****Kum Kelepçe 1 Yaşında****

6.4K 585 348
                                    

3. 4. 2017


            62.bölü

              ***

Bir kabus olsun sensiz her günüm, çünkü gönül nââr.

Kırılsa da kalbim,

Derdime derman olan zülüf dökülmüş gözlerinden gelen bir bakışla.

Azda olsa sevdiysen geri dön eyy yâr

(Mâlik Bin Esved)

***

Yıldız şok oldu duyduğu soy isimle. Bu kadar mı inanmıştı o adamla kaçtığına, onu buraya kapattığı yetmemiş gibi bir de Vahid'in soyadını vermişti? Ama anlamıyordu genç kadın, buraya kafeden çıkarıldığı gün getirilmemiş miydi? Gerçi kendisi baygındı, acaba o günden sonra kaç günü kendinde olmayarak geçirmişti? Belki de onun da suçu yoktu ve korktuğu gibi yine Mâlik'in düşmanlarının oyununa gelmişlerdi? Peki öyle ise kocası neden o kadınla evlenmişti? Neden bulmuyordu gönül kıblesini?

Hayır biliyordu Mâlik'in hâlâ kendisini sevdiğini. Lakin artık çok yorgundu genç kadın ve bebeğini korumak için çoktan terk ettiği aşkı kanatması gerekecekse, yapacaktı ama şimdi doğruların zamanıydı. Medla'ya Türkiye'de başlayıp, çöl ortasındaki bu kalede biten hikayesini anlattığında kadının gözlerinde biriken her damla akmayı reddediyordu ama yenilgiydi o yaşların payına düşen.

"Ben bu topraklara üç can kurban verdim. Oğlum, kardeşim ve hiç doğmamış bebeğim. Onlar adına yemin olsun anlattığım hiçbir şeyde yalan yok. Ve bir kurban daha vermektense ölmeye razıyım." Medla bir kez daha haklı çıkmanın hüznünü yaşadı ve çok düşünmeden bu kadın, yani tek ve gerçek sultanı için ne yapabileceğini düşündü bir süre. O adamlara ondan haberler verse bile hiçbir şey yapamazlardı. Onu buradan çıkarmaya kalksa muhtemelen genç kadın ve bebeği yine zarar görür, buna rağmen yine de başarısız olurlardı.

Lakin sultan Mâlik'in bundan haberi olduğuna çok emindi çünkü adam, bu kadın geldikten bir süre sonra buraya gelmiş ve tüm hücreleri tek tek dolaşmıştı. Kadını arasaydı mutlaka görebilirdi. Gerçi kendisi o gün nöbetçi olmadığı için gelmemişti ama kadında başka yerde değildi ya.

Yani ondan da umutlu değildi ama birinden umudu vardı. Bir ricasını kırmamıştı o adam, yine yardım isteyebilirdi emir hazretlerinden. Peki ya o da sultan Mâlik'e bağlı olduğundan isteğini yerine getirmezse?

Belki de en güzeli Nejima sultanın ağabeyleri ile konuşup bir yol düşünmekti sanırım.

"Biraz daha dayanın sultanım, sizi buradan çıkarmanın bir yolunu bulacağım söz. Şimdi gitmem gerek, aşağıdakilere de sizin çok kötü olduğunuzu söylerim. Sakın ayaklanmayın olur mu?" Yıldız umutlanmaya korkuyordu doğrusu ama bebeği için pes etmemek adına yine umudu kabul etti yüreğine.

Medla kapıdaki nöbetçilerin ne yaptığından haberdardı ve o paragöz pisliklerin cezası belliydi elbette ama şimdilik Medla'ya hizmet etmeleri gerekliydi. Onların yanına gittiğinde, koskoca adamların yüzüne tükürdü önce "Siz burada olmayı hak ettiğinizi mi sanırsınız aşağılık pislikler?! Şimdi eğer dediklerimi harfiyen yapmazsanız ölüm sizin için korkusuzca gelecektir. Peki siz korkusuzca ona yürüyebilecek misiniz?"

"Efendim biz aç gözlülük ettik affedin. Alın bu o adamın bize verdikleri ama kızı buradan çıkarmak gibi hiçbir düşüncemiz yoktu inanın. Bu da adamın verdiği numara, bakın hemen yırtacaktık lakin biri görür diye korktuk efendim. Affedin bizi, bir daha asla böyle bir şey olmayacak."

Kum Kelepçe  ( Kum Diyarı Aşkları-1/ Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin