KRL LUCİFER 9.BÖLÜM

40 0 0
                                    

9.Bölüm

ARAF

Ateş’in  gözleri hala  kapalıydı. Okulda boş zamanlarında öfkesini dizginlemek için sürekli resim çizerdi. Resim çizdiği zaman ruhunu astral seyahate çıkarır, bedeni psikopatlarla dolu bir okulda olmasına rağmen ruhu kanatlanıp her yeri gezerdi. Bazen uzayın derinliklerinde bir karadelik çizer ve ruhuyla o karadelikten geçerdi. Ondan sonra istediği gezegene ve zamana yolculuk edebilirdi. Ruh haline göre çizim yapıp o çizimin içinde kaybolmayı başarabilen bir kişiliği vardı. Kavga başlamadan önce kalem ve kağıdı olmadığı için gözlerini kapatıp hayalinde çizim yapıyordu. Kavga başlayıp da iş çığırından çıkınca ve Hayal’in tercihleri hakkında hakaretler edilince Ateş kendini tutamamıştı. Gerekenlere gerektiği gibi dersini verip tekrar gözlerini kapatıp çizim yapmaya başladığında o garip kız yanına gelip ismini söyledi.

 Elfida, Ateş’in bir metre uzağında kumlara oturdu.

Ateş, daha önce yarım kalmış çizimini bir an önce bitirmek istiyordu. O yüzden garip görünümlü ve gizemli Elfida'yı başından savmak için sert bir şekilde  “Ne istiyorsun?”  diye sordu.

Elfida, Ateş’in sorusu karşısında afallayıp kaldı. Onun gibi kendini beğenmiş birinin yanına niçin gelmişti ki? Biraz sustuktan sonra “Yaptığın şey için teşekkür etmeye gelmiştim.” Dedi.

“Senin için yapmadım. Teşekkür edilecek bir durum yok. Gidebilirsin.”

İçinden  ‘Git de şu işimi bitireyim.’ Diyordu.

Elfida sinirlenmeye başlamıştı. Ateş’in yanına gelirken iki gruba liderlik yapabilecek biri olduğunu düşünmüştü. Hem bileği kuvvetli hem cesur hem de oldukça soğuk kanlıydı. Biraz  narsist olması bir sorun oluşturmaz diye düşünüyordu   ama onunla konuşmaya başladıkça düşüncesinde şüpheye düşmüştü.

“Neden hala buradasın? Söyleyeceklerin bitmedi mi?”

“Konuşabileceğim mantıklı insanlara ihtiyacım var. İçinde bulunduğumuz durumu anlayıp bu durumdan nasıl çıkacağımızı konuşmalıyız.”

Ateş için konuşulacak zaman değildi. O resmini bitirmeden asla başka iş yapmazdı. Zaten içinde bulundukları durum hakkında da pek kafa yormuyordu. Ha hapishane gibi olan Kayıp Ruhlar Lisesi ha burası ne fark ederdi ki? Hem burası okuldan daha özgür gözüküyordu. Sadece bir kere buraya ne amaçla getirildiklerini merak etmiş ama sonra çok da önemsemediğini fark edince bu merakını unutmuştu. Tek derdi, kardeşi Melek’in başının belaya girmemesiydi. Gerçi bu neredeyse imkansızdı çünkü Melek bela mıknatısı gibiydi. Nerede bela varsa bulur ve üzerine çekerdi.

Ateş, Elfida’nın çok fazla kaldığını düşündü. Kızlardan uzaklaşalı epeyce zaman olmuştu. Konuştuğu ve sevdiği her kızdan bir darbe yemişti. Bu nedenle aşka tövbekardı. Kızlardan da neredeyse nefret ediyordu. Zamanla pek çok kız onun bu maço halinden hoşlanıp yaklaşsa da Ateş hepsinin ağzının payını verip başından savmıştı.

Yanına gelen bu gizemli kız da sadece onlarsa biriydi. Muhtemelen teşekkür etme bahanesiyle gelip konuşmayı uzatacak sonra da sevgili olmak için kendine zemin hazırlayacak diye düşündü.

 Bu nedenle tersleyerek “O zaman yanlış kişiye geldin. Ben mantıklı düşünüp mantıklı hareket eden biri değilim. Şimdi beni rahat bırak. İşimi bölüyorsun ve ben işimin bölünmesinden nefret eder böleni de si... Ağzımı bozmadan git işte. ”

Elfida, Ateş’e baktı. Malak gibi uzanmış gözlerini kapatıp dinleniyordu. Yaptığı hiçbir iş yoktu. Sinirli bir şekilde “Sanırım haklısın. Seni adam yerine koyduğum için kendimden özür dilerim. Sen, yatma işine devam et.” Diyerek kalktı.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin