KRL 36

23.5K 1.9K 987
                                    

 “Tamam işte çıkıyorsunuz. Sana bir şey söyleyeyim mi? Abim seninle çıktığından beri bana çok iyi davranıyor. Alışık değilim, her an eski haline dönecek diye çok korkuyorum.”

Elfida gülümsedi. “Hmm demek iyi davranıyor. Aferin ona. Demek seviyor.” diye geveledi ağzında. Melek “Beni mi seviyor? Hiç sanmam, kesin vardır bir planı.” dedi, Elfida’nın sözünü yanlış anlamıştı belli ki. “Ee yarın diyorum, kampta ne yapacağız? Nasıl bir kamp olacak, var mı bir bildiğin?” diyerek sorusunu yineledi.

Elfida biraz düşündükten sonra, “Bana öyle geliyor ki çok değişik bir kamp olacak. Sürprizlerle dolu olacak.” diye yanıtladı.

BÖLÜM 36

Hazırlıkları bitirince kahvaltıya indiler. Yemekhaneye girdiklerinde, diğerlerinin masalarda boş boş oturduklarını gördüler. Elfida, “Ee kahvaltı nerede?” diye sorunca Ateş dudak büzerek, “Bilmiyoruz.” diye cevap verdi.

Cellat bir süre sonra yemekhaneye geldi. “Kaldırın popolarınızı, kahvaltıyı hak edin önce.” diyerek hepsini kaldırdı.  

Dışarı çıktıklarında bir minibüsün önünde ve arkasında ikişer tane siyah cipin durduğunu gördüler.  Cellat, “Gençler, iyi bir kahvaltı istiyorsanız bunu hak etmeniz gerekiyor. Öncelikle hepiniz minibüse binin bakalım.” diyerek minibüsün ön kısmına geçti. Gençler heyecanla minibüse binerken başlarına gelecek olandan habersiz, heyecanlıydılar.

Önde ve arkada duran ciplere uzun namlulu silahlar taşıyan korumalar binerek güvenliği sağlamaya çalışacaklardı. Melek, Elfida ile oturmak istediğinde Ateş izin vermek istemedi. Elfida, “Melek benimle otursun.” diyerek Ateş’e engel olunca Ateş de mecburen Çelik’in yanında oturdu. Melek’in Beton Uğur’a olan bakışlarını yakalayan Elfida, kolunu çimdirerek, “Şşş hayırdır kız, nereye bakıyorsun öyle?” dedi sinsice gülerek.

Melek biraz utanmış bir şekilde, “Ne bakması yaa, dalmışım öyle.” diyerek başını önüne eğdi.

Elfida sesini yükselterek, “Müdürüm, kahvaltı ne oldu?” diye sordu. Cellat, “Biraz sabret, güzel bir sürprizim olacak.” dedi gülerek.

Ateş cebinden bir kek çıkarak Elfida’ya uzattı. “Şimdilik bununla idare et.” dedi göz kırparak. Elfida teşekkür ederek keki Melek ile bölüştü. 

Ateş, yanındaki Çelik’i dürterek, “Kardeş, sen ne ayaksın?” diye sordu. Çelik sakin bir şekilde, “Anlamadım, ne demek istiyorsun?” diye karşılık verdi.

“Oğlum, sende hiç öğrenci tipi yok. Derslerle de alakan yok. Ara ara seni müdürün odaya girip çıkarken görüyorum. Ha bir de Elfida’nın yanından hiç ayrılmıyorsun. Sanki korumasısın.”

“Ben böyleyim kardeş, işine gelirse. Elfida ile alakam yok. Okula beraber geldik. İlk geldiğimde üzerine çok geldiklerini görünce yardım ettim, hepsi o.”

“Valla bilmiyorum ama senden bayağı huylandım. Sende var bir şey ama göreceğiz bakalım.”

“Hakkımda ne istersen düşünebilirsin, sıkıntı yok. Kimseye hesap vermek zorunda değilim.”

“Ne yaparsan yap, beni bağlamaz. Senden istediğim tek şey, benimkinden uzak dur.”

“Seninki?”

“Elfida’yı diyorum, ondan uzak dur. Bundan sonra ben varım. Senin korumana ihtiyacı yok.”

Çelik, “Eyvallah.” dedi gülerek.

Elfida ve Melek koyu bir sohbete girmişlerdi. Elfida, telefonuna gelen mesajla sohbeti bölüp mesaja baktı. Mesaj Fatih’ten gelmişti.

-Bitsin bu hasret.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin