Cellat, “Bir değil, bin canımı da alsanız, ona ve ailesine feda olsun. Uzatma, sıkacaksan sık!” diye bağırınca komutan iyice sinirlenerek ateş etti. Cellat Komutan, yan tarafına yığılarak kafasını yere çarpıp sessizliğe büründü. Elfida bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Susmasının tek sebebi arkadaşlarıydı. Hepsi tir tir titriyordu.
Komutan, silahı Ateş’in başına dayayıp, “Çocuk, sen Elfida’nın yerini biliyor musun? Bak, eğer yerini bize söylersen seni ve arkadaşlarını bağışlarım.” diyerek tabancanın horozunu geriye çekti.
BÖLÜM 41
Ateş göğsünü gererek, “Sık lan! Sık, öldür! Senden mi korkacağım?” diyerek karşılık verince komutan, “Acele etme, önce arkadaşlarına sıkacağım. Senin yüzünden ölecekler.” diyerek adamlarına işaret verdi. Aynı anda Melek, Beton Uğur ve Kaan’ın kafalarına silah doğrultuldu. Melek ve Uğur sesini çıkarmadan beklerken Kaan korkudan titriyordu. “Öldürün hepsini!” diye emir gelince Kaan bağırarak, “Durun! Ben yerini biliyorum, beni öldürmeyin. Sizi ona götürürüm.” deyince, komutan dur işareti yaparak ateş etmelerini engelledi.
Elfida içinden, vay şerefsiz, senden de bu beklenirdi, derken ne yapacağını düşünmeye başladı. Ateş, Kaan’a sinirlenerek, “Satıcı köpek! İnsan arkadaşını satar mı?” diye bağırdı. Kaan’ın korkusu sesine yansımıştı. Titreyen sesiyle, “Söylemezsem bizi öldürecekler. Ben hem sizin hayatınızı hem de kendi hayatımı düşünerek söyleyeceğim.” diye karşılık verince Ateş, “Ulan şerefsiz! Onursuz, haysiyetsiz yaşayacağına yaşama daha iyi! Bu kadar adamı öldüren bizi öldürmeyecek mi sanıyorsun?” diyerek bağırdı.
Komutan, “Susun lan! Sizi mi dinleyeceğiz? Kalkın bakalım.” diyerek Kaan’ın yanına kadar geldi. “Arkadaşları oraya götür. Eğer yanlış bir yere götürürsen oracıkta hepinizi öldürecekler. Ona göre, akıllı ol.” diye uyardıktan sonra adamlarına, “Gidin, getirin şu kızı.” diye emir verdi.
Kalabalık bir grup halinde dışarı çıktılar. Komutan ve birkaç adam içerideydi. Elfida ve Sado içeride duruyorlardı. Elfida sessizce Sado’ya, “Komutana yaklaşıp onu alırsak bizimkileri kurtarırız. Sen onların dikkatini çekecek bir şey yaparak adamları etrafına topla. Ben de fırsattan istifade ederek komutanı alacağım. Ben komutana yaklaşınca sen bir şeyler yap.” dedi.
Sado, “Tamam.” diyerek kafasını salladı. Elfida yavaş yavaş, dikkat çekmeden komutana yaklaştığında Sado kendini yere atarak bağırmaya başladı. Herkes bir anda olduğu yerde durup Sado’nun anlamsız bağırtısına bakmaya başladı. Komutan, “Gidip neler olduğuna bakın. Alın götürün şunu, bağırıp durmasın.” diyerek emir verdi.
Tamamen dikkati dağılan komutan, arkadan yanaşan Elfida’yı fark edememişti. Elfida komutanın belinden silahını çekerek kafasına dayadı. “Sakın hareket etme, tek mermiyle patlatırım kafanı.” diyerek kafasındaki bereyi çıkarıp saçlarını dalgalandırdı. “Nasıl duruyorsunuz bunun içinde anlamıyorum?” diyerek yere fırlattı. Sado’yu götürmeye çalışan diğer adamlar onu bırakarak silahlarını Elfida’ya yönelttiler. Sado ayağa kalkarak silahını adamlara yöneltip, “Silahımdaki mermiler hepinize yeter. Aşağı bırakın silahları, yoksa ölün!” diye bağırarak o da kafasındaki bereyi çıkarttı.
Korumalar ve komutan ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Elfida komutanın kafasına silahın kabzasıyla vurarak, “Beni duymadınız mı lan? Bırakın silahları, yoksa vurum.” dedi, hemen ardından tabancanın horozunu çekti. Komutan korkarak, “O silahı indir, sana zarar vermeyeceğiz. Sadece annen ve babanla işimiz var. Bak, beni vursan bile buradan çıkamazsın. Bırak o silahı.” dedi titrek bir ses tonuyla. Elfida babasının adının kullanılması karşısında deliye döndü. “Ulan şerefsiz, ölmüş babamdan ne istiyorsun? Hadi annemi anlarım ama babamın adını o pis ağzına alma. Hiç düşünmeden kafana sıkarım.” dedi sinirlenerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR LİSESİ
Mystery / Thriller#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. Acı çekmeye alışmak kolay bir duygu mu sanılır? Acı ile yaşamak zevklimi geliyor sana? Yere düşünce...