KRL LUCİFER 16.Bölüm

60 6 1
                                    

16.BÖLÜM

Elfida gözlerini açtığında hava yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu. Dışarıda karamsar bir kızıllık vardı. Bir şeyler yanlıştı ama ne?

 Tabii ya, Ateş, Elfida’yı gece yarısı kaldırıp nöbeti ona devretmesi gerekiyordu ama bunu yapmamıştı. Ateş’in nöbeti devretmemesinin iki nedeni olabileceğini düşündü. Ya nöbet beklerken uyuya kalmıştı ya da başına bir iş gelmişti. Elfida’nın içine bir şüphe düştü.

Hayal ve Sena sessiz bir şekilde uyumaya devam ediyorlardı.

Elfida endişeli bir şekilde barınaktan dışarı çıkıp Ateş’e baktı ama kimseyi göremedi. Ateş, görüşmek üş alanı dışındaydı. Sağa, sola birkaç adım atarak her hangi bir arbede olup olmadığını anlamaya çalışırken aynı zamanda Ateş’in izlerini görmeye çalıştı. Herhangi bir arbede belirtisi yoktu. Sadece, Ateş’e ait olduğunu düşündüğü ormanın içine doğru giden bir çift ayak izi vardı.

Elfida, “Ateş bizim uyumamız bekledi  ve tek başına kardeşini bulmaya gitti. Bu çocuk güçlü ama aptalın teki. Tek başına bir keklik gibi avlanır.” Diye kendi kendine söylendi.

İzleri takip etmeyi düşünse de önce küçük barınaklarındaki dostlarını uyandırmaya karar verdi.

Hayal ve Sena’yı dürtüp “Uyanın, sabah oldu. Ateş gece nöbet beklemek yerine kardeşini bulmaya girmiş olmalı. Dışarıda yok.”

Hayal, ayağa kalkıp uyuşan bacaklarını ve tutulmuş belini rahatlatmak için birkaç egzersiz hareketi yaparken Sena biraz endişeli şekilde “Hiç akıllıca davranmamış. Böyle bir yerde tek başına kalmak çok tehlikeli.” Dedi ve uyku mahmuru gözlerini ovaladı.

“Haklısın ama yapacak bir şey yok. Kardeşine yardım etmek için en aptalca yolu seçti.”

“Hala ateşi yakmadınız mı?”

Ateş barınaklarının girişinde, elinde iki tavşan üç tane insan eli büyüklüğünde ölü  kertenkele ile dikiliyordu. Üçü de şaşkın bir şekilde ona baktılar.

“Gece nöbetine beni uyandırmayınca gittiğini sandım.”

Elfida biraz önce düşündükleri için mahcup olmuştu. Ateş onları bırakıp gitmemiş, tüm gece uyumadığı halde bir de avlamaya gitmişti. Oldukça da zinde gözüküyordu.

Ne bu? Bir robot mu? Tüm günün ardından gece de uyumadı ve üstüne üstlük bir de avlamaya çıkmış. Gözlerinde ufacık bir kızarıklık bile yok.

Hayal gözlerini Ateş’in elindeki kertenkelelerden alamıyordu. Biraz tiksinerek “Yakışıklı, hadi tavşanları anladım da o kertenkeleleri niye yakaladın?” diye sordu?

“Dört kişiyiz ve iyi beslenmeliyiz. Bir daha ne zaman yemek yiyeceğimiz belli değil. O yüzden bunları da fazladan yakaladım. Tatlarının tavuğa benzediğini söylüyorlar. Hem sen senin okulunda size fare falan yedirmediler mi?”

“Ben açlıktan ölsem de yemedim.”

Elfida hayranlığını ve mahcubiyetini gizlemeye çalışarak dışarı ateş yakmaya çıkarken Hayal’e bakıp “Fare de olabilirdi. Kertenkeleye şükret. Ben ateş yakayım. Siz de bir zahmet temizleyin.”  Dedi.

Et yemeklerini çok seven Sena daha önce bu tarz bir şey yemediği için biraz midesi bulanmaya başlamıştı.

Ateş, elindekileri yere bırakıp “Siz yemeği hazırlayana kadar ben biraz gözlerimi dinlendireceğim.” Dedikten sonra ağaca sırtını yaslayıp ellerini göğsünde birleştirerek gözlerini yumdu. Hayal, Sena kertenkeleden korktuğu için tavşanları alıp “Sen de diğerlerini al. Dışarıda temizleyecek bir yer bulalım.” Diyerek Elfida’nın yanına gittiler.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin