KAYIP RUHLAR LİSESİ

KRL 27

Ustura, Aziz’in yüzünden boğazına doğru kayarken yutkunarak Sıla’nın elini tuttu. “Sana zahmet olmasın. Ver usturayı, ben keserim kendi sakalımı. Bir kaza çıkmasın.” 

Sıla gülüşünü kahkahaya çevirerek, “Saçmalama lan, boğazını keseceğimi düşünmedin, değil mi? Ulan çöpçülükten mezarcılığa terfi ettin ama cesaret yerine korku olmuş sende.” dedi ve sakalları kesmeye devam etti. Aziz, “Korkmak değil bu, psikopat.  İki şey bir kadının elinde ölümcül silaha dönüşür; biri kredi kartı, diğeri ustura.”

BÖLÜM 27

Sıla da Aziz’in gülüşüne eşlik ederek sakallarını kesmeye devam etti. Tıraş muhabbeti bittikten sonra duşlarını alarak gelen yemeklerden yemek için masaya oturdular. Aziz, “Ben tam olarak ne iş yapıyordum? O kız bana ‘Aziz Komutan’ dedi, asker falan mıydım? Şu Kırmızı Eldiven’den bana biraz söz etsene.” diyerek önündeki yiyeceklerden atıştırmaya başladı.

“Hayır, asker değildin.  Biz seninle beraber çalışıyorduk.  Kırmızı Eldiven’i anlatmam çok uzun sürer, kısaca anlatayım. Kırmızı Eldiven, kötülerin cezasını kendi usullerine göre kesen bir oluşum. Çoğumuz ailelerimizden şiddet, taciz ya da işkence gördük. Kırmızı Eldiven, bizi bu yaşadıklarımızdan kurtararak eğitiyor. Sonra da eğitilen bizler, bizim gibi çocukları yine kendi yöntemlerimizle kurtarıyoruz. Sen kaybolduktan sonra Kırmızı Eldiven’in başına ben getirildim. Maskeli öldüğünde yerine senin geçmen düşünülüyordu. Senin ortadan kaybolman her şeyi altüst etti. Bir süre boşluk oluştu. Geçici bir süreliğine yeni Maskeli atandı. Başarısız olunca beni ikna ettiler. Senin kaybolman bende de çöküntü yaptığı için kabul etmedim. Israrlı istekleri sonucu kabul etmek zorunda kaldım. Kırmızı Eldiven’in başına geçtikten sonra birçok yenilik getirdim. Artık sadece çocuklara değil, zulme uğrayan bütün mağdurlara yardım ediyoruz. Ayrıca yeni üyeleri yetiştirirken daha insancıl olması için Kayıp Ruhlar Lisesini açtık. Ben Maskeli olduğumda beş altı ülkede söz sahibiydik. Şu anda gelişmiş ülkelerin çoğunda bu oluşum mevcut. O ülkelerdeki Maskelileri ben seçiyorum. Dünyada zulme uğrayan mazlum kalmayana kadar bu oluşum var olmaya devam edecek. Tabii oluşum büyük olunca düşmanların da büyük olması kaçınılmaz oluyor. Şu an için en büyük düşmanlarımız Amerika ve İsrail’in ortak kurduğu Yıldız Avcıları. Benimle göründüğün için sen de artık tehlike içindesin.” dediğinde, “Tehlike içinde miyim? Seninle göründüğüm için mi? Bence seninle göründüğüm için artık tehlike içinde değilsin, güvendesin. Rahat ol ne sana ne kızımıza kimse zarar veremez.” dedi Aziz.

Sıla, “Tabii ki öyle, yanımda sen olduktan sonra hiç kimse bana zarar veremez.” dediği sırada telefonu çaldı. Arayan Aynur’du. Sıla önemli bir arama olabilir, düşüncesi ile telefonu açtı. “Aynur, umarım önemli bir konudur.”

Aynur heyecanlı ve endişeli bir şekilde, “Efendim, otele baskın yapılmış. Hemen çıkmanız gerekiyor. Biz de yoldayız, yetişmek üzereyiz.” dedi.

***

Bankta stresli bir şekilde oturan Elfida, Çelik, Melek ve Ateş hiç konuşmuyorlardı. Elfida, Ateş’e bakarak, “Sana ne oluyor da benim kavgama giriyorsun?” dedi.

Ateş ayağa kalkıp, “Senin kavgana giren kim? Ben Melek için kavga ettim.” deyince Melek tebessüm ederek, “Lan sen benim için bir şey yapar mıydın?” dedi. Ateş, “Şımarma hemen, seni benden başka kimse dövemez. Ateş’in kardeşini dövmüşler, dedirtmem. Senin için değil, kendi itibarım için yaptım. Elfida, sana gelince dayak ye veya yeme, hiç umurumda değil. Senin için tırnağımı oynatmam.” dedi alay edercesine.

Elfida elindeki zarfı sıkıca tutarak, “Sana ihtiyacım yok. Ben kendimi rahatlıkla savunabilirim.” dediğinde Ateş kahkaha atarak sözünü kesti. “He he gördük, fare gibi oynatıyorlardı seni. Yetişmesem helak olacaktın koşmaktan.”