BÖLÜM 22
Elfida duşunu alıp üzerini değiştirdikten sonra kafasını dağıtmak için çantasından siyah kaplı ajandayı çıkardı. Sayfaları çevirirken bir kağıt yere düştü. Eline alıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Katlanmış kağıdı açarak okumaya başladı, en başta Mezarcı yazıyordu.
Mezarcı
Bu adam ne kadar garip biri, diye düşünebilirsin. Belki de haklısındır. Kıbrıs’a sadece senin çantanı getirmek için gelmedim. Çantanda adresini ararken kendi geçmişime dair izler buldum. Çantandaki siyah kaplı, kan kokulu ajandada benim geçmişime dair ipuçları var. Ben uzun süredir geçmişini hatırlayamayan biriyim. Belki geçmişimi bulmama yardımcı olursun. Bana yardım edene kadar buraya en yakın mezarlıkta seni bekliyor olacağım. Unutma, sen gelene kadar bekleyeceğim. On yedi yıldır bana ait olmayan bir hayatı yaşıyorum. Kaybolan geçmişimi bulabilmek için gerekirse on yedi yıl beklerim seni.
Elfida elinde not kağıdıyla öylece kalakaldı. Bir süre hareketsiz kalarak yazılanları tekrar tekrar okudu. Mezarcı’nın geçmişi ile ajandanın ne alakası olabilir, diye düşünerek ajandanın ilk sayfasından itibaren tekrar bakmaya başladı. Bazı kelimelerin altı çizilmişti Mezarcı tarafından. Kırmızı Eldiven başlığı çizilmemiş, daire içine alınmıştı. Sayfaları bir bir çevirerek altı çizili kelimeleri not etti. Tüm sayfaları kontrol ettikten sonra ajandayı bırakarak not ettiği kelimelere baktı.
Kırmızı Eldiven
Sıla
Yuri
Maskeli
Elfida okudukları karşısında şaşkına dönmüştü. “Maskeli annem. Adı Sıla ve Kırmızı Eldiven’in başında. Bunları Mezarcı’nın bilmesine imkan yok.” diye düşündü sesli bir şekilde. Kafası iyice karışmıştı. “Mezarcı’nın kaybolan on yedi yıllık geçmişi ile bu ajandanın ne alakası olabilir ki?” dedi kendi kendine. Ayağa kalkarak odada yürümeye başladı. Mezarcı ile buluşmalı mıydı? Sesli düşünmeye başladı. “Mezarcı’nın bana iyiliği dokundu. Canımı kurtardı. Ona iyilik borcum var. Hem kafamdaki soruları ona sorabilme imkanım olur. Mutlaka gitmeliyim. Gitmeliyim ama nasıl? Bir kere kaçtım. Artık daha tedbirlidirler. Hem müdüre de söz verdim. Ona verdiğim sözden cayarsam babam hakkında bana hiçbir şey anlatmaz. Of offf, ne yapacağım ben?”
***
Mert cezaevindeki işini bitirmiş, çantasını hazırlıyordu. Kırmızı Eldiven’deki görevinin devamı için cezaevine girmişti. Yeni görevini yerine getirebilmek için gerekli planı çoktan hazırlamıştı. Arkadaşları ile vedalaşmıştı. Soğuk koridorların dertli koğuşlarında bulunan kader mahkumlarının efkarlı türküleri arasında çıkış kapısına doğru ilerliyordu. Görev için bile olsa, eski bir başkomiserin cezaevinde olması çok tehlikeli ve zor bir görevdi. Yılların verdiği tecrübe sayesinde bu görevden alnının akıyla çıktı. Aynur ve Tuğba, cezaevinin hemen dışında, arabanın içinde Mert’i almak için bekliyorlardı.
Aynur, “Tuğba, Mezarcı’nın güzergah takibi hakkında araştırmalar hangi boyutta?” diye sordu. Tuğba laptopu açtı, “Komutanım, havaalanındaki görüntüleri elimizde ama neredeyse hiçbir kamerada yüzünü göremedik. Ustalıkla kendini gizlemeyi başarmış. Kayıp Ruhlar Lisesine kadar izini takip ettik ama ondan sonra nereye gittiği hakkında herhangi bir fikrimiz yok. Uçağa binerken kullandığı kimlik on yıl önce ölmüş birisine ait. Bu adam her kimse gizlenmeyi iyi biliyor. Kıbrıs’taki terminallere ve havaalanına adamlarımızı yerleştirdik. Gördükleri yerde emriniz ile harekete geçecekler.” diyerek bilgilendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...