Başlama tarihini buraya yazabilirsiniz. (14.03.2017)
Bu bölümü düzenleme tarih (25.05.22)
ERKAN AKSU
BÖLÜM 1
Çatı katında bulduğu siyah kaplı ajandayı meraklı gözlerle inceledikten sonra eliyle silip çantasına attı. Üzeri tozlarla kaplı olduğu için neredeyse gözden kaçıracaktı. Başka bir şeyler bulabilme umuduyla etrafa biraz daha bakındıktan sonra sessizce merdivenlerden inip tavan arasının kapağını kapattı. Eteğindeki tozları çırparak odasına doğru giderken, “Hayır, tavanda yok!” diye bağırdı.
Odasına geçip kapısını kilitledi. Yatağına yüzüstü uzanıp çantasından eskimiş siyah kaplı ajandayı çıkardı. Merak içindeydi. Sayfaları heyecanla çevirirken aldığı keyif paha biçilmezdi. Oysa o sayfalarda yazanlar onu şaşırtmalıydı, değil mi? Ruhunun karanlık yönü genlerinden ona aktarılan bir mirastı ve bu karanlık ruh, ajandada yazılanlardan keyif almaya müsaitti. Yirmi sayfa kadar okuduktan sonra göz kapaklarının isyanına daha fazla dayanamayıp uykuya daldı.
Uyandığında güneş henüz doğmamıştı. Gece boyunca süren işkence ve ölüm sahneleri rüya değil, gerçek gibiydi; her anını yaşamıştı sanki. Ajandada okudukları bilinçaltına işlemiş olmalıydı. Lavaboya girip ihtiyaçlarını giderdikten sonra okul formasını giyerek kasvetli odasını terk etti. Alt kattaki mutfağa indiğinde kahvaltı çoktan hazırlanmış, onu bekliyordu. Uykudan kalktığında pek iştahı olmazdı, yine de bir bardak çay ile beraber birkaç lokma yiyerek çantasını alıp dışarı çıktı.
Servis bekleyen diğer çocuklardan biraz uzakta durdu. Kulaklığından “Testere” filminin gerilim dolu fon müziği yükseliyordu. Okul servisi geldiğinde en son binen olmak için bekledi. Kafasını önüne eğerek en arka koltuğa geçti. Asosyal oluşu ve ona bir ucube gibi davranmaları, istemsizce kendini soyutlamasına sebep oluyordu. Servis yolculuğu boyunca hiç kimse ile konuşmadı. Gerilim müzikleri dinleyerek elindeki telefondan tarihi işkence çeşitlerini inceledi.
Servis bir süre yolculuğuna devam ettikten sonra okulun önünde durdu. Telefonunu sessize alarak çantasındaki gizli bölmeye saklayıp servis aracından indi. Lise son sınıfa gidiyordu ve okulda bir hayli popülerdi. Bu popülerlik alımlı bir genç kız olduğu ya da muhteşem bir sese sahip olduğu için değildi. Zira yürürken saçları gözlerinin önüne gelir ve neredeyse yüzü bile görünmezdi. Popülerliğinin sebebi, gizemli ve ürkütücü davranışlarıydı. Sınıf arkadaşları ismini kısaltıp “Elf” diye çağırarak dalga geçerdi Elfida’yla. O ise hiçbirine aldırış etmezdi.
Bugün de attıkları lafları duymazdan gelerek yoluna devam ediyordu ki birkaç kişilik erkek grubunun önünden geçerken içlerinden birinin taktığı çelmeyle yere düştü. Yere düşmesiyle çantasının içindekiler okulun koridoruna dağıldı. Dizini fayanslara sertçe çarptığı için kanıyordu. Acıyan dizine aldırış etmeden, eliyle saçlarını gözlerinin önünden çekip çelme takan kişinin gözlerinin içine öfkeyle baktı. Kaan, alaycı gülüşü ile kahkaha atıyor, arkadaşları da onunla beraber gülüyordu. Bir süre hiçbir şey söylemeden gözlerine baktı. Dağılan eşyalarını toplayıp lavaboya yöneldiğinde ders zili çalmaya başladı. Çalan zile aldırış etmeden lavaboya girip, çantasından ıslak mendil çıkararak kanayan dizini silmeye başladı. Acı çekiyordu ve küçük düşürülmüştü. Buna rağmen üzgün görünmüyordu. Aksine, keyif alır gibi bir hali vardı. Eline bulaşan kanı lavaboda yıkamadan önce ağzına götürüp tadına baktı. Kanın metalik ve ekşimsi tadı hoşuna gidiyordu.
Çantasındaki sargı bezini dizine sardıktan sonra lavabodan çıktı. Hafif topallayarak sınıfına ulaşıp kapıyı tıklattı. Öğretmenin, “Gir!” sesiyle kapıyı açıp içeri girdi. Sınıfa girdiğinde Hazal ve Fatih hariç tüm sınıf gülmeye başladı. Hazal, Elfida ile -zor da olsa- arkadaşlık kuran tek kişiydi. Fatih ise Elfida’nın gizemli ve masum tavırlarına aşık olmuştu, peşinde dolaşan tek erkekti. Elfida’nın gizemli hali Fatih için çözülmesi gereken, sırlarla dolu bir kitap gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...