“On yedi yıldır sizi en çok arayan kişi benim. Siz asker değil, Kırmızı Eldiven tim komutanıydınız ve bu işi en iyi yapan kişiydiniz. Bu akşam yapacağınız şovu inanın sabırsızlıkla bekliyorum.”
“Akşam ne olacağını inan ben de bilmiyorum. Sıla sadece sürpriz olduğunu söyledi.”
“Komutanım, ne olacağını tam bilmiyorum ama sizi tanıdığım kadarıyla neler olabileceğini tahmin edebiliyorum.” diyerek hafif tebessümle güldü. Aklına Aziz’in insanları öldürdükten sonra bile dövmeye devam ettiği ve ölmüş olmalarına rağmen onlarla konuşmaya çalışması geldi. “Evet, evet, akşam harika olacak. Mr. Aziz and Mrs. Sıla Show. Harika olacak.”
BÖLÜM 35
Akşam saatlerine doğru Aynur, aracın hazır olduğunu haber vererek beklemeye başladı. Aziz, aksiyonsuz geçirdiği zamanını uyuyarak değerlendiriyordu. Sıla sessizce odanın kapısını açarak Aziz’e yaklaştı. Sırtüstü yatan Aziz’i dudaklarından öperek, “Koca oğlan, uyan bakalım. Bu saatte ne uykusu böyle?” dedi ve öpmeye devam etti. Aziz, Sıla’nın belinden kavrayarak kendine doğru çekti. “Son zamanlarda hayatım çok sıkıcı geçiyor. Kilo almaya başladım. Bana biraz hareket lazım.” diyerek Sıla’yı iyice sardı. Sıla, “Çöpçü sen sıkıldın mı? Kalk hadi, kalk! İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş. Bu akşam sana geçmişini bir hatırlatalım bakalım. Hem formun yerinde mi değil mi anlarız.” diyerek kolundan tutup yataktan çıkardı. “Üzerini giy, gel. Aşağıda bekliyoruz seni.” deyip dışarı çıkarak kapıyı kapattı.
Sıla arabaların yanına indiğinde Aynur ve Tuğba hazır bekliyorlardı. Sıla, “Hazırlıklar tamam mı?” diye sordu.
“Efendim, her şey hazır. Hiçbir sıkıntı yok.”
Sıla neşeli bir şekilde, “Fazla koruma istemiyorum. İkiniz gelin yeter.” diyerek arka koltuğa geçip dosyayı incelemeye başladı. Dosyada yazılanları okudukça sinirleri artıyordu. Kapı açıldı, içeri Aziz girdi. Aziz koltuğuna yerleşince Tuğba arabayı sürmeye başladı. Aziz neşeli bir şekilde, “Maskeli Hanımefendi, anlat bakalım, nereye gidiyoruz?” diye sordu. Sıla dosyadan kafasını kaldırıp, “İki tane soysuzun ruhlarını arındırmaya gidiyoruz.” diye karşılık verdi.
Aziz daha iyi anlayabilmek için, “Kimmiş bunlar, suçları ne? Ona göre ceza verelim.” diye sordu. Sıla öfkeli bir şekilde, “Jaka ve Kaal adında iki mülteci. Çocuk yaştaki gençlerin beynini yıkayıp tuzağa düşürerek terör örgütlerine satıyorlar. Aklı bir karış havada kızları da o askerlere peşkeş çekiyorlar. Anlayacağın, bu namussuzlar genç erkeklerin hayatını karartıp terörist yapıyorlar. Genç kızların da ırzlarına geçip aynı terör örgütündeki askerlere pazarlıyorlar.” dedi.
Aziz, “Bu gençlerin anne babası yok mu? Nasıl kandırabiliyor bu şerefsizler?” dedi öfkeyle. Sıla sitemkar bir şekilde, “Çöpçü, kendi hayatınla gençlerinkini bir tutma. İnternet denen baş belası yüzünden bu çocuklar uykusuz kalıyor. Yedi yirmi dört ellerinden telefonu düşürmüyorlar. Sürekli internetteler. Bunu bilen şerefsiz yavşaklar, sahte resimler kullanarak tatlı sözlerle kandırıyorlar. Gençler reel ve sanal ayrımını yapamaz oldular. İnanmazsın, sabah uykudan kalkar kalkmaz ilk işleri telefona bakmak oluyor. Okulda öğretmenleri ders anlatırken onlar sıra altından telefonlarını kurcalıyorlar. Yaptığımız listeler bile değişti. Artık listelerimizin büyük kısmını internet suçlarından belirliyoruz. Bunun için özel ekip kurduk.” dediği sırada, araba tenha bir sokakta, yıkılmaya yüz tutmuş bir binanın biraz uzağında durdu.
Aynur ön koltuktan arkaya doğru dönerek, “Efendim, şu ilerideki binadalar. Gözcülerimiz içeride olduklarını bildirdi.” diye bilgi verdi.
Sıla, Aziz’e bakıp, “Hazır mısın?” diye sordu. Aziz alaycı bir gülüşle, “Her zaman.” diye karşılık vererek arabadan indi. Sıla da indi ve harabe binaya doğru yürümeye başladılar. Tuğba ile Aynur silahlarını çıkarıp çevre güvenliği aldılar. Üç katlı, kapısız binadan içeri girerken Sıla, “Çöpçü, sen istersen geriden gel. Uzun zamandır operasyonlara katılmıyorsun. Beni seyret, bir şeyler öğren.” dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...