5.BÖLÜM
ARAF
Güneş kaybolup da fırtınanın getirdiği sağanak yağmur altında sırılsıklam olan kırk gençin içinde bir kaçı hariç diğer hepsi ayrı ayrı sinir krizi geçirmek üzereydi. Üstelik valizlerin dört haneli şifrelerle kilitlenmiş olması ve kimsenin şifreyi bilmemesi de ayrıca sinirlenmelerine sebep oluyordu. Çok fazla yayılmadan bir birlerine yakın durarak homurtular ve gürültü çıkararak Valizleri açmaya çalışıyorlardı.
Karanlık, soğuk hava, ıslak elbiseler, guruldayan aç karınlar sağlıklı düşünmelerine engel oluyordu.
-Çakmak ya da kibriti olan var mı?
-Üzerinde bıçak veya kesici bir alet taşıyan varsa söylesin. Eğer ben bulursam ilk bulduğumun götüne sokarım.
-Bu kadar adam içinde ateş yakmayı bilen yok mu?
-Açlıktan ölmek üzereyim.
-Neredeyiz biz?
-Okul nerede?
Mızmızlanmaların sonu hiç gelmeyecek gibi gözüküyordu.
Ayı Memo ve Afgan Sado, içinde yiyecek olduğunu düşündükleri hatta neredeyse emin oldukları bir valizi açmak için her yolu deniyorlardı. İkisi de açlığa tahammül edemeyen bir yapıya sahipti. Tek farkları Ayı Memo su içse kilo alıyor, Afgan Sado ise dünyayı yese elli beş kiloyu geçemiyordu.
“Sado, gözünün yağına ekmek bandığım, sen cin gibi akıllısındır. Açıver şu valizi. Yoksa açlıktan öleceğim.”
“Memo gardaş, şifre ben bilmiyor. Valiz yırtılmıyor. İçinden suçuk kokusunu alıyorum. Ben de dayanamıyor. Açsak, yumurta ve sucuk güzel yerdik.”
Elfida biraz uzaklarında başka bir valizle uğraşıyordu. Valizin içinde alet edevat olduğunu düşünüyordu çünkü içinden şangur şungur metal sesleri geliyordu. Afgan Sado’nun yarım yamalak konuşmasından duyduğu sucuk kelimesi karnının guruldamasına sebep oldu. Eline çiğ sucuğu alıp ısıra ısıra yemenin hayalini kurdu. Yine de elindeki valizin daha önemli olduğunu hissediyor ve o valizi açarsa diğerlerinin de açılacağını düşünüyordu.
Birçok kombinasyon denemesine rağmen şifreyi bir türlü bulamıyordu.
Bunların şifresi rastgele olmaz. Sabaha kadar denesem yine de tutturamam. Kesinlikle gözümüzün önünde olan bir şifresi olmalı. Doğum yılım olabilir mi? Saçma. Bunca valize neden benim doğum yılımı koysunlar ki? Koltuk numarası? Ona da bakmadık.
Karanlık kumsalı ay ışığı az da olsa aydınlatıyordu. Elfida valizin her yanına bakıp şifreyi aradı ama bulamadı. Gözlerini kapatıp düşünmeye başladı. Ve sonunda dört rakamdan oluşan bir görüntü gözleri önüne geldi.
Evreka!
Valizleri açmaya çalışan gençlerin tümü dönüp Elfida’ya baktılar. Kısa süre sonrada kafalarını önlerinde ki valizin şifresine çevirdiler.
Elfida hiçbir şey söylemeden bulduğu şifreyi girdi. Tık sesi ve valiz açıldı. Hiç belli etmeden tekrar kapattı. Ayağa kalkıp birkaç metre uzağındaki Sado ve Memo’nun yanına gidip başlarına dikildi.
“Gençler, sizin valizde yemek olduğuna emin misiniz?”
Ayı Memo kafasını kaldırıp Elfida’ya baktı. Onu hemen tanıdı. Okula girer girmez kaslı ve yağlı kolları arasına kıstırıp hoş geldin demişti. Elfida da onun yüzüne sert bir kafa atmıştı.
Sinirli bir şekilde “Seni ilgilendirmez. Sen kendi işine bak.” Dedi.
Afgan Sado hemen “Allah çarpsın yemek vardır.” Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...