KRL - 20

32.1K 2K 2.6K
                                    


Mezarcı, ajandayı çıkarıp sıkıca kavradı. “Gecenin bir saati karşıma çıkıp bana geçmişi getirebilecek şansı verdin. Kimsin sen, küçük kız? Neden birileri seni öldürmek istiyor? Neden bu kadar önemli birisin? Sen bana geçmişimi verebilecek kişisin ama seni nerede bulacağım?” diye kendi kendine söylenmeye başladı. Aniden Elfida’nın çantası geldi aklına. Çantayı kurcalamaya başladı ama onu bulmasını sağlayacak herhangi bir iz yoktu. Çantayı ters çevirerek tamamen boşalttı. İçinden düşen kalemin üzerinde KRL ve okulun adresi yazıyordu.

BÖLÜM 20

 

Onu bulursam geçmişime dair büyük ipuçları elde edebilirim, düşüncesiyle hazırlık yapmaya başladı. Elfida’nın çantasını toparladıktan sonra yanına ihtiyacı olabilecek malzemeleri alarak kulübeden çıktı. Kulübenin etrafına ve üzerine benzin dökerek ateşe verdi. Polis bir kere geldiyse bir daha gelebilirdi. Ayrıca çatışmada ölenler de vardı. Arkasında iz bırakmaması gerektiğini biliyordu. Kayıp geçmişini bulabilmenin heyecanı ile adımlarını daha hızlı atıyordu. Bir an önce havaalanına gidip Kıbrıs’a uçmak istiyordu.

***

Elfida daha önce bir yabancının kendisine bu kadar yaklaşmasına ve dokunmasına hiç izin vermemişti. Ateş’in bu haddini bilmez tavırları Elfida’yı deliye çevirmişti. Melek’i iterek ayağa kalkıp Ateş’in gittiği yöne doğru koşmaya başladı. Sağına soluna bakınıyor ama Ateş’i hiçbir yerde göremiyordu. Koşarak bahçeden çıkıp okul avlusuna girince, giriş kapısına doğru gittiğini gördü. Arkasından, “Hey, seninle yarım kalmış bir işimiz var!” diye seslendi. Ateş duymazdan gelerek yürümeye devam etti. Elfida yerden bir taş alarak Ateş’e fırlattı. Taş Ateş’in kafasına gelince sinirlenip arkasına döndü. Elfida eliyle gel işareti yaparken, “Öyle kaçmak yok. Bana dokunup boğazımı sıkacaksın, o da yetmez gibi bir de küfür edeceksin, sonra da hiçbir şey olmamış gibi gideceksin, öyle mi? Sen hele bi gel, sana uzayda olmadığını anlatayım.” diye bağırdı.

Ateş, “Eceli gelen köpek cami duvarına işermiş. Kız olduğun için seni affedeceğimi sanıyorsan Ateş ile tanışmamışsın demektir. Dur, sana kim olduğumu anlatayım.” diyerek ağır adımlarla Elfida’ya doğru yürümeye devam etti.

Zaman, olduğundan on kat yavaş gibiydi. Elfida, Ateş’in gelişini izlerken onu baştan aşağı süzüyordu. Atletik bir vücuda sahip olduğu anlaşılıyordu. Giydiği kot pantolondan bacak kasları belli oluyordu. Bu da Ateş’in futbol oynama ihtimalini arttırıyordu. Basket için boyu yetmeyebilir, diye düşündü. Enteresan bir şekilde Ateş'in bakışlarından çekiniyordu. Hızlıca düşünerek yapması gereken hamleleri planladı.

Ateş iyice yaklaşmış, aralarında bir adım kalmıştı. Elfida tekme attığında yakalayacağını bildiği için tekme atar gibi yaptı. Ateş eliyle tekmeyi tutmak isterken Elfida ayağını geri çekip boşta kalan Ateş’in yüzüne sert bir yumruk vurdu. Ateş yumruk darbesi ile birkaç adım geriledi. “Benim adım Elfida. Tanıştırayım, bu da Elfida yumruğu.” dedi gülerek. Bütün öğrenciler ikilinin etrafını sarmıştı. Beton Uğur ve tayfası, Kaan, Çelik, Melek ve diğer öğrenciler bir anda toplandılar. Melek ve Çelik, Elfida’nın yanına doğru yürüyünce Elfida eliyle yaklaşmayın işareti yaptı.

Ateş yediği yumruk darbesine aldırış etmeden, “Bana dokunmak için böyle numaralara gerek yok. Gece bahçeye gel, istediğin yerime dokunmana izin vereyim.” diyerek dalga geçiyordu.

Elfida, “Oğlum sen bittin lan, şerefsiz.” diyerek kontrolsüzce Ateş’in üzerine saldırdı. Bir yumruk daha atmak isterken Ateş gelen yumruğu tutarak sert bir tokat attı. “Benim adım da Ateş. Bu da Osmanlı tokadı. Yüzüne yayılan, ateşimin renklendirdiği sanat eserini tanımak istersen onun adı da Ateşin Öpücüğü.” dedi tokat darbesiyle yere düşen Elfida’ya.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin