdiği acı hayallerine de giriyordu. Onu hiç görmemek hayal kurmasına da engel oluyordu.
“Kızım... Asla pes etme...”
“Baba, yalvarırım bir kez olsun yüzünü göreyim. Sadece bir kez. Ne olursun karşıma çık.”
Hiçliğin ortasında karanlığa bağırıyordu. Gözleri ve burnu anne karnında olduğu gibi burada da işe yaramıyordu. Ne babasını görüyor ne de kokusunu alabiliyordu.
“Elfida kızım, seni sevdiğimi aklından çıkarma.”
Boşluğa öfkeli bir şekilde “Yalan söylüyorsun, beni sevseydin karşıma çıkardın. Yalancısın sen.” Diye bağırırken kendine geldi.
En son, yeni geldiği kayıp ruhlar lisesindeki iki kızı camdan sarkıttığı için soğuk oda cezası almıştı. Soğuk odada uyuya kalmıştı ama gözlerini açtığında bulunduğu yer hiçte soğuk değildi. Aksine sanki fırının içindeymiş gibi terliyordu. Her yer karanlıktı. Bazı şeyler rüyasındakilere benziyordu. Örneğin her yerin zifiri karanlık olması haricinde onlarca kişinin aynı anda bağırmasından dolayı karıncaların ayak sesleri gibi baş ağrıtıyordu. Yumuşak bir zeminde oturduğunu fark etti. Ayağa kalkmaya çalıştığında ayaklarının kelepçeyle bağlandığını elleriyle müdahale edeceği sırada da ellerinin kelepçeli olduğunu anladı.
-Ulan orospu çocukları çözün beni.
-Altıma işeyeceğim, kim bağladı beni.
-Şuradan bir kurtulayım ananızı belleyeceğim.
-Beton Uğur’u hiçbir kelepçe tutamaz.
-Hangi sikik elimi yaktı.
Her ağızdan farklı küfürler eşliğinde bağırışlar çıkıyordu.
Elfida, hiçbir şey görmeyen gözlerini kapatıp sakince düşünmeye başladı.
Muhtemelen yeni geldiğim okulda bir çeşit teste tabii tutuluyoruz. Ellerimizi ayaklarımızı kelepçeleyip bizi buraya hapsettiler. Kimlerin kurtulacağını merek ediyorlar. Yalnız bu testler benim için çok basit diye düşündü.
Elfida özel eğitimli olmasının yanı sıra çok da tedbirli biriydi. Kömür karası uzun saçlarının arasında maymuncuğa benzer her kilidi açabilecek iğne kalınlığında bir alet saklardı. Adını da sihirli anahtar koymuştu. Sihirli anahtarla açmayacağı kilit yoktu. Bulunduğu yer giderek ısınıyordu. Bağırışları duymazdan gelip iki elini kafasına götürerek sihirli anahtarı aramaya başladı. Kısa süre sonra sihirli anahtarı parmak uçları arasına aldı.
Önce ayaklarını karnına doğru çekip karanlık ortamda el yordamıyla ayağındaki kelepçeleri çözdü. El bileğine bağlı kelepçeleri çözmesi de otuz saniye kadar sürdü. Tam ayağa kalkacağı sırada sol tarafından bir şey ona dokununca dirseğini o tarafa doğru savurdu ve akabinde acı içinde bir inleme sesi duydu.
Dirseğinin bir insan yüzüne çarptığını ve burnunun çatırdama sesini duydu ama şimdilik bunu önemsememeye karar verdi. Önce nerede olduğunu öğrenmeli ve bir an önce çıkış kapısını bulmalıydı. Ortam ısısı git gide artıyor bedeni yapış yapış eden nem daha da bunaltıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...