KRL 30

26.2K 1.8K 1.1K
                                    

BÖLÜM 30

Elfida kızgındı. “Gündüz ders yaptığımız yetmiyor, bir de gece dersi yaptırıyorlar. Bu ne be? Hiç çekemeyeceğim. Melek, dersin bitmesine yakın beni uyandırırsın.” diyerek kafasını konferans salonundaki koltuğa yasladı. Melek baygın baygın bakarak, “Peki beni kim uyandıracak?” diye sorduğu sırada konferans salonuna Ayaz Hoca girdi.

Ayaz Hoca girer girmez, “Çocuklar, fazla vaktinizi almayacağım. Dersimizin konusu, intihar. Öncelikle bu konuda konuşmak isteyen var mı? Etrafında intihar olaylarına şahit olan var mı?” diye sorup gençlere baktı.

Elfida hocadan duyduğu sözler üzerine Fatih’i hatırladı. Evet, bir intihar olayına şahit olmuştu. Hem de hayatını mahveden bir intihar olayı. Her gece kabusu olan bir intihar… Sınıf arkadaşlarının arasında el kaldırıp, “Ben şahit oldum!” diyecek karakterde biri değildi. Dersin konusu ilgisini çekmişti. Kafasını kollarının üzerinden kaldırıp dikkatlice hocayı dinlemeye başladı.

Ayaz Hoca öğrencilerden ses çıkmadığını görünce konuşmaya devam etti. “Evet gençler, bugünkü gece dersimizin konusu intihar. Son zamanlarda dikkat ettiniz mi bilmem, sosyal medyada canlı yayın yaparak intihar etme modası türedi. Sosyal medyanın içinde kaybolan bu gençlik, reel’den uzaklaştıkça hayatı da sanal sanmaya başladı. İntihar ettikten sonra, tekrar oynat tuşuna basınca geri geleceklerini mi sanıyorlar? Arkadaşlar, yaşamak değerini kaybettiyse veya hayatı anlamsız buluyorsanız, melankolik bir hayat yaşıyorsanız, çok sevdiğiniz sevgilinizden ayrıldıysanız, sizi aldattıysa, bunlar geçici birer buhran dönemidir. Bunlar intihar sebebi olamaz. Bakın, siz normal okullardaki öğrencilerden daha farklısınız. Sizin farklılığınız, sizi cesur kılar çoğu zaman. Bu saçma cesaretin ardından intihar olayı artar. Yaşamanın değerini bilmeyen, onunla mücadele edemeyen insanlar, yani zayıf ruhlar, intiharı bir kaçış yolu olarak değerlendirirler.” dedikten sonra derin bir nefes alarak devam etti. “Her yaşam değerlidir. Hayatınız sizin istediğiniz gibi gitmeyebilir. Hatta bazen her şey tersine gidebilir. Hayat çekilmez bir hal alabilir. Bunun üstesinden gelebilecek cesareti yüreğinizden çıkarıp ortaya koymalısınız. Hayatın sizi şekillendirmesine izin vermeyin.  Doğru bildiğiniz her ne varsa o doğru için mücadele edin. Bakın, dünyada ölmeyi hak eden o kadar çok insan var ki. Sizin anlamsız dediğiniz şu hayatlarınızı, o şerefsizleri bu hayattan kaldırarak anlamlandırın. Eğer yaşadığınız hayatın boş olduğunu düşünüyorsanız, Kayıp Ruhlar Lisesinden mezun olamazsınız. Hepinizin güçlü birer birey olarak bu okuldan mezun olması gerekiyor ki dışarda ölmeyi hak eden şerefsizlere cezasını veresiniz. Şimdi ismini sayacağım öğrenciler hariç herkes çıkabilir. Ateş, Çelik, Memo, Sado, Elfida, Melek, Uğur ve Kaan. Siz kalın, diğer arkadaşlar çıkabilir.” diyerek öğrencilerin çıkmasını bekledi.

Öğrenciler çıktıktan sonra salona Cellat girdi. Eline kumandayı alarak sinevizyonu açtı. Duvara yansıyan resim, babaannesini öldüren Fikret’in resmiydi. Cellat, “Bu resmini gördüğünüz şerefsiz, babaannesini öldüresiye dövdü. Kumar borcunu ödeyebilmek için babaannesinin kafasında sandalye parçaladı. Kadın, ölene kadar dayak yedi. Bu adam, şu anda paintball sahasında. Evet, saha geniş, hava karanlık, adam tehlikeli bir katil. Değersiz sandığınız hayatlarınızı, bu adama cezasını vererek değerlendirin. Adamın elindeki bıçağa karşı silahsız olacaksınız. Beş dakika sonra paintball sahasının önünde bekliyorum.” diyerek dışarı çıktı.

Melek, Elfida’ya dönüp, “Kız, ne oluyor? Ben hiçbir şey anlamadım.” dedi, şaşkınca bakmaya devam ediyordu. Elfida sinsice gülüp parmaklarını çıtlatarak, “Ben anladım. Şu resimdeki hayvan var ya, işte onun cezasını bizim kesmemizi istiyorlar. Çok keyifli olacak.” dedi.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin