Öğle arasında bilgisayarından Fatih’in hesabına girdi. Neler yaptığını merak ediyordu. Fatih okuldan uzaklaştırma aldığı için evde olmalıydı. İzlediği videolara, açtığı müziklere, yaptığı aramalara tek tek bakıyordu. Kanlı intihar videoları izlemiş, damar kesikleri ve farklı intihar çeşitleri hakkında aramalar yapmıştı. Elfida kamerayı açarak Fatih’in odada olup olmadığını kontrol etmek istedi. Kamera tavanı gösteriyordu. Hemen telefonu alarak Fatih’i aradı. Uzun bir süre çaldıktan sonra telefon açıldı. Fatih’in sesi çok zor duyuluyordu.
“Elveda…”
BÖLÜM 11
Elfida endişeliydi. “Fatih! Ne elvedası? Ne saçmalıyorsun? Aloo...” diye bağırıyordu ama Fatih’ten herhangi bir ses gelmiyordu. Bileklerini kesen Fatih, zorlanarak sadece veda edebilmişti. Telefon elinden yatağın üzerine düştüğünde kendinden geçmişti. Bu yüzden Elfida’nın bağırışlarına cevap veremiyordu.
Elfida kötü bir şeyler olduğunu hissedebiliyordu. Telefonu kapatarak internetten en yakın hastanenin adresini öğrendi. Sinirden titreyen elleriyle ambulansı arayarak Fatih’in ev adresini verip durumu açıkladı sağlık ekiplerine. Telefonu kapattıktan sonra Hazal’ın numarasını tuşladı. Bir süre bekledikten sonra Hazal telefonu açtı.
Elfida telaşlıydı. “Beni dinle, Hazal. Hemen Fatih’in evine git. Kendine bir şey yapmasından korkuyorum. Ben ambulansı aradım. Evde yoksa bile hastaneye git.”
Hazal da paniklemişti. “Dur bir saniye, sakin ol. Ne diyorsun sen? Hızlı hızlı konuştun, hiçbir şey anlamadım.”
Elfida sinirlenerek, “Hazal, salaklığın zamanı değil, vakit kaybediyoruz! Fatih intihar etmiş olabilir!” diye bağırdı. Herkes ona bakıyordu ama onun umurunda bile değildi. “Bana bak, hemen Fatih’in evine gidip durumu öğren ve bana haber ver.” dedi.
Hazal şaşkınlıkla, “Kızım senin ne dediğini kulağın duyuyor mu?” diye sordu.
“Hazaaal beni delirtme, dediğimi yapsana kızım!”
“Tamam, tamam sen ciddisin. Hemen gidiyorum. Merak etme, hemen ararım seni.”
“Bak, çabuk ol, meraktan delirmek üzereyim. Haber alır almaz beni bilgilendir.”
“Tamam, kapat şimdi.”
“Hazal, ne olur acele et, görüşürüz.” diyerek telefonu kapattı. Ayağa kalkıp ileri geri yürümeye, tırnaklarını dişlemeye başladı stresten. “Sakın Fatih! Sakın düşündüğüm şeyi yapmış olma. Hadi Hazal, çıldırmak üzereyim. Hadi ya ara artık, araaaa!” diye bağırarak beton kolona yumruk atmaya başladı.
Sürekli etrafında dolanan Çelik, bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Elfida’nın sinirlenerek yumruk attığını görünce kollarından tutarak kendine zarar vermesini engellemeye çalıştı. Elfida, “Bırak beni, sakın dokunma!” diye bağırarak kollarını Çelik’ten kurtarmaya çalıştı. Çelik, “Bırakacağım ama sen de kendine zarar vermeyi keseceksin. Sakin ol bakalım, sorun her neyse çözülür.” dedi.
Elfida, “Sakinim ben, bırak beni.” deyince Çelik tuttuğu kolları serbest bıraktı. Telefonunu alıp Hazal’ın arayıp aramadığına baktı. Oturduğu sandalyede sağ ayağının topuğunu dizinden itibaren yukarı aşağı sallarken, tırnaklarını yiyerek telefonuna bakmaya devam etti.
Yarım saat geçmişti ama Hazal hala aramamıştı. “Ara artık ya, ara!” diyerek sitem ediyordu. Beklediği arama geldi sonunda. Heyecanla açmaya çalışırken telefon elinden kayınca ayağıyla vurup havalandırarak tekrar tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...