KARA GÜNLER MEVSİMİ'ne bakmadan geçmeyin ;D
İyi okumalar
*******
"Beni, ona layık görmemenin nedeni nedir sultan Mâlik? İpek örtülere doğmayıp, farelerin cirit atığı bir sokakta büyümüş olmam mı?"
"Hayır. Neden bu olsaydı kız kardeşimi emanet edecek kadar yakın görmezdim kardeşini. Neden; o bir başkasına ait ve ait olduğu adamı hâlâ sevdiğini bildiğin halde, onu isteyecek kadar onursuz olman." Karşısındaki adamın sultan Mâlik'i tanımadığı o kadar belliydi ki. Tanısa bilirdi, Mâlik'in kibirli bir piç olmasına rağmen, asla insanları doğduğu yer için aşağılamayıp, yaptığı işler için yerin dibine sokacağını.
"Bu zikrettiğin sözlerin çok azı için öldürdüğüm adamlar var sultan!" Adamın öfkesi Mâlik'in keyfini yerine getiriyordu çünkü bu yenilginin estirdiği bir rüzgârdı genç adam göre ve Nayef Hamada istemese bile anlamıştı yenildiğini. "Benimde bu yaptığın saygısızlık için yaktığım çok canlar var Saiyni! Unutma ben bir sultanım ve şimdi şurada seni öldürmüyorsam tek sebebi karımı korkutmak istememem!"
"Sen benim sultanım veya kralım değilsin ve karın, ah evet o çok özel ve güzel bir kadın. Üzülmesi eminim canını yakar. Anlamadığım, senin kirli ellerinin o kadına layık olduğunu sanmanın nedeni. Sen de en az benim kadar kara bir geçmişe sahipsin sultan Mâlik. Ha tabi sen, zemzem suyu ile yıkanıp günahlarından arındın ve sultan oldun, böylece karına layık olabileceğini sandın. Ben de Adala'yı alabilmek için yıkmam gereken bir sultanlık olduğu gerçeğini gördüm sayende ve asla ondan vazgeçmeyeceğim."
"Ben çocukluğumdan beri alışığım çekirgelerin rahatsız eden sesine, akreplerin saldırısına ama ne var biliyor musun Saiyni? Bir kez daha karımı dilinde duyarsam, o iğrenç sesini kimseye aldırmadan keseceğime ve seni kendi zehrinde boğacağıma yemin ederim." Hamada, âşık olduğu kadınla aynı gözlere sahip adamın kavurucu bir ateşle aydınlanan gözlerine baktı umursamazca lakin gerçek bu değildi. Gerçek, kalbi kin ve nefretle dolarken bir yanının buz gibi bir korkuyu tatmış olmasıydı. Ömrü boyunca sadece birkaç kez hissettiği bu duygu, ilk defa yutkunmasına neden olduğunda tek kelime etmeden ardını dönmüş ve dik yürüyüşünden ödün vermeden çıkışa yönelmişti. Nayef Hamada alışıktı böyle adamlarla uğraşmaya ve başlardaki pervasız konuşmalarının nedeni, adamın kuru gürültü olduğunu düşünmesiydi. Evet, adam küçük kardeşiyle yakın arkadaşlardı ama asla kendisi ile bir araya gelmediği için tanımıyordu Mâlik Bin Esved'i.
İlk gördüğü zaman oldukça öfkeli lakin zararsız, belki birazcık uğraştıracağını düşünmüştü. Ta ki karısı üzerinden üstü kapalı olsa da tehdit edinceye kadar bu düşünceleri sürmüştü. Adamın bir anda yoğunlaşan öfkesi, sanki Hamada'ya uzanıp, canını almak ister gibi kalbini sıkıştırınca, bu düşüncesinde çok yanıldığını anladı genç adam. Mâlik Bin Esved'i, hiçbir şekilde hafife alacak kadar aptal bir adam değildi Hamada. Bu yüzden daha iyi bir planla karşısına çıkıncaya kadar karanlığın içinde, bir yılanın sessizliği ile hareket edecek ve istediğini yeniden alacaktı.
Adala!
O artık ekseninin tek ışığıydı ve Mâlik denen şeytan, sırf kadınının temiz kalbine, kendi kirli kalbiyle âşık olduğu için, onu layık görmedi diye ondan asla vazgeçmeyecekti. Şimdilik Adala'sını buradan alıp gitmeliydi yoksa onu, kalbinden ayıracaklarını biliyordu. Yaşayamazdı Alada'sının gözlerinde ki hüzünlü de olsa ışığı görmeden Nayef Hamada...
***
Kız kardeşinin gidişinin ardından neredeyse iki saat geçmiş, Mâlik bu sürede daldığı düşünceler içinde yorgun düşüp Aasraf'ın yatağının karşısındaki siyah, deri koltukta uykuya dalmıştı. Adala'nın son bakışı hâlâ genç adamın içini dağlıyordu çünkü gözlerindeki yaşı gizlemeden, öfkeyle süzmüştü daha birkaç dakika önce sulh ilan ettiği ağabeyini. Mâlik nedenini gayet iyi biliyor ve hak veriyordu kız kardeşine ama bir yanı, yeni hissetmeye başladıkları bu sevgiyi kaybetmesinden korkuyor ve mahcup bir şekilde kardeşine, gözleri aracılığı ile diline hükmetmeyen özrü sunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Kelepçe ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)
RomanceAnkara'nın kalabalığında başlayıp, Arap diyarının ıssız çöllerine mahkûm, deli bir sevda. İki kor yürek ve büyük bir acı. Dili ile değil ahireti ile seven bir adam, tutsaklığın da aşkı bulan güzel, mahzun bir peri. Kandırılarak, hükmü-aşka mahkum e...