Komiser, “Adam toplayarak Elfida’yı alıkoymak istemişsin. Bunun ne kadar büyük bir suç olduğunu biliyorsun, öyle değil mi? Bak, şimdi seninle bir anlaşma yapacağız. Kabul edersen seni tutuklamayacağım. Ama kabul etmezsen seni adam kaçırmaya teşebbüsten içeri atarım. Tamam mı?” diyerek Kaan’ı tehdit etti. Kaan, korku dolu gözlerle komisere baktı.
“Komiserim, nasıl bir anlaşmadan bahsediyorsunuz?”
BÖLÜM 10
“Seni bu kızın okuluna kaydedeceğiz. Orada hem eğitimine devam edecek hem de bize Elfida ve okul hakkında bilgi toplayacaksın. Ya kabul edeceksin ya da içeri gireceksin, seçim senin.”
Eğer o okula gidersem Elf’ten intikamımı alabilirim. Zaten kabul etmezsem hapse atacak beni, diye düşündükten sonra, “Komiserim, peki ailem kabul etmezse ne yapacağız?” diye sordu.
“Sen merak etme, ben aileni ikna edeceğim. Anlaştık mı?”
“Peki, madem ailemi ikna edeceksiniz kabul ediyorum o zaman.”
Komiser, kendisinden haber beklemesini söyledikten sonra arabasını çalıştırıp merkeze doğru sürmeye başladı. “Üvey Anne Katliamı” dosyası ona verilmişti, ilgilenmesi gerekiyordu.
Merkeze vardığında masasının üzerindeki resimleri incelemeye başladı. Kocası kamyon şoförü olan kadın, evde işkence görerek su dolu küvete atılmış, elektrik verilerek öldürülmüştü. Buraya kadar cinayeti enteresan kılan pek bir şey yoktu. Enteresan olan, küvetin içindeki bir çift kırmızı eldivendi. Çocukların ifadesiyle çizilen robot resim hiçbir şey ifade etmiyordu. Mahalleli de pek bir şey duymamıştı. Kapının önünde siyah VIP minibüs gördüğünü söyleyen bir kişi vardı. Plakası kapalı olduğu için kayda değer bir bilgi sayılmıyordu. Yine de o civardaki mobese görüntülerini inceleterek minibüs hakkında bilgi elde etmeyi ümit ediyordu.
Yeni aldığı bilgisayarıyla araştırmalarına devam ediyordu lakin kayıtlarda kırmızı eldiven hakkında hiçbir şey çıkmıyordu.
***
Aynur arabadan indi. “Tuğba, bu seferki adinin işini sen bitireceksin. Yöntemini merak ediyorum.”
Tuğba, “Emredersiniz. Komutanım, şahsın adı Emrah İşçi. Yatılı Kur’an kursunda müdür. Suçu, yurtta kalan çocuklara taciz ve istismar. Tacize uğrayan çocuklardan birinin ailesi olayı fark etmiş ama susturmuşlar. En az on tane çocuk mağdur. Bu sapık müdür en ağır cezayı hak ediyor. Çevresindeki önemli insanlar yüzünden kimse üzerine gidemiyormuş. Şu anda yurtta, yarım saat içinde çıkış yapar.” diyerek bilgilendirmesini yaptı.
Aynur, “Biraz bekleyelim aşağılık sapığı. Gece uzun nasıl olsa.” diyerek tekrar arabaya geçti.
“Komutanım, müsaadeniz olursa bir şey sorabilir miyim?” Aynur, kafasını onaylar şekilde sallayınca, “Listeye göz attım, seçtiğiniz insanların tamamı tecavüzcü veya tacizci. Bunu bilerek mi seçtiniz?” diye sordu. Aynur bu soru karşısında geçmişine ufak bir yolculuk yapıp yaşadığı iğrenç olayı hatırladı tekrar. Sonra da o şerefsize verdiği cezadan aldığı keyfi hatırladı.
“Evet, hepsini özel seçtim. Bu kadarını bilmen yeterli.” diyerek camdan dışarı bakmaya devam etti.
“Anladım Komutanım. Kırmayıp cevapladığınız için teşekkür ederim.” Aynur dışarıdaki adamı işaret etti. “Şu çıkan adam değil mi?”
“Evet, bu.”
Emrah arabasının yanına gelince kapıyı açmak için elini uzattığı sırada, Tuğba hemen yanında duran VIP minibüsün sürgülü kapısını hızlıca açtı. Tabancasının kabzası ile kafasına vurduktan sonra koltuk altlarından tutarak minibüsün içine çekti. Ellerini, ayaklarını ve ağzını sıkıca bağladılar. Şoför, arabayı direkt orman yoluna doğru sürmeye başladı. Bir saat kadar ilerledikten sonra ormanın içinde arabayı durdurdular. Emrah’ı çıkarıp ağaca bağladılar. Aynur, şoföre etrafı kolaçan etmesini, gelen gidene dikkat etmesini söyledikten sonra Tuğba’ya döndü. “Evet, Tuğba. Başla bakalım, görelim hünerlerini.” diyerek sırtını bir ağaca yaslayıp seyretmeye başladı.
Tuğba önceden hazırladığı çantayı VIP minibüsten alıp tekrar geldi. Elinde bulunan pet şişenin içindeki suyu Emrah’ın yüzüne dökerek yüzünü tokatlamaya başladı. “Uyan lan, sapık şerefsiz! Baygınken bir keyfi olmaz.”
Emrah kısa sürede kendine gelip korku dolu gözlerle etrafa bakmaya başladı. “Siz kimsiniz, ne istiyorsunuz benden?”
“Biz, çocuklardan aldığın zevkin, çocuklara verdiği acıyı tattıracak kişileriz. Sessiz ol, yoksa ilk başta dilini keserim.” diyerek yüzüne sert bir yumruk attı Tuğba.
Emrah can havliyle, “Bırakın beni, söylediğinizden hiçbir şey anlamıyorum. Bakın, benim geniş bir çevrem var, sizi yaşatmazlar.” diye tehdit ederken Tuğba çantasından bıçağını çıkarıyordu. “Senin yapacağın gider, ancak tuvalete gider.” diyerek elindeki bıçakla Emrah’ın kıyafetlerini kesip üzerinden çıkardı. Emrah bıçak kesikleriyle bağırıyor, çığlık atıyordu.
Tuğba, “Daha çok bağır, sen bağırdıkça ben keyif alıyorum, şerefsizin bebesi.” diyerek bıçağı Emrah’ın cinsel organına doğru götürdü. Emrah’ın çırpınışları fayda etmiyordu. Çantasından çıkardığı penseyle cinsel organını sıkıştırıp gerdirdikten sonra elindeki bıçağı hızlıca sallayarak tek darbede kesti. Organ pensenin ucunda sallanırken, “Daha dur, bu başlangıç.” diyerek bıçağı bacaklarının arasından yavaş yavaş mabadına doğru itmeye başladı. Tuğba bıçağı ittikçe Emrah’ın mabadından akan kanlar bacaklarından yere yayılıyordu. Tuğba, “Ulan onun bunun çocuğu! Lan sen Kur’an kursu yurdunun müdürüsün. Bu millet size güvenerek evlatlarını teslim ediyor. Emanete hıyanet edilir mi lan? Döl israfı, şerefsiz!” diye bağırarak bıçağı sonuna kadar itti. Emrah, yaşadığı acıya dayanamayıp bayıldı. Tuğba henüz hırsını alamamıştı. Önce penseyle dilini kopardı, sonra da bıçakla gözlerini oydu.
“Komutanım, bu şerefsizi böyle bırakalım, kurda kuşa yem olsun canlı canlı. Dilini kestim, bağıramaz zaten.” diyerek Aynur’dan cevap bekledi. Aynur yaslandığı ağaçtan doğrularak başıyla onayladı. Tuğba çantasından bir çift kırmızı eldiven çıkararak üzerine fırlattı. “Kolay ölüm yok lan sizin gibi sapıklara.” diyerek arkasını dönüp gitti.
***
Öğle arasında bilgisayarından Fatih’in hesabına girdi. Neler yaptığını merak ediyordu. Fatih okuldan uzaklaştırma aldığı için evde olmalıydı. İzlediği videolara, açtığı müziklere, yaptığı aramalara tek tek bakıyordu. Kanlı intihar videoları izlemiş, damar kesikleri ve farklı intihar çeşitleri hakkında aramalar yapmıştı. Elfida kamerayı açarak Fatih’in odada olup olmadığını kontrol etmek istedi. Kamera tavanı gösteriyordu. Hemen telefonu alarak Fatih’i aradı. Uzun bir süre çaldıktan sonra telefon açıldı. Fatih’in sesi çok zor duyuluyordu.
“Elveda…”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...