(31. Bölüm) Adala'nın Gözlerindeki Aşk

12.1K 751 251
                                    

İyi Okumalar...

*****

Katarın ünlü iş adamlarından Nayef Hamada El Saiyni, yine uzun ve dar pencerenin önündeydi. Altın sırmalarla işlenmiş gösterişli perdelerinin gerisinden, aylardır misafiri olan bu gizemli güzeli izliyordu. Kadının sessiz isyanını, genç adam en derinlerinde hissediyordu artık. Sık sık şahit olduğu gözyaşları ise içini kör bir kılıçla deşilir gibi acıtıyordu tıpkı şimdi de olduğu gibi.

Oysa ki Nayef sokak dövüşlerinde ve zamanında yaptığı acımasızlıklar sayesinde bir kalbi olduğunu unutalı çok olmuştu. Yaptığı her işle kendi krallığını kurarken hiç kimseye acımadan ezip geçmişti. Tıpkı ilk aşkına da acımadan yaptığı gibi. Ona âşık olduğunda henüz hiçbir şeyi olmayan yirmi üç yaşında bir çocuktu kendisine göre. Sonrasında kendi elleri ile kıydığı aşkı bu konularda acı bir tecrübe edinmesine neden olduğunda kapamıştı kapılarını ve binlerce kilit vurmuştu o kapılara.

Acımasızlığı sayesinde koca bir servetin sahibi olmuştu ama ta ki bu kadın evine girene dek ölü gibi yaşamıştı. Kadının turkuaz rengi gözlerinden akan her damla ile bir kilit kırılmıştı kalbinde. Geride elinde kalan binlerce parçalanmış kilit ve kapılardı. Otuz altı yaşında bir kez daha aşk çalıyordu kapılarını ve bu kez diyordu kalbi 'o doğru olan, o seni sevebilecek olan' diye.

İsmi ve kardeşi Narsam'ın arkadaşlarından birinin emaneti olduğu dışında, hakkındaki her bilgi sır gibi saklanıyordu bu güzelin. Bu sırlar ilk başlarda adamın merakını cezp etse de gün geçtikçe daha bir meftun, daha bir hayran kaldığını hissediyordu Nayef, kadına. Şimdilerde artık emindi kalbi bir kez daha aşk-ı narla yanıyordu nazlı nazlı. Onu her gördüğünde yüreğine çöreklenen sıkıntıyı da göz ardı edemiyordu çünkü kadın hamileydi ve biri onu alıp gidecek korkusu yüzünden ne bir lokma yiyebiliyor, ne de bir yudum su içebiliyordu genç adam. Ne zaman kendiyle hesaplaşmaya başlasa, hep aynı yere varıyordu. Ruhunun sesi sadece onun adını haykırıyordu ve işte o zamanlar derin bir hasret duygusu bürüyordu her zerresini.

Kim böylesine güzel bir kadını bir başına, başka bir ülkede bırakırdı ki? Bu sorunun cevapları çok korkutuyordu genç adamı. 'Belki kocası öldü ve onun yasını tutuyordur' diye içinden böyle olması için dua ederek gününü geceye, gecesini güne döndürüyordu aylardır. Daha fazla beklemeye tahammüllü kalmadığı için bu hafta sonu bir ziyafet verecek ve bu güneşi de davete icabet etmesi için, belki bir parçacıkta zorlayacaktı.

Şimdiye kadar sessizce ve korku ile beklemişti birilerinin gelip onu alacağı günü ve şükürler olsun ki gelen kimse olmamıştı. Artık onunla tanışma vaktinin geldiğini hissediyordu kırık kalbi, onun da kırık kalbini iyileştirmek istiyordu. Bu kadar uzaktan bile belli olan, kargaşa ile acı yüklü gözlerin güldüğünü görmek tek duası olmuştu genç adamın. Öyle ki rüyalarında bile hüzün dolu gözleri öperek güldürüyordu Nayef. "Hafta sonu verilecek olan davet için misafirimizi de haberdar ettiniz mi?" dedi arkasında bekleyen kahyaya.

"Evet efendim ama kendileri hamileliği yüzünden katılamayacağını bildirdi." Nayef derin bir nefes çekti içine. Simsiyah gözlerinin içinde derin bir hasretle baktı bahçede ağlayan kadına. İstemsizce elleri saçlarına dokunur gibi okşadı camı. O aptal davete gelmeli ve güzelliği ile gönlünü şenlendirdiği gibi, şimdiye kadar hiç duymadığı sesiylede mest eylemeliydi ruhunu. Kadının kim olduğu asla umurunda değildi ama Adala, belki Nayef Hamada'nın kim olduğunu bilmek ve tanımak isteyebilirdi. Ve hafta sonunda bu değerli kadın kesinlikle kendisini tanıyacaktı.

Tanıyacak ve sevecek. Başka bir olasılığı düşünmek bile istemiyordu Nayef Hamada El Saiyni...

*****************

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin