Elfida sakinleşerek Melis’in gömleğini düzeltti. “Aferin, böyle akıllı ol. Bir daha da ayağıma takılma.” dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Melis, çizilen boynunu tutup Elfida’nın peşinden dışarı çıktı. Lavabodan çıktıklarında garip bir şey dikkatlerini çekti. Öğrenci dolu olması gereken okul koridorunda hiç kimse yoktu. Sınıfa girdiler, kantine baktılar, kimse yoktu. Melis de kimsenin olmadığını görünce korkup Elfida’nın peşinden yürümeye devam etti. Elfida arkasına dönerek, “Nerede lan bu millet?” dedi kendisine bakan şaşkın Melis’e.
BÖLÜM 3
Melis’in gözlerinde korku ve endişe vardı. “Nereden bileyim ben, ikimiz de tuvaletteydik.” Elfida sağa sola bakınırken, merdivenlerden koşar adım inen okulun hademesi Remzi’yi görünce hemen yanına gitti. Remzi telaşlı bir şekilde koşturuyordu. Kızları görünce adımlarını yavaşlattı. “Sizin burada ne işiniz var? Çabuk spor salonuna gidin, bütün öğretmen ve öğrenciler orada.”
Elfida kolundan tuttu, “Remzi abi, ne oldu, niye herkes orada?” diye sordu. “Müdür Bey öyle istemiş. Beklemeyin, siz de gidin. Ben kimse kaldı mı diye sınıfları kontrol ediyorum.”
Elfida ne olduğunu merak ediyordu. Spor salonuna doğru yürürken Melis de peşine takılmış, onu takip ediyordu. Elfida arkasına döndü, işini garantiye almalıydı. “Bana bak kızım, tuvalette olanlardan kimseye söz etme. Eğer tek kelime edersen o dilini zevkle keserim. Beni anladın mı?”
Melis, Elfida’nın gözlerinden çok korkuyordu. “Söz veriyorum, hiç kimseye bir şey söylemeyeceğim. Gidelim artık, Müdür Bey laf söyler sonra.” diyerek hızlıca koştu. Elfida ile baş başa kalmaktan kurtulmak istiyordu.
Koşar adım spor salonuna girdiklerinde, lise üç ve dördüncü sınıf kızlarının tamamının; bir ve ikinci sınıflardan da sadece uzun boylu olanların yan yana dizilerek sıra olduklarını gördüler.
Okul müdürü Hüsamettin Bey, kızları görünce eliyle sırayı işaret ederek sıraya geçmelerini istedi. Elfida, Hazal’ın yanına geçerek onu dürttü. “Ne oluyor burada, niye topladı bizi bu adam?” diye sordu. Hazal fısıltıyla, “Kimse bize bir şey söylemedi ama ben Müdür Bey ile Filiz Hoca’yı konuşurken duydum. Polis gelecekmiş.” dedi. Bu sırada spor salonuna polis memurları, bir pedagog, çocuk psikoloğu ve Komiser Yağız girdi.
Komiser, Müdür Bey ile selamlaştıktan sonra, “Müdür Bey, iki arkadaş sınıfları kontrol etsin. Yanlarına yardımcı olması için bir görevli verirseniz daha uygun olur.” diyerek iki bayan polisi, Filiz Hoca ile beraber sınıflara gönderdi.
Komiser, Müdür Bey ile konuşurken kızlar da kendi aralarında konuşup gülüşüyorlardı. Hepsi yakışıklılığından etkilenmişti, ona bakarak gülüşmeye devam ediyorlardı. Hazal, Elfida’nın kolundan çekiştirerek baygın baygın konuşmaya başladı. “Ya kızım, şuna bak, adam taş! Keşke üzerimi arasa, her yerime baksa. Ben de kollarımı uzatsam, kelepçe taksa.” Elfida bir şeyler duymaya çalışıyordu. Hazal’ın dikkatini dağıtmasına kızarak, “Sapık sapık konuşma vuracağım şimdi ağzının ortasına. Bir sus da niye gelmişler onu öğrenelim.” dedi.
Spor salonundaki uğultu gittikçe artıyordu. Müdür, “Susun bakayım, sessizce bekleyin. Siz de buyurun, Komiserim.” diyerek komiserin önünü açtı. Komiser, sıranın başına geçerek bütün kızları incelemeye başladı. İncelediklerinden bazılarının omzuna dokunarak bir adım öne çıkmasını istiyordu. Hazal’ı geçip Elfida ile göz göze geldiğinde önce boyuna baktı, sonra saçlarına ve kollarına. Elfida soğukkanlı davranarak komiserin gözlerinin içine bakıyor, suçlu olmadığını ve ondan korkmadığını göstermeye çalışıyordu. Komiser Yağız, onun da omzuna dokunarak, “Sen de bir adım öne geç ve bekle, lütfen.” dedikten sonra diğerlerini incelemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...